21 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 21
Öğe Bulam (Çelikhan-Adıyaman) civarının uzaktan algılama yöntemi ile incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-05-28) Sever, Tamer; Baran, Hacı AlimÇalışma alanı Adıyaman ili Çelikhan ilçesi sınırları içerisinde yer alan Bulam mevkii ve çevresini kapsayan 914 km2’lik bir alanı kapsamaktadır. İnceleme alanında gözlenen birimler otokton ve allokton olmak üzere iki farklı jeolojik oluşuma sahip birimlerden meydana gelmektedir. Otokton birimler Besni (Orta Maastrihtiyen), Alt Germav (Orta-Üst Maastrihtiyen), Üst Germav (Alt Paleosen), Gercüş (Üst Paleosen) ve Hoya Formasyonlarından (Alt Eosen) oluşmaktadır. Allokton birimler ise Malatya Metamorfiti (Paleozoyik), Koçali Karmaşığı (Üst Triyas-Geç Kretase) ve Maden Karmaşığıdır (Alt Eosen). Birimlerin jeolojik haritalamasının yapımı ve olası alterasyon veya cevherleşmelerin tespiti amacıyla görüntü iyileştirme (kontrast germesi) ve görüntü aritmetiği (bant oranları, renkli kompozit görüntülerin oluşturulması, kontrollü sınıflama, Abrams yöntemi, Sultan yöntemi ve Temel Bileşenler analizi) gibi uzaktan algılama yöntemleri kullanılmıştır. Bu incelemeler sonucunda sahada gözlenen birimlerin litolojik belirlemesi gerçekleştirilmiş ve demirli mineraller açısından potansiyel olabilecek iki saha tespit edilmiştir. Tespit edilen sahalarda yapılan arazi çalışmalarında; jeolojik gözlemler yapılmış, numune alımı gerçekleştirilmiş ve sonuçların doğrulukları sınanmıştır. Sahadan alınan örneklerin XRD sonuçları incelendiğinde örneklerin kireçtaşı olduğu fakat tektonik etkinin olduğu yerlerde dolomitleşme ve/veya dolomit örneklerinin gözlendiği belirlenmiştir. Bulam civarını potansiyel alan olarak belirlenmesini sağlayan spektraların, tektonik yapılara bağlı olarak oluşan limonit ve hematit oluşumları ile yer yer birkaç on santimetre boyutuna varan hematit damarlarından kaynaklandığı belirlenmiştir. İkinci potansiyel alan olan Kömür sahasındaki yansıma değerlerinin ise kireçtaşlarının süreksizliklerini dolduran demir oksitler ve demir içeren toprak örtüsünden kaynaklandığı belirlenmiştir.Öğe TIG ergitme yöntemi kullanılarak AISI 1040 orta karbonlu çelik yüzeyinin grafit takviyeli ferro ti ile kaplanabilirliğinin incelenmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-05-29) Gök, Serkan; Kılıç, MusaYüzey modifikasyonu olarak ifade edilen Tungsten Inert Gas (TIG) ile kaplama yönteminde, arzu edilen bileşim ve oranlarda, yüzeyde ince bir tabaka oluşturmak için, esas malzemeye metalurjik olarak bağlanmış kaplama malzemesinin hızlı katılaştırılması işlemine dayanmaktadır. Gaz tungsten ark yöntemiyle yapılan kaplama teknolojisi yeni bir yöntem değildir. Fakat yapılan işlem bakımından, üretimin aynı şartlarda daha kalın bir tabaka elde etmenin ve istenilen bileşim ve oranlarda bir kaplama tabakası oluşturmanın çok daha kolay uygulanması ve ucuz olması bakımından benzer yöntemlere göre daha avantajlıdır. Bu tez çalışmasında, alt tabakası 1040 paslanmaz çelik yüzeyine farklı oranlarda grafit takviyeli TiC/Grafit tozu TIG kaynak yöntemi kullanılarak yüzey kaplama işlemi yapılmıştır. Kaplama işlemi sonrası numuneler kaplama kalınlıkları ve mikroyapı morfolojisi optik mikroskop ile incelenmiştir. Ayrıca numunelerin taramalı elektron mikroskobu (SEM), Enerji dağılımlı spektrometresi (EDS), X-Işını kırınımı (XRD) cihazları ile mikroyapı, elementel dağılım ve faz bileşenleri analiz edilmiştir. Ayrıca kaplama tabakasının mekanik özelliklerini belirlemek için mikrosertlik ve aşınma cihazları kullanılıp sertlik değerleri ölçülmüş olup aşınma sonuçları mikroyapı ile karakterize edilmiştir. SEM ve EDS analiz sonuçlarından daha düzgün ve homojen kaplamaların oluştuğu ve yoğun dendritik yapıların olduğu gözlenmiştir. Kaplama ve alt tabaka arasında iyi bir metalurjik bağın oluştuğu optik mikroyapı ve SEM sonuçlarından tespit edilmiştir. EDS sonuçlarından görüldüğü üzere kaplama tabakasından alt tabakaya doğru gidildikçe Ti, C elementinin azaldığı gözlemlenmiştir. C elementinin ise kaplama tabakası ile birlikte arayüzün alt kısımlarına doğru gidildikçe artışını devam ettirdiği bunun temel nedeni olarak da alt tabakada yer alan C elementinin yüzeye doğru çıkmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.XRD analiz sonucunda tüm numunelerde baskın fazın TiC fazı ile birlikte Fe7C3, Fe3C, martenzit fazlarının olduğu, düşük pik değerlerinde α-Fe ve δ-Fe fazlarının da oluştuğu tespit edilmiştir. Optik mikroskop yardımı ile ölçülen kaplama kalınlıklarında ise 1144 j/mm enerji girdisine sahip N2 numunesinde kaplama kalınlığı 2270 μm iken, 899 j/mm enerji girdisine sahip N4 numunesinde ise 580 μm olarak ölçülmüştür. Elde edilen sonuçlar ile TIG yöntemi ile kaplama çalışmasında kaplama kalınlığında enerji girdisinin önemli bir faktör olduğu düşünülmektedir.Kaplama yüzeylerinden alınan mikrosertlik ölçüm sonuçları değerlendirildiğinde %5C takviyeli numunenin 857 HV0.1 değeri ile en yüksek ortalama mikrosertlik değerine sahip olduğu gözlemlenmiştir. En düşük sertlik değeri ise %1 C takviyeli numuneden ise 756 HV0.1 ortalama mikrosertlik değeri elde edilmiştir. Takviyesiz olarak ölçüm yapıldığında ise 715 HV0.1 ortalama mikrosertlik değeri elde edilmiştir. Sonuç olarak C miktarı arttıkça sertliğin de buna bağlı olarak arttığı gözlemlenmiştir. Yüksek değerlerin ana kaynağının ergime akabinde katılaşma sonrası kaplama bölgesinde oluşan karbür fazlarının etkisi olduğu düşünülmektedir. C ilavesiyle birlikte mikrosertliğin en yüksek %5 C kaplama numunesinden elde edilmiştir. Aşınma sonuçları değerlendirildiğinde C ilavesine bağlı olarak sürtünme katsayısının düştüğü ve aşınma direncinin arttığı belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre en düşük sürtünme katsayısının N6 nolu numunede 0,2 elde edilirken en düşük sürtünme katsayısının ise N1 nolu numunede 0,6 olarak ölçülmüştür. Bu sonuçlar ışığında aşınma ve milkrosertlik değeri düşük olan AISI 1040 çeliğinin TiC/C ile kaplanması sonucunda mikrosertlik değerlerinin yükseldiği ve aşınma direncinin arttığı tespit edilmiştir.Öğe Güneydoğu Anadolu otoktonu üst kretase-paleosen yaşlı birimlerin mineralojik-petrografik ve jeokimyasal özelliklerinin incelenmesi (Mardin-Dargeçit)(Batman Üniversitesi, 2018) Akman, Adile Kübra; Tetiker, Semaİnceleme alanı Arap levhasının kuzeyini temsil eden Güneydoğu Anadolu Otoktonu (GDAO) olarak tanımlanan alanda yer alan Üst Kretase-Paleosen yaşlı sedimanter kayaçlarla temsil edilen Germav Formasyonu'dur. Mardin-Dargeçit yöresinde yüzeyleyen birimin Alt Germav Üyesi koyu gri renkli ayrışmış ince taneli şeyl, gri renkli marn ve ince taneli kumtaşı ardalanması, Üst üyesi ise açık gri renkli kumtaşları, laminasyonlu gri şeyl, açık renkli ince taneli kumlu kireçtaşı litolojisine sahiptir. Birimi temsil eden kayaçlarda yapılan petrografik incelemelerden optik mikroskop incelemelerine (OM) göre sedimanter ve kimyasal kökenli olarak tanımlanan kayaçlar klastik, pelitik ve karbonatlı olmak üzere farklı tane boyu, mineralojik bileşim ve dokusal ilişkiler göstermektedir. Birimi temsil eden yaygın kayaç türü, pelitik dokulu oldukça ince taneli kil mineralleri ile zengin şeyllerdir. Karbonatlı kumtaşları klastik dokulu olup orta-iyi boylanma göstermektedir. Matriks kil ve çimento karbonat mineralleri ile zengin olup, muskovit ve plajiyoklaz minerallerinde bükülmeler yaygındır. Elipsoyidal gözeneklerde yaygın olarak kil, polikristalin ve ışınsal kuvars mineral oluşumları gözlenmektedir. Karbonatlı kayaçlar ise mikritik veya sparitik dokulu olup, bol miktarda fosil kavkıları içermektedir. Taramalı Elektron Mikroskop İncelemelerine (SEM) göre fillosilikatlardan vermikülit oluşumları kalın ve küçük kurtçuklar şeklinde olup, 1 m boyutlarında gözlenmiştir. Kumtaşlarının matriksinde elips şekilli gözeneklerde bal peteği görünümünde C-S ve ışınsal/lifsi biçimli tanesel serpantin mineralleri bulunmaktadır. Liflerin boyutları 25-30 m arasında değişmektedir. X-ışınları Difraksiyon (XRD) yöntemi ile saptanan kayaç oluşturan minerallerin genel ortalama değerlerine göre bollukları; kalsit ve fillosilikat, kuvars, feldispat, piroksen ve dolomit biçiminde sıralanmaktadır. Analsim, hematit ve götit ise düşük ortalamaya sahip minerallerdir. Birimi temsil eden kayaçlarda gözlenen fillosilikat minerallerini ise illit, klorit, serpantin, vermikülit ve smektit, karışık tabakalı klorit-smektit (C-S), klorit-vermikülit (C-V), illit-klorit (I-C) ve illit-vermikülit (I-V) mineralleri temsil etmektedir. Fillosilikat minerallerinin genel ortalama değerlerine göre bollukları; klorit, C-S, C-V, vermikülit, illit, ender olarak serpantin, I-C ve I-V olarak sıralanmıştır. Alt Germav üyesinde fillosilikat fraksiyonunu illit, klorit, smektit, vermikülit ve karışık tabakalı (C-S); Üst Germav üyesinde ise illit, klorit, smektit, serpantin, vermikülit ve karışık tabakalılar (C-S, C-V, I-C, I-V) temsil etmektedir. Germav Formasyonu fillosilikat/kil minerallerinde elde edilen jeokimyasal verilere göre; toplam eser element konsantrasyonlarında logaritmik olarak yaklaşık 1000 kat zenginleşme, 10 kat fakirleşme gözlenmekte olup, minerallerin toplam eser element değerleri 2021-2767 ppm (ortalama 2438 ppm) arasında değişmektedir. Toplam değerler en az klorit, en fazla ise vermikülit minerali için gözlenmektedir. Uç değerler dışında ortalama derişimlere göre; geçiş metalleri (Ni, V, Zn); granitoyid elementlerinden W; karışık davranışlı elementlerden As ve Ge; kalıcılığı düşük elementlerden Ba, Rb, Ga ve Sr; kalıcılığı yüksek elementlerden Nb ve Zr tüm korensit minerallerinde pozitif anomali sergilemektedir. Ayrıca Sc, Pb, Mo, Sb, Cs, Tl, Ta ve Hf elementleri negatif anomali göstermektedir. Kondrit değerleri ile karşılaştırıldığında; türediği kayaca, minerallere ve elementlere göre zenginleşme-fakirleşmeler değişmekle birlikte, örneklerin desenleri birbirinden ve NASC'den belirgin olarak ayrılmaktadır. Fillosilikat/kil mineralleri kondrit bileşimine göre belirgin ayrımlaşma sergilemekte olup, Germav Formasyonu'na ait kil minerallerinin Nb ve Ti oranları hariç, diğer örneklerin tümünde NASC'ten daha düşük derişimlere sahiptir. Elementlerin kondrit normalize toplam derişimleri (ppm) sırasıyla vermikülit için 227.43, I-C için 358.89, C-V için 409.34, C-S için 522.36 ve klorit için 578.31 olarak değişmektedir. Bu değerlerden itibaren en az zenginleşme vermikülit minerali için en fazla zenginleşme klorit minerali için gerçekleşmiştir. Fillosilikat/kil mineralleri Th, Ta, Zr ve Ti elementleri için pozitif; K, Sr ve P için negatif anomaliye sahiptir. Eu elementi NASC hariç, tüm fillosilikat/kil mineralleri için negatif anomali sergilemektedir. Tüm fillosilikat/kil minerallerinin Nadir Toprak Element (REE) içerikleri klorit minerali hariç NASC'ten düşük olmakla birlikte, kondrite göre artış sergilemektedir. Toplam REE konsantrasyonu vermikülit mineralinde (71.61 ppm) en az, klorit mineralinde ise (224.45 ppm) ise en çoktur. Ayrıca kil minerallerinin LREE'in konsantrasyonları, HREE'e göre bir azalma göstermektedir. Eu elementi NASC ve diğer tüm kil minerallerinde kısmen negatif anomaliye sahiptir. Ayrıca Germav Formasyonu kayaçlarında Üst Kretase-Paleosen geçişinin yorumlanabilmesi için Nötron Aktivasyon (INAA) yöntemi ile iridyum (Ir) anomalisinin saptanması amacıyla farklı seviyelerden alınan kumtaşı ve şeyl kayaçlarında Ir değerlerinin 5 ppb den daha küçük olduğu saptanmıştır. OM, SEM, XRD ve jeokimyasal incelemelere göre; Germav Formasyonu kayaçlarında gözlenen illit/mika mineralleri detritik ve/veya volkanik kökenli mika mineralleri ile temsil edildiği düşünülmektedir. OM ve SEM incelemeleri, klorit mineralinin koyu renkli minerallerin dışında kayaç gözeneklerinde otijenik olarak geliştiğini göstermektedir. Karışık tabakalı minerallerin oluşumlarının ise neoformasyon ve/veya transformasyon süreçleriyle oluştuğu, şeyl türü kayaçlarda matrikste rastlanılan smektit mineralleri ise otijenik bileşenleri temsil etmektedir. Germav Formasyonu kayaçlarında hematit, götit ve pirit (SEM incelemeleri) mineralleri gözlenmiş olup bu minerallerin ortaç-asidik ve indirgen koşullarda oluşmuş diyajenetik mineraller olduğu düşünülmektedir. Germav formasyonu Üst Kretase yaşlı Alt Germav ve Paleosen yaşlı Üst Germav üyelerinde gözlenen yanal ve düşey yöndeki tüm kayaç ve fillosilikat/kil mineralojisindeki farklılıklar havzanın değişik zamanlarda farklı kaynaklardan (provenanslardan) beslenmesi sonucu gelişmiş olabileceği biçimde değerlendirilmiştir. Özellikle bu beslenmenin Arap Plakası'nın kuzeyindeki Üst Kretase yaşlı Neotetis Okyanusu'nun kalıntılarını temsil eden allokton kökenli Güneydoğu Anadolu Ofiyolitik Kuşağı'ndaki jeotektonik olaylar zincirini işaret eden, havzaya taşınmış detritik kökenli malzemeler olduğu, oluşan kil mineral türlerinin ise özellikle volkan camı + deniz suyu ile etkileşimi sonucu gelişen neoformasyon/transformasyon ve otijenik ürünler olduğu biçiminde yorumlanmıştır.Öğe Alt miyosen yaşlı Kapıkaya formasyonu’nun (Siirt-Kapıkaya) mineralojik özellikleri(Batman Üniversitesi, 2015) Tetiker, Sema; Baran, Hacı Alim; Dinç, SalihBu çalışma Arap Platformu’nun kuzeyini temsil eden Güneydoğu Anadolu Otoktonu’nda (GDAO) yer alan Siirt-Kapıkaya yöresinde yüzeyleyen Alt Miyosen yaşlı Kapıkaya Formasyonu’nun litolojik ve mineralojik özelliklerinin incelenmesinden oluşmaktadır. Kapıkaya Formasyonu jips, tüfit ve kireçtaşı arakatkılı kırmızı-kahve ve gri renkli çamurtaşı, silttaşı ve kumtaşı ardalanmasından oluşmaktadır. Kapıkaya formasyonu volkanoklastik, klastik ve sülfat kökenli kayaçlarında bolluk sırasına göre fillosilikat, feldispat, kuvars, jips, kalsit, analsim, dolomit ve piroksen mineralleri saptanmıştır. Formasyona ait fillosilikat minerallerini illit, smektit ve klorit temsil etmektedir. Klastik kayaçlarda kalsit + kuvars + feldispat + fillosilikat parajenezi yaygın olarak gözlenmektedir. Tüfitlerde ise kalsit + kuvars + feldispat + fillosilikat parajenezine volkanojenik kökenli analsim mineralleri eşlik etmektedir. Sülfatlı kayaçlarda jips mineralleri bulunmakla birlikte bu minerallere kalsit ve kuvars minerallerinin eşlik ettiği belirlenmiştir. Kapıkaya Formasyonu’nda yaygın fillosilikat parajenezini klorit + smektit + illit, illit + klorit ve smektit + klorit birlikteliği oluşturmaktadır. Sığ denizel çökelleri temsil eden kayaçlara eşlik eden volkanoklastik seviyeler bölgede etkin olan Miyosen yaşlı volkanizmadan beslenmiş olup, analsim ve smektit minerallerinin oluşumuna neden olmuştur.Öğe Sol-jel yöntemiyle hazırlanmış Ag katkılı HfO2 ince filmlerin yapısal ve optiksel özelliklerinin incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-06-07) Kaval, Şehmus; Pakma, OsmanBu çalışmada, sol-jel daldırma yöntemiyle cam yüzeylere katkısız ve Ag-katkılı HfO2 ince filmler elde edilmiştir. Daha sonra bu filmler 1 saat 500 C’de tavlamaya bırakılmıştır. Katkısız ve Agkatkılı HfO2 ince filmlerin yapısal ve optiksel özellikleri X-ışını kırınım deseni (XRD), UV-VIS spektrometresi ve taramalı elektron mikroskopu (SEM) ile karakterize edilmiştir. Yapılan analiz sonuçları literatürde çeşitli yöntemlerle elde edilmiş HfO2 kaplama sonuçlarıyla karşılaştırılmış ve yorumlanmıştır.Öğe Bazı mezojenik/nonmezojenik sıvı kristal karışımların termal ve optiksel özelliklerinin incelenmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-08-27) Dindar, Sinan; Okumuş, MustafaSıvı kristaller katıların düzenli halini ve sıvıların akışkan halini birlikte gösterdiğinden teknolojik uygulamalarda oldukça ilgi çekici maddelerdir. Keşfi yüzyıl öncesine dayanmasına rağmen teknolojik ve endüstriyel anlamda kullanımı yenidir. Günümüzde birçok sıvı kristal karışım sentezlenmiştir ve sentezlenmeye de devam edilmektedir. Bu tez çalışmasında da nonmezojenik olan 4-Aminobenzoik asit (4ABA) ve 3-Aminobenzoik (3ABA) asitleri ile mezojenik 4-(Oktiloksi)benzoik asit (8OBA)’in karışımları üzerinde çalışılmıştır. Değişik oranda sıvı kristal karışımlar üretilmiş ve üretilen sıvı kristal karışımların sıvı kristalik özellikleri incelenmiş ve karakterizasyonu yapılmıştır. Karışımların termal analizleri için Diferansiyel Taramalı Kalorimetre (DSC) kullanılmıştır. Faz geçiş sıcaklıkları ve entalpileri gibi önemli özellikler tayin edilmiştir. Karışımların mikro yapı özellikleri X-Işınları Difraksiyonu (XRD) ile incelenmiştir. Kimyasal bağ durumları FTIR analizleriyle belirlenerek yorumlanmıştır. Karışımların sıvı kristalik faz tayini Polarize Optik Mikroskop (POM) ve DSC ile yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre karışımlarının termal analizlerindeki faz geçişleri ve faz yapıları üretilen malzemelerin sıvı kristalik özellik gösterdiği anlaşılmıştır. DSC analizinde görülen geniş nematik alan aralığı özellikle teknolojik ve endüstriyel anlamda kullanılan sıvı kristallerde tercih edilen bir özelliktir. Karışımların ısıtma oranına bağlı faz geçiş sıcaklıkları ölçüldüğünde ısıtma oranı arttıkça faz geçiş sıcaklıkları çok az miktarda artmaktadır. Isıtma oranı artıkça, faz geçiş aralıklarında da artış gözlenmiştir. IR spektrumlarında gözlemlenen (O-H) pikleri ve (C=O) pik kaymaları, karışımı oluşturan maddeler arasında bir kompleksleşmeyi ve bu kompleksleşmenin de yeni bir sıvı kristal faz oluşturduğunu ifade etmiştir. IR spektroskopisinde gözlemlenen H bağı varlığı sentezlenen sıvı kristallerin monomerik yapıda olduğunu göstermektedir. XRD analizinde ölçülen bazal mesafe (tabakalar arası mesafe) karışımları oluşturan maddelerin bazal mesafe değerleri arasındadır. X ışınları kırınımındaki veriler sıvı kristal karışım moleküllerin monoklinik yapı oluşturduğunu göstermektedir. XRD grafiklerinde gözlenen keskin ve düzenli pikler karışımın kristal yapısının düzenli olduğunu göstermektedir.Öğe Gevaş Ofiyolit Napı'nda (Van) serpantinleşme ile ilişkili mineral oluşumlarının mineralojik ve jeokimyasal özelliklerinin incelenmesi(Batman Üniversitesi, 2018) Taş, Hasan; Tetiker, SemaBu çalışma Doğu Anadolu Bölgesi Bitlis Kenet Kuşağı içerisinde yer alan Van-Gevaş yöresinde yüzeyleyen Gevaş Ofiyolit Napı kayaçlarının litolojik, mineralojik ve jeokimyasal özelliklerinin incelenmesini kapsamaktadır. Çalışma kapsamındaGevaş Ofiyolit Napı'ndan olmak üzere 1:100.000 ölçekli L-49-L50 paftalarında yapılan arazi çalışması ile 60 adet kayaç örneği alınmıştır. Kayaç örnekleri üzerinde optik mikroskop incelemeleri (OM), taramalı elektron mikroskobu (SEM), X ışınları difraksiyonu-tümkayaç (XRD-TK) ve -kil fraksiyonu (XRD-KF), jeokimyasal analiz (ana ve eser) ve duraylı izotop H-O jeokimya çalışmaları yapılmıştır. İnceleme alanı Üst Kretase döneminde Neotetis'in kapanmasıyla birlikte Arap Plakası ve Avrasya plakası arasında çarpışma zonu (Bitlis Kenet Kuşağı) içerisinde yer alan Üst Kretase yaşlı okyanusal kabuğu temsil eden kayaç gruplarını içermektedir. Bölgede Eosen döneminde kapanmaya bağlı olarak allokton olarak yerleşen ofiyolitik birim, çevre kayaçlarla ve kendi içerisinde farklı kıvrımlanmalara ve faylanmalara neden olmuştur. İnceleme alanı içerisinde en yaşlı kayaç grubunu Paleozoyik-Mesozoyik yaşlı Bitlis Metamorfitleri temsil edilmektedir. Bu birim tektonik dokanakla Kretase yaşlı Yüksekova Karmaşığı tarafından üzerlenmektedir. Kenet Kuşağı'na ait metamorfik birimlerle Üst Kretase yaşlı Gevaş Ofiyolit Napı birimleri tektonik kontakt halinde bugünkü konumuna ulaşmıştır. Van-Gevaş yöresinde Gevaş Ofiyolit Napı kayaçları serpantinleşmiş ultramafik tektonitler (dünit, harzburjit, hornblendit, piroksenit), mafik kayaçlar (gabro, diyabaz) ve pelajik sedimanları temsil eden radyolaritlerden oluşmaktadır. Serpantinleşmiş ultramafik tektonitler inceleme alanı içerisinde en yaygın yayılım gösteren kayaç birimidir. Çoğunlukla serpantinit mineraline dönüşen bu kayaçlar yeşil-siyah renkli olup, yüzeyleri sabunumsu his verip, tipik bozunmasıyla belirgindirler. Diyabaz ve gabro türü kayaçlar, inceleme alanı içerisinde yatay ve bazı alanlarda dike yakın düzlemde mostra verip, serpantinitlerle tektonik dokanakla sınırlandırılmıştır. Bu kayaç grubu açık gri, sarı ve kahverenkli olarak gözlemlenmiştir. Ofikarbonatlar açık krem renkli masif ofikireçtaşları ile temsil edilmektedir. Ofiyolit biriminin üst kısımlarını temsil eden pelajik sedimanter kısmını oluşturan radyolaritler, pembe ve bordo renkte olup karbonat-silis ara katkılı olarak gözlemlenmiştir. Radyolaritler inceleme alanı içerisinde serpantinitlerle faylı dokanağa sahip olup, bazı alanlarda serpantinitler içinde bloklar şeklinde gözlenmiştir. OM incelemelerinde; inceleme alanı içerisinde Bitlis Metamorfitleri'ne kontakt halde bulunan Gevaş Ofiyolit Napı'na ait kayaçlar incelenmiştir. Ultramafik tektonitler hidrotermal koşullar altında ve CO2 içeren suyun etkisiyle serpantinleşmişlerdir. Serpantinit olarak tanımlanan kayaçlar bol miktarda olivin ve piroksen kalıntıları içerdikleri tümüyle elek/ağ dokulu oldukları belirlenmiştir. İnceleme alanında metamorfizma etkisi az olduğu için olivinlerin kenar ve çatlaklarında dik olarak gelişen krizotil oluşumları belirgindir. Serpantinleşme sonucu kayaçlarda ağ ve kafes dokusu gelişmiştir. Gabro ve diyabazlar; intersertal/glomeroporfirik dokulu olup bol miktarda mikrolitik plajiyoklaz ve piroksen mineralleri içermektedir. Piroksen minerallerinde yaygın olarak uralitleşme ve bastitleşme türü bozunmalar gözlenmektedir. Tanesel (holokristalin hipidiyomorf) dokulu horblendit ve piroksenit olarak tanımlanan kayaçlarda amfibol, klinopiroksen (ojit) ve plajiyoklaz mineralleri bulunmaktadır. Biyotit ve kromit mineralleri parajeneze eşlik etmektedir. Ofikireçtaşı olarak tanımlanan kayaçlar tanesel dokulu olup, bol miktarda kalsit, buna eşlik eden kuvars ve serpantin mineralleri bulunmaktadır. Radyolaritler tanesel grift dokulu olup oldukça ince taneli kuvars mineralleri ile temsil edilmekte olup, çatlaklar mikritik ve sparitik kalsit dolguludur. SEM incelemeleri 5 adet örnekte yapılmış olup; serpantin mineralleri ince levhamsı serpantin bukletleri biçiminde dizilim göstermektedir. Bazı kayaçlarda ise serpantin liflerinin yakın görünümü incelendiğinde serpantinlerin asbest türü kristal biçimi sunduğu gözlenmektedir. Serpantin grubu minerallerde özellikle krizotil oluşumları oldukça yaygındır. Krizotil mineralleri paralel lifsel bir dizilim gösterdiği belirlenmiştir. XRD incelemelerinde; feldispat (plajiyoklaz), piroksen (ojit), amfibol (hornblend), bozuşma ürünü mineraller; karbonat (dolomit, kalsit, manyezit), Fe-oksit/hidroksit (hematit, götit, pirit), silika (kuvars), fillosilikat (serpantin, illit, klorit, talk, vermikülit, klorit-vermikülit/C-V) bulunmuştur. Serpantinleşme evresinin başlıca minerali olan serpantinler klinokrizotil-2M1 ve lizardit-1T yapısal grupları içerisinde yer alan iki farklı politipi ile temsil edilmektedir. Ortalama element derişimleri dikkate alındığında klino-orto-krizotil olarak tanımlanan serpantinlerde tetraedrik Si-Al yer değiştirmesi bulunmamakla birlikte, oktahedral yapıda Mg-Fe yerdeğiştirmesi bulunmaktadır. Eser element içeriklerine göre toplam bollukları 2859-3997 ppm arasında değişmekte olup, Cr (1191-1895 ppm) ve Ni (1110-1966 ppm) en bol, Bi elementi (0.01 ppm) en düşük değerdedir. Zn, W, As, Ba, Be, Ga, Nb ve Zr elementleri pozitif anomali sunarken; Sc, Bi, Tl ve Hf elementleri negatif anomali sunmaktadır. Serpantin minerallerinin iz element kondrit-normalize değerleri mineral desenleri birbirine benzer olup, belirgin biçimde birbirinden ve NASC'den belirgin biçimde ayrılmaktadır. Kondrite normalize eser element bollukları toplam 32-94 ppm arasında değişmektedir. Kondrite göre Rb, K, Sr ve Y (8 kat) elementlerinde belirgin fakirleşme, Ba ve U (93 kat) elementlerinde zenginleşme göstermektedir. Minerallerde K, Sr, P, Zr, Ti ve Y için negatif; U, Ta ve Nd için kuvvetli pozitif anomali bulunmaktadır. Serpantin minerallerinin REE içerikleri kondrite normalize toplam REE içerikleri 5-13 ppm arasında olup, desenleri belirgin bir ayrımlaşma sunmamakla birlikte, NASC'ne göre belirgin fakirleşme sunmaktadır. Ce, Dy, Er ve Yb elementleri negatif, Nd, Ho ve Tm elementleri pozitif anomali göstermektedir. Eu ise çok zayıf pozitif anomali sunmaktadır. Serpantin minerallerinde yapılan 18O - D (oksijen ve döteryum) duraylı izotop değerleri; 18O ‰ (SMOW) değerleri -1.40 ile -10.08 ve D ‰ (SMOW) değerleri ise -109.26 ile -111.78 arasında değişmekte olup, D ‰ değerlerinde önemli bir farklılık bulunmamaktadır. Tam olarak olgunlaşmamış bir okyanusal kabuğu temsil eden Gevaş Ofiyolit Napı kayaçlarında ana ve iz element kimyasına göre; serpantinler Mg-lizardit veya krizotil bileşimindedir. Bu mineralleriniz ve REE kondrit-normalize değerleri; belirgin bir ayrımlaşmayı ve benzer bir köken kayacı işaret etmektedir. Serpantinlerin duraylı izotop (δ18O ve δD) değerleri; bir örnek için ofiyolitik kökenli lizardit-krizotil alanına yakın konumda yer almaktadır.Öğe Çoklu analitik yöntemlerle Sumaki Höyük sürtme taş aletlerinin hammadde kaynak belirlemesi(Tmmob Jeoloji Mühendisleri Odası, 2018) Sarıaltun, Savaş; Aydın, MahmutBu çalışma, Sumaki Höyük Neolitik Dönem tabakalarında bulunmuş sürtme taş alet endüstrisi buluntularının taşınabilir X Işını Floresans Spektroskopisi (P-XRF) ve X- Işını Kırınım Yöntemi (XRD), yöntemleriyle hammadde kaynak yerlerinin belirlenmesine yöneliktir. Aşağı Garzan Havzası’nda bulunan Sumaki Höyük Neolitik yerleşmesi GÖ.8127-7325 yılları arasına tarihlenmektedir. Bu yerleşmede bulunan sürtme taş aletler genellikle bazalttan yapılmıştır. Bununla birlikte çok çok az oranda kireçtaşı da kullanılmıştır. Diyarbakır Havzasının doğusunda yer alan Aşağı Garzan Havzası batıda Kıradağı ve Raman Dağı, doğuda Garzan ve Kentalan antiklinalleriyle çevrelenmektedir. Bunlardan bir olan Kıradağı bazaltları bazalt akıntıları genel hatları ile KB-GD uzanır ve bazalt akışı Kuvaterner Dönemde gerçekleşmiştir. Sumaki Höyük Neolitik Dönem evrelerinden ve Kıradağı bazalt akıntısının farklı yerlerinden alınan taş numunelerde P-XRF yöntemiyle element konsantrasyonları belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca aynı örnekler XRD yöntemiyle incelenmiş ve mineral kompozisyonu ortaya çıkartılmıştır. P-XRF ve XRD yöntemleriyle analiz edilen numunelere bakıldığında gerek Sumaki Höyük Neolitik Dönem Sürtme taş aletleri, gerekse Kıradağı bazaltlarının bir birleriyle örtüşecek kadar yakın olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda yerleşmede kullanılan bazalt taşından yapılmış aletlerin Kıradağı bazaltından alındığı anlaşılmıştır. Potansiyel kaynak konumlarının özellikleri hakkında bilgi, Neolitik topluluklarının yerleşim stratejisinin ve hareketliliğinin anlaşılmasını sağlamıştır.Öğe Ag katkılı metal/HfO2/c-Si yapılarının elektriksel özelliklerinin incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-06-23) Demir, Arif; Pakma, OsmanBu tez çalışmasında katkısız ve gümüş (Ag) katkılı HfO2 ince filmler p-Si yüzeylere sol-jel daldırma metoduyla kaplanmış; yüzey analizleri X-ışını kırınım desenleri (XRD) ile incelenmiş ve elektriksel karakterizayonları ise oda sıcaklığında akım-gerilim (I-V) ölçümleri alınarak yapılmıştır. Katkısız ve Ag katkılı Al/HfO2/p-Si (MIS) yapılarının oda sıcaklığındaki I-V analizlerinden idealite faktörleri (n), doyum akım yoğunlukları (I0) ve engel yükseklikleri (ϕB) tayin edilmiştir. İlgili parametre değişimleri yapılardaki seri direnç etkileri de dikkate alınarak incelenmiş olup, arayüzey durum yoğunlukları belirlenmiştir. Sonuç olarak katkılamanın yapılardaki elektriksel parametreler üzerindeki etkisi raporlanmış ve literatür ile karşılaştırması yapılmıştır.Öğe Al-Ni/GO ve Al-Ni/TiO2 metal matrisli kompozit malzemelerin üretilmesi ve karakterizasyonu(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-09-17) Bülbül, Berna; Okumuş, MustafaBu tez çalışmasında, metal matrisli Al10Ni/TiO2 ve Al10Ni/GO kompozitleri farklı katkı oranlarında ve farklı öğütme sürelerinde mekaniksel alaşımlama metodu ile toz olarak üretilmiştir. Preslenen tozlar farklı sıcaklıklarda sinterleme işlemine maruz bırakılmıştır. Öğütme süresinin ve sinter sıcaklığının kompozitin yapısal ve termal özellikleri üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Ayrıca üretilen bazı kompozitlerin belirli yük altında aşınma davranışları incelenmiştir. Üretilen kompozitlerin yapısal özellikleri X-ışını kırınımı (XRD) ile, termal özellikleri ise diferansiyel termal analiz (DTA) ile incelenmiştir. Toz olarak üretilen kompozitlerin preslenmesi, sinterlenmesi, parlatılması ve dağlanması sonrası, yüzey analizleri optik mikroskop (OM) ile incelenmiştir ve ayrıca yüzey mikrosertlikleri de ölçülmüştür. Kompozitlerin deneysel ve teoriksel yoğunlukları hesaplandıktan sonra bazı kompozitlerin 5, 10 ve 15 N yük altında aşınma davranışları incelenmiştir. XRD ve OM sonuçlarına göre öğütme süresi arttıkça daha homojen bir yapı ve tane boyutunda küçülme olmuştur. DTA sonuçları sürekli ısıtma esnasında faz dönüşümü ve kristalleşmeleri işaret eden bir dizi endotermik ve ekzotermik pikler göstermiştir. Sinterleme sıcaklığı arttıkça yeni intermetalik fazların oluşumu ve mikrosertliğin arttığı gözlenmiştir. Üretilen kompozitlerde maksimum mikrosertlik değeri 20 h öğütme ile üretilen ve 500 oC’de sinterlenen Al10Ni/TiO2 kompozit numunesinde 541±10 HV olarak bulunmuştur. Elde edilen bu sonuçlara göre Al10Ni/TiO2 kompozitlerin mekanik özelliklerinin Al10Ni/GO kompozitlerin mekanik özelliklerinden daha üstün olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca elde edilen analiz sonuçlarının birbirleriyle ve literatür çalışmalarıyla uyum içinde olduğu görülmüştür.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »