11 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 11
Öğe Cudi Dağı Vadisi'nde bir geç neolitik merkez: Şah Vadisi çanak çömleklerinin kimyasal ve mineralojik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi, 2019-06-19) Kaynak, Esra; Bayazit, Murat; Coşkun, NilgünArkeometri, arkeolojik kazılarda açığa çıkan buluntuları çeşitli bilim dalları ile disiplinler arası çerçevede değerlendirilen bir alandır. Kazılarda ele geçen buluntuların kimyasal, mineralojik, fiziksel ve mikroskobik tanımlamaları geçmiş uygarlıklara ait birçok bilgi vermektedir. Buradan yola çıkılarak, mevcut tez çalışmasında Şırnak ilinde yer alan Şah Vadisi’ne ait Neolitik Dönem seramik buluntuları arkeometrik olarak incelenmiştir. Şırnak’ta 19. yüzyıl başlarından itibaren yapılan ilk bilimsel gezi ve araştırmalar batıdaki Cizre-Silopi ovalarında yoğunlaşmıştır. Bölgede yapılan araştırmalarda çok sayıda yerleşim tespit edilmiştir. Ortaya çıkarılan merkezlerden toplanan çanak çömlekler Mezopotamya etkili olarak değerlendirilmiştir. Şah Vadisi yamaç yerleşiminde bulunan çanak çömlekler Hassuna Samara kültürünün en doğudaki örneklerini temsil etmektedir. Bu seramiklerin karakterize edilmesi amacıyla mevcut çalışmada kimyasal ve mineralojik içeriklerin belirlendiği teknikler kullanılmıştır. Taşınabilir XRF ve XRD analizlerinde elde edilen sonuçlar sırasıyla seramiklerin kalkerli hammadde kaynakları ile üretildiklerine ve genel olarak 700-800oC gibi göreceli olarak çok yüksek olmayan sıcaklık aralıklarında pişirildiklerine işaret etmiştir. Petrografi analizinde elde edilen sonuçlar seramiklerde kil, kiltaşı ve marn kayaç içeriklerinin yanında mineral olarak da çoğunlukla kuvars, plajiyoklaz, biyotit ve opak minerallerin yer aldığını ortaya koymuştur. Ayrıca çoğu örnekte grog ihtivası da (hacimce % 1-2 olarak) belirlenmiştir. Elde edilen arkeometrik veriler incelenen Şah Vadisi Neolitik Dönem seramiklerinin basit üretim teknikleri ile göreceli olarak düşük sıcaklıklarda pişirildiklerine ve dolayısıyla bu örneklerin büyük ihtimalle günlük kap ürünlerine ait olabileceklerine işaret etmiştirÖğe Arkeometride seramik petrografi(Batman Üniversitesi, 2017) Bayazit, MuratArkeolojik kazılarda ele geçen seramiklerin karakterize edilmesinde genellikle spektroskopik yöntemlerden olan X-ışını floresansı (XRF), X-ışını kırınımı (XRD), Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi (FTIR) ve Raman gibi teknikler kullanılmaktadır. Ayrıca mikro özelliklerin belirlendiği taramalı elektron mikroskobu (SEM)/enerji veya dalga boyu saçınımlı X-ışını spektroskopisi (EDS/WDS) ve termal analiz yöntemlerinden ), termogravimetrik analiz (TGA) ve diferansiyel ısıl analiz (DTA) de sıklıkla tercih edilmektedir. Bunların dışında, seramiklerin ince kesitleri üzerinden hem görüntü alabilen hem de mineralojik olarak karakterize edebilen petrografik çalışmalar ön plana çıkmaktadır. Petrografik incelemeler sayesinde seramiklerin hem ince kesit görüntüleri alınarak bünye yapısı hakkında bilgi sahibi olunabilmekte hem de mineral/kayaç içeriği ve oranı (genellikle hacimce % olarak) ve porozite içeriği (hacimce %) gibi karakteristik özellikler belirlenebilmektedir. Özellikle tanelerin ve porların boyut, şekil ve dağılımları gözlenebilmekte, bünyedeki renk farklılıkları ile pişirim atmosferi hakkında yorum yapılabilmektedir. Bu tip bilgiler seramiklerin üretim özelliklerine ışık tutarak arkeometrik çalışmaların nihai değerlendirmelerinde etkin rol oynamaktadır. Bu çalışmada, arkeolojik kazılarda ele geçen seramikler üzerinde kullanılan petrografik analizlerin uygulama biçimleri ve bu analizlerden elde edilen sonuçların arkeometrik olarak hangi parametrelere ışık tutacağı ele alınmıştır.Öğe Preliminary results of an archaeometrical study on red brown wash ware samples from the upper tigris region(Eskişehir Tepebaşı Belediyesi, 2017-09) Güngör, Akarcan; Bayazıt, Murat; İssi, Ali; Işık, İskenderYukarı Dicle Bölgesi tarih boyunca önemli gelişmeler ve kültürel etkileşimlere tanıklık etmiştir. Günümüzde ise bu bölge Ilısu Barajı’nın faaliyete geçmesiyle su altında kalma veya barajın etki alanı altında kalma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu çalışma Yukarı Dicle Vadisi’ndeki çeşitli alanlarda ele geçen Kızıl Kahve Boya Astarlı Mallar’ın (Red Brown Wash Ware: RBWW) karakterizasyonunu içeren bir araştırma projesinin ön sonuçlarını sunmaktadır. Bu seramikler Erken Tunç Çağı’nın sonları ve tüm Orta Tunç Çağı’nda bölgede ortaya çıkmıştır. Mevcut çalışmada temsili RBWW örnekleri için uygulanan kimyasal analiz (XRF) sonuçları seramiklerin üretiminde kullanılan başlangıç hammaddelerindeki farklılık veya benzerliklerin ortaya çıkartılması kapsamında ele alınmıştır. Temel oksitler (SiO2+Al2O3) ve alkali-toprak alkali oksitlerin toplamları (MgO+K2O+Na2O+CaO) ile CaO ve Fe2O3 içerikleri seramiklerin muhtemel yapısal özelliklerinin belirlenmesi amacıyla değerlendirilmiştirÖğe Eski ve yeni dönem arkeolojik araştırmalar ve yazılı kaynaklar ışığında Sultantepe Höyüğü'nün olası kültürel tarihi(Batman Üniversitesi, 2018-08-01) Güngör, Akarcan; Kozbe, GülrizAnadolu ve Mezopotamya arkeoloji için önemi yadsınamayacak bir yerleşim yeri olan Sultantepe Höyüğü, Yeni Assur İmparatorluğu'nun, Anadolu'daki en büyük ve içerdiği yazılı kaynaklar açısından en önemli yerleşmelerinden birisidir. Sultantepe Höyüğü'nde 1951-1952 yıllarında gerçekleştirilen kısa süreli kazı ve sondaj çalışmalarından yaklaşık olarak 60 yıl sonra Prof. Dr. Gülriz Kozbe Başkanlığı'nda gerçekleştirilen Sultantepe Höyüğü 2011 yılı intensif yüzey araştırmaları çerçevesinde yüzeyden toplanan seramiklerden yola çıkılarak yerleşimin Neolitik Döneme kadar uzandığı saptanmıştır. Daha çok bir Assur kalesi olarak bilinen Sultantepe'de eski dönem çalışmaalarında tespit edilen mimari, seramik, küçük buluntu ve en önemlisi çok sayıdaki tabletleriyle kültürel dokunun zenginliği dikkat çekmektedir. Yeni dönem çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen intensif yüzey araştırmasında Neolitik Dönem'den, Hellenistik-Roma Dönemi'ne kadar yerleşimin olduğunu gösteren seramik örnekleri saptanmıştır. Bununla birlikte çok sayıda küçük buluntu tespit edilip envanterlik ve etütlük eserler Şanlıurfa Müzesi'ne teslim edilmiştir. Ayrıca yeni dönem çalışmlarının diğer bir ayağını ise höyük üzerinde farklı alanlarda yapılan jeofizik radar çalışmaları ile yerleşime dair mimari yapılar hakkında net bilgiler edinilmesini sağlamıştır. Söz konusu Yukarı Dicle Bölgesi'nde yer alan Assur eyalet merkezlerinden Üçtepe ve Ziyaret Tepe gibi önemli yerleşim yerlerinde gerçekleştirilen kazılar sayesinde Assurlular hakkında önemli bilgiler edinilirken Orta Fırat Bölgesi'nde yer alan ve oldukça zengin kültürel bir dokuya sahip Sultantepe'de gizemini halen koruduğu gibi gün geçtikte höyük üzerinde ve çevresinde modern yapılaşma ve beşeri tahribata maruz kalmıştır. Söz konusu Fırat Havzası'ndaki bir Assur eyalet merkezi olduğunu düşündüğümüz Sultantepe Höyüğü'nde sistemli arkeolojik kazıların başlamasıyla bu tez çalışmasının bir ön hazırlık oluşturacağını ümit ediyorum. Sultantepe'de ivedilikle gerçekleştirilecek sistemli arkeolojik kazı çalışmaları ile Harran Ovası'ndaki Assurlular hakkındaki bilinmeyenleri aydınlatılacağı gibi gerekli koruma önlemlerinin de alınmasını sağlayacaktır.Öğe Seramik arkeometrisinde TG-DTA termal analiz uygulamaları(Eskişehir Tepebaşı Belediyesi, 2014-09) Taşkıran, Gürbüz; Bayazıt, Murat; Işık, İskender; İssi, Ali; Ersan Eruş, Hazal ÖzlemArkeolojik kazılarda en sık rastlanılan malzemeler arasında bulunan pişmiş toprak ürünler (seramikler) arkeometrik araştırmalarda yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Termal analiz yöntemlerinden biri olan termogravimetrikdiferansiyel termal analiz (TG-DTA) tekniği seramiklerin özellikle üretim şartlarının ortaya çıkarılmasında sıklıkla tercih edilmektedir. Bu yöntem ile belirlenen endotermik/ekzotermik etkiler ve buna bağlı olarak gözlemlenen ağırlık kaybı değerleri sayesinde higroskopik ve kimyasal su içeriği, organik madde ihtivası, kalsit ve dolomit gibi karbonatlı malzemelerin varlığı ve polimorfik dönüşümlerin tespiti yapılabilmektedir. Elde edilen veriler ışığında seramiklerin hammadde içeriği ve üretim özellikleri hakkında yorumlar yapılabilmektedir. Bu çalışmada Kuriki Höyük (Batman, Türkiye) arkeolojik yerleşim alanında ortaya çıkarılan bazı temsili çömlek buluntularının termogravimetrik-diferansiyel termal analiz incelemeleri, numunelerin XRD metodu ile belirlenmiş mineral/faz içerikleri üzerinden yorumlanmıştır. Bu değerlendirme neticesinde TG-DTA tekniğinde elde edilen sonuçların seramik arkeometrisindeki karşılıkları bir kez daha ortaya konulmuşturÖğe Tarihin aydınlatılmasında bir kanıt olarak seramik(Eskişehir Tepebaşı Belediyesi, 2013-09) Taşkıran, Gürbüz; Bayazıt, Murat; Cereci, Sedatİnsanoğlunun ateşi keşfinden bu yana çeşitli hammadde içeriği ve farklı biçimlere sahip pişmiş toprak ürünleri birçok amaca hizmet etmiştir. Tarihte dini inançlardan günlük kullanım eşyalarına, günümüzde ise uzay araçlarından sağlık gereçlerine kadar birçok alanda tercih edilen malzemelerin başında gelen seramik sanatsal ve kültürel bir ikon olarak da karşımıza çıkmaktadır. Medeniyetler arası etkileşimlerin ve farklılıkların kimi zaman resmedildiği kimi zaman da şekillendiği seramik ürünler geçmiş ile günümüz arasında bir iletişim köprüsü kurmayı başarmıştır. Bu çalışmada arkeolojik seramik buluntuların form-tasarım-işlevsellik özellikleri incelenmiş ve çeşitli örneklerle kültürel bir obje olarak pişmiş toprak ürünlerinin tarihten günümüze yansıması değerlendirilmiştirÖğe Gaziantep Tilbaşar Höyük'te ele geçen Erken Tunç Çağı mutfak kapları ve şerit perdahlı seramiklerin arkeometrik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi, 2018-06-04) Ekinci, Osman; Bayazit, MuratBu tez çalışmasında, Gaziantep iline bağlı Oğuzeli ilçesinin güneydoğusunda yer alan ve kazı başkanlığını Dr. Öğr. Üyesi Elif GENÇ'in yapmış olduğu Tilbaşar Höyük'te ele geçen Erken Tunç Çağı'na tarihlenen 10 adet şerit perdahlı ve 14 adet mutfak kaplarından oluşan toplam 24 adet temsili seramik numunesinin arkeometrik incelemesi yapılmıştır. Bu amaçla, numunelerin karakterizasyonunda, XRD (X-ray Difraksiyon), petrografi, SEM/EDX (taramalı elektron mikroskobu/enerji saçınımlı X-ışını spektroskopisi), FTIR (Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi) ve TG-DTA (Termogravimetri-Diferansiyel termal analiz) yöntemleri kullanılmış ve üretim özelliklerinin (hammadde, pişirim şartları vb.) belirlenmesi amaçlanmıştır. Kullanılan analitik analiz yöntemleri ile elde edilen sonuçlar ışığında seramiklerin kimyasal ve mineral/faz içerikleri belirlenmiş ve pişirim özellikleri (maksimum sıcaklık aralığı, atmosfer, pişirim tekniği vb.) hakkında öngörülerde bulunulmuştur. EDX analizi sonucunda örneklerdeki SiO2 miktarı % 39,8-63,9, CaO miktarı % 9,86-40,22, FeO miktarı % 4,65-9,69, Al2O3 miktarı % 11,24-18,08, MgO miktarı % 1,62-3,72, K2O miktarı % 0,75-4,02, P2O5 miktarı % 5,64, TiO2 miktarı % 1,19-2,05, Na2O miktarı % 0,63-0,91 ve SO3 miktarı % 0,24 olarak belirlenmiştir. XRD analizi sonucunda kalsit, kuvars, illit/muskovit, alkali feldspatlar, plajiyoklaz, gehlenit, hematit ve piroksen belirlenen mineraller olmuştur. Kalsit, kuvars, illit/muskovit, piroksen, hematit gibi mineraller FTIR analizinde de belirlenmiştir. SEM görüntülerde seramik örneklerin büyük çoğunluğunda düşük sinterleme davranışı olduğu ve çoğunda vitrifikasyonun gerçekleşmediği veya zayıf olduğu gözlemlenmiştir. Petrografik analizde elde edilen sonuçlar neticesinde genel olarak kalsit, kuvars ve kil minerali örneklerde belirlenen mineraller olmakla beraber, hammaddenin kalkerli olduğu tespit edilmiştir. DTA analizi sonuçlarında genel olarak 700-900°C arasında endotermik pik, TG analizinde ise belirgin bir ağırlık kaybının olduğu belirlenmiştir. Bu durumda örneklerin içeriğinde bulunan kalsit, dolomit gibi minerallerin bozunmadığı ve dolayısıyla pişirim sıcaklığının 900-1000°C'ye ulaşamadığı söylenebilir. Seramik örneklerin genel olarak 700-900°C arasında pişirim sıcaklığına sahip olduğu belirlenmiştir.Öğe Kütahya çiniciliğinde değişen ve yok olan üretim yöntemleri(Restorasyon ve Konservasyon Çalışmaları Dergisi, 2017-08-23) Taşkıran, Gürbüz; Bayazıt, Murat; Özlem, Hazal; Eruş, Ersan; Gül, SelmaServing to the purpose of making the life easier and more qualified, science and technology have begun to directly affect the life, culture and art perception of humanity, particularly after the industrialization, and sometimes caused to extinction or alteration of various traditional values. Although today’s technology comes forward thanks to its advantageous features such as minimizing the manufacture costs and therefore economically increasing the preference of the products, the situation of that the handicrafts produced by using traditional methods are about to vanish is also attributed to the reasons based on technology. Albeit there are some efforts in terms of preserving the art and traditional manufacture, there seems to be a very little improvement in this context due to both the obstacles encountered in training new masters and the distanced stance of new generation to culture. In the present study, art tile production techniques were assessed in context of evaluating the possible changes occurred parallel to the technological developments and also by considering the current production conditions of Kütahya art tiles which are one of the most significant products of traditional Turkish handicrafts.Öğe Bir grup erken tunç çağı kırmızı astarlı ve yalın basit seramiklerin arkeometrik incelemesi: Tilbaşar, Gaziantep(Batman Üniversitesi, 2019-02-22) Tanyeri, Fürkan; Bayazit, MuratBu tez çalışmasında Gaziantep ili Oğuzeli ilçesinin, 12 km güneydoğusunda yer alan ve 2015 yılından bu yana Gaziantep Müze Müdürlüğü Başkanlığı’nda ve Çukurova Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Elif GENÇ’in sorumluluğunda yürütülen Tilbaşar Höyük kazısında bulunan Erken Tunç Çağı’na ait kırmızı astarlı ve yalın basit seramiklerden oluşan toplamda 24 adet temsili seramik numunesinin arkeometrik incelemesi yapılmıştır. Bu doğrultuda, numunelerin karakterizasyonunda XRD (X-ışını difraksiyon), petrografi (optik mikroskop), SEM/EDX (taramalı elektron mikroskopi/enerji saçınımlı X-ışını spektroskopisi), FTIR (Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi) ve TG-DTA (Termogravimetri-Diferansiyel termal analiz) yöntemleri kullanılarak örneklerin üretim özelliklerinin (hammadde, pişirim şartları vb.) belirlenmesi amaçlanmıştır. Kullanılan analiz yöntemleri ile elde edilen sonuçlar ışığında seramiklerin kimyasal ve mineral/faz içerikleri belirlenmiş ve pişirim özellikleri (maksimum sıcaklık aralığı, atmosfer, pişirim tekniği vb.) hakkında öngörülerde bulunulmuştur. Buna göre, her iki seramik grubunun da kalkerli hammaddeler kullanılarak üretildiği ve bölgenin jeolojik formasyonu dikkate alındığında bu seramiklerin büyük olasılıkla yerel üretime ait olduğu öngörülmüştür. Seramiklerin mineral/faz içeriklerine bakıldığında kırmızı astarlı seramiklerin genel olarak düşük sıcaklıkta (700-800 oC), yalın basit seramiklerin ise çoğunlukla daha yüksek sıcaklıklarda (800-900 oC) pişirildikleri saptanmıştır. Çalışma kapsamında kullanılan FTIR ve TG-DTA analizleri seramiklerin mineral içeriklerini teyit edici nitelikte sonuçlar vererek başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Mikro yapısal açıdan bakıldığında kırmızı astarlı seramiklerde çoğunlukla vitrifikasyon belirtisine rastlanmazken, yalın basit seramiklerin bazı örneklerinde bölgesel vitrifikasyon davranışının olduğu gözlemlenmiştir. Çalışmada elde edilen veriler iki seramik grubu arasında üretim teknolojisi bakımından farklılıklar olduğuna işaret etmiştir.Öğe Zerzevan Kalesi geç roma ve geç antik dönem mutfak kapları(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-08-17) Ayus, Şıvan; Aydın, MahmutZerzevan Kalesi, Diyarbakır’ın, Çınar ilçesine 13 km., uzaklıkta Demirölçek Köyü sınırları içesinde yer alan askeri bir garnizondur. Kaledeki mevcut mimari kalıntılar ve kazı çalışmalarında ele geçen buluntular incelediğinde MS 3 ve 7. Yüzyıllar arasında kalenin aktif bir şekilde kullanıldığını gösterir. Büyük bir olasılıkla yerleşimin surları ve yapılarının Anastasios I (MS 491-518) ve Justinianos I (MS 527-565) döneminde onarımlardan geçtiği ve son halini aldığı düşünülmektedir. M.S. 639 yılında İslam orduları tarafından bölgenin fethine kadar da yerleşim önemini korumuştur. 124 m yüksekliğinde kayalık bir tepe üzerine kurulan kale, Roma ve Parth/Sasani mücadelelerine sahne olmuştur. 2014’te başlayan ve kesintisiz devam eden kazılarda gözetleme kulesi, surlar, Mithraeum, yeraltı sığınağı, kilise, askeri ve sivil konutlar, yeraltı ibadethanesi, sunaklar, kaya mezarları ve su kanalı gün yüzüne çıkarılmıştır. Tez kapsamında ele alınan seramik eserler “Zerzevan Kalesi Geç Roma ve Geç Antik Dönem Mutfak Kapları” başlığı altında incelenmiştir. Değerlendirilmeye alınan seramik eserler 2015-2020 yılları arasını kapsamaktadır. Zerzevan Kalesi kazılarında ele geçen eserlerin analojisi benzer örnekler üzerinden ve buluntu kontekstine göre yapılmıştır. Tez kapsamında 82 seramik eser değerlendirilmeye alınmıştır. Yapılan çalışmalar neticesinde 82 eserin 59’u Geç Roma, dördü Parth üretimli olduğu öngörülmektedir. Bu örnekler dışında herhangi bir benzerine ulaşılamayan 17 örnek de mevcuttur. Bu örneklerin yerel veya bölgesel olabileceği değerlendirilmiştir. Zerzevan Kalesi Kazılarında Geç Roma Dönemi ağırlıklı seramikler hakimdir. Geç Roma Dönemi seramikleri ağırlıklı olarak MS 3 ve 7. Yüzyıllar arasına tarihlenmektedir. Geç Roma örnekleri dışında Parth Dönemi’ni temsil eden örneklere de rastlanmıştır. Bu örnekler daha çok MÖ 3 - MS 3. yüzyıllara arihlenir. En erken örnekler Geç Helenistik-Erken Roma Dönemi, Geç Roma Dönemi örnekler ise MS 7 yüzyıllara kadar gitmektedir. Zerzevan Kalesi Kazılarında Brittle Ware (Gevrek Mallar), Kuzey Suriye Amphoraları I, Phokaia Kımrızı Astarlı Seramikleri gibi önemli mal gruplarına ait örneklere rastlanmıştır. Zerzevan Kalesi seramikleri Suriye, Levant, İran ve batı etkileşimini yansıtmaktadır.