4 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Öğe XIX. Yüzyıl Türk yazınında Osmanlı-Rus barışına bir katkı denemesi: Acâyib-İ Âlem(HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi, 2015-10-30) Korkmaz, FerhatOsmanlı Devleti ile Rusya arasında ilk ilişkiler XV. Yüzyılda III. Ivan döneminde ticari nedenle başlar. Değişen jeopolitik ve jeostratejik dengeler dolayısıyla XVII. yüzyıldan itibaren bozulmaya başlayan Osmanlı-Rus ilişkileri, Bolşevik ihtilaline kadar neredeyse sürekli bir savaş şeklinde devam eder. XIX. yüzyılda ise bu çatışmalar zirve noktasına ulaşır, neredeyse yirmi yılda büyük bir savaş yapılır ve tarifsiz acılar yaşanır. Özellikle Rusların Osmanlı Devleti içinde yaşayan azınlıkları isyana teşvik etmesi, Osmanlı birliğini parçaladığı gibi bozulan ilişkinin temel gerekçesidir. Kırım, Balkan ve Kafkas coğrafyası zemininde meydana gelen bu savaşlar, milletlerin edebiyatlarına, kültürlerine ve sanatlarına önemli ölçüde yansır. Türk kültür ve edebiyat tarihinde Rus kültürü ve coğrafyası, ilk defa milletler arası hoşgörü ve barış temelinde, Ahmet Mithat Efendi’nin 1882’de yazdığı Acâyib-i Âlem romanında ele alınır. Roman, konu ve teması bakımından cesur olduğu kadar, ulusların kaynaşması ve barışın tesisi noktasında öncü kimliğiyle dikkat çeker. Çalışmamızda XIX. yüzyılda yazılmış bu Türk romanından hareketle Osmanlı-Rus devlet ilişkileri, insan ilişkileri, ekonomik ve demografik yapı, tarihi ve kültürel izler vs. bakımlardan Rus coğrafyası incelenecektir. Çalışmamız, arkeolojik bir araştırma hüviyetinde olup XIX. yüzyıl Türk romanında Rus algısını saptamak ve Rus imgesinin oluşum koşulları üzerinde araştırma yapma amacını taşımaktadır.Öğe Halk bilimi folklor’un ya da folklorik öğelerin, Türk heykel sanatındaki yeri üzerine bir araştırma çalışması(ISPEC Journal of Social Sciences Humanities, 2020-05) Uzun Aydın, DeryaTürk sanatında folklorik öğeler arama düşüncesi ile yola çıkılan bu çalışmada görülmüştür ki, özellikle Türk resim sanatında, heykel sanatına oranla daha fazla makale ve kitaplara ve halk bilimi olarak da bilinen folklora ait unsurlara ulaşılabilmiştir. Resimde özellikle Anadolu halkı, toplumsal ve günlük konular, gelenek ve görenekler, köy, köylü hayatı, köy kadınları ve çocuklar gibi temalara ait çok sayıda resim örneğine rastlanmıştır. Heykel sanatında bir konu belirleme çabası, çoğunlukla olduğu gibi işleri zorlaştıran bir uğraşa dönüşebilmektedir; kaynakların az olması, heykel sanatıyla ilgili hep aynı kaynakların varlığı ve kaynaklara ulaşmada kimi zaman sıkıntı çekme ve elbette heykelde çalışma yapan kişilerin daha az olması bunu tetikleyen unsurlar arasındadır. Bu konuyu oluştururken bulunan araştırma kaynakları, bizleri kendi kendine yönlendirmiş, ilk etapta heykel sanatçılarımızın tarihsel sıralaması göz önünde bulundurulmak istense de, çalışmaya folklorik bir düzlem üzerinden başlanmasına karar kılınmıştır. Böylelikle ister istemez heykel sanatında tarihsel sıralamadan çıkılmaktadır. Bir konu üzerine değinen heykel sanatçısı, daha sonra hayli hazırda ismi geçmiş iken başka hangi folklorik temayı işlediyse ona geçilmiş, çalışma da bu girift düzlem üzerine dizayn edilerek devam ettirilmiştir.Öğe Minimalizm sanat akımı ve heykeltraş Şadi Çalık(Route Educational and Social Science Journal, 2018-01) Uzun Aydın, DeryaBir sanat akımı olarak bilinen Minimalizm’in, terim olarak karşılığı “İndirgemecilik” olarak da tanımlanır. Bu, sanat eserlerinde tüm unsurların en basit ve en çıplak hale indirgenmesi demektir. Terim için “içeriği en aza indirgenmiş sanat” ifadesini kullanmak da mümkündür. Minimalizm sanat akımının, birçok kaynakta farklı ifade edilen anlamları mevcuttur. Bunlardan birkaçı şöyledir; ‘ABC’ Sanatı, “Soğuk Sanat”, “Dizisel Sanat”, “Retçi Sanat”, “Temel Strüktürler”. 1960’larda başta Amerika’da kendini gösteren bu sanat akımı, özellikle endüstriyel malzemelere önem vermektedir. Bu akımda, kimi zaman simetrik düzene rastlanırken, kimi zaman kompozisyonlardan uzak durulmuştur. Akım, geleneksel olandan kaçınır ve klasik model oluşturmalar, yontma ya da kalıp alma işlemleri gerçekleştirilmez. Bu akımda önemli olan, malzemenin sadece kendisidir. Ve bu malzemenin nasıl sunulacağıdır. Bilinen minimalist sanatçılar arasında en önemli isimler; Frank Stella (1936), Carl Andre (1935 s.176, Ad Reinhardt (1913-67), Dan Flavin (1933-96), Donald Judd (1928-94), Sol Le Witt (1928-2007), Robert Morris (1931) ve Richard Serra (1939) dur. Türk heykel sanatının önemli isimlerinden Şadi Çalık (1917-1979), aslında Türk heykel sanatında Minimalizmi ilk örneklendiren sanatçı olmuştur. Kendisi, daha Amerika’da böyle bir akım yokken, “Minimumizm” adlı eserini gerçekleştirmiş, ancak Türkiye’de önemi anlaşılamamıştır. Ancak bu eserle1957 yılında Amerikan Haberler Merkezi’ndeki sergide yer alınca, ortalık karışmış ve eser oldukça dikkat çekmiştir. Yani sanatçı, ABD’de 1960’larda ortaya çıkan Minimal Sanatı çok daha önceden öngörmüş ve bir örneğini sergilemiştir.Öğe Türk heykelinde mitolojik yaklaşımlar(MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018-12-03) Uzun Aydın, DeryaTürk heykel sanatında özellikle de geç dönem düşünüldüğünde; Türk heykeli ile mitoloji teriminin yan yana geldiği örnekler oldukça nadirdir. Erken dönem olarak da nitelendirilen Cumhuriyet dönemi öncesi heykel sanatımızda, ilk heykeltıraşlarımızın mitolojik tema ile bütünleşen eser örnekleri ne kadar az ise, bu durum, sonrasında da devam etmiştir. Cumhuriyetle daha da gelişmeye başlayan heykel sanatı, çeşitli konularda örnekler verirken, bunlar içerisinde ağırlıklı olarak anıtheykel anlayışı oldukça önem arz eder. Cumhuriyetten sonraki çalışmalarda nü temasına daha sık rastlanıyor olması, sanatçılarımızın Avrupa’ya giderek buradaki üsluplardan etkilendiklerini düşündürmektedir. 1950’li yıllarda ve sonrasında çalışan heykel sanatçılarımız incelendiğinde, mitolojik temalı örneklere rastlamakta güçlük çekilse de, Türk sanatçılarının mitolojik temalı örnekleri arasında; Kibele’den Şahmeran’a, Zümrüdüanka’dan diğer bazı hayvan motiflerine veya simgesel ve düşsel unsurlara rastlanılmaktadır. Bu doğrultuda çalışan heykel sanatçılarımızın başında ise Ali Teoman Germaner gelmekte olup, onu takiben Bihrat Mavitan ve Mehmet Aksoy isimlerinden bahsedilebilir.