Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 14 / 14
  • Öğe
    Yerel Karacadağ çeltik (Oryza sativa L.) çeşidinde kurşun stresi üzerine salisilik asit ve metil jasmonat uygulamalarının etkileri
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-06-27) Altun, Hıdır; Orcan Karakuş, Pınar
    Bu tez çalışmasında ekzojen metil jasmonat (MeJA) ve salisilik asidin (SA) kurşun (Pb) metali stresi altındaki çeltik bitkilerinde fotosentetik pigment içeriği (klorofil-a, klorofil-b, toplam karotenoid), prolin, malondialdehit (MDA), toplam protein içerikleri üzerindeki etkiler ve ağır metal toksisitesini azaltma yeteneği araştırılmıştır. Deneyde farklı konsantrasyonlardaki Pb (0, 100, 400 ppm) stresine maruz bırakılan Karacadağ çeltik çeşidi Hazro popülasyonuna ait bitkilere, yapraktan püskürtme yoluyla 2 farklı konsantrasyonda metil jasmonat (MeJA) ve salisilik asitin (SA) ayrı ayrı (2mM ve 20mM SA ile 20µM ve100 µM MeJA) ve kombine etkileri (2mM SA+20µM MeJA) uygulanmıştır. Çeltik bitkilerinde fotosentetik pigment içerikleri için sonuçlar değerlendirildiğinde; Pb stres faktörü uygulamasında (100 ve 400 ppm) klorofil-a içeriğinde kontrol grubuna göre anlamlı artışların olduğu görülmüştür. Pb toksisitesine yanıt olarak meydana gelen bu artış, bitkinin klorofil-a içeriği bakımından stresten etkilenmediğini göstermiştir. Klorofil-b ve toplam karotenoid içeriğinde Pb’nin her iki konsantrasyonu için, kontrol grubuna göre azalmanın olduğu ve dolayısıyla bitkinin bu bakımından Pb toksisitesinden etkilendiği tespit edilmiştir. İncelenen her üç fotosentetik pigment içeriği için en yüksek artış iki elisitörün birlikte uygulandığı (2 mM SA+20 µM MeJA) gruptaki bitkilerden elde edilmiştir. 400 ppm Pb toksisitesinde elisitörlerin eklenmesi ile oluşturulan gruplar düşük MDA içeriği göstermiş ve en yüksek azalmanın 0,537 µmol/g TA ile 2 mM SA+20 µM MeJA uygulanan bitkilerde olduğu görülmüştür. Bu durum, bu uygulamada lipit peroksidasyonun engellendiğini ve Pb stresine karşı koyarak MDA içeriğini düşürdüğü sonucu çıkarılmasına yol açmıştır. 400 ppm Pb toksisitesinde elisitörlerin tek başına uygulaması toplam fenolik madde içeriğinde artışa yol açarken, flavonoid madde içeriklerinde azalmalar kaydedilmiştir. İki parametrede de yüksek konsantrasyondaki Pb uygulamasında elisitörlerin kombine uygulaması içeriklerde önemli oranda artışla sonuçlanmıştır. 100 ppm Pb stres faktörüne maruz bırakılan çeltik bitkilerinde elisitör uygulaması prolin içeriğini konsantrasyona bağlı olarak değişen şekillerde etkilerken, 400 ppm Pb stresinde prolin içeriğinde anlamlı artışlar olmuştur. Tüm uygulamalar içerisinde toplam protein içeriği yönünden en yüksek artış 8,325 mmol/g TA ile 400 ppm Pb+2 mM SA+20 µM MeJA uygulanan deney grubunda elde edilmiş ve bu grupta toplam protein miktarı bakımından en yüksek iyileşme sağlanmıştır.400 ppm Pb stres faktörüne karşı çeltik bitkilerine uygulanan elisitörlerin konsantrasyon arttıkça Pb içeriğinde anlamlı düşüşler olmuş ve bu düşüşlerde MeJA’nın Pb toksisitesine karşı koymada SA’dan daha etkili olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak bu tez çalışmasında, özellikle de yüksek Pb konsantrasyonunda (400 ppm), MeJA+SA’nın birlikte uygulamaları MDA miktarını azaltıp fotosentetik pigmentler, toplam protein, prolin ve sekonder metabolitleri iyileştirerek Pb'nin toksik etkisini indüklemiş ve incelenen tüm bu özellikler yönünden en iyi sonuçların elde edilmesine yol açmıştır.
  • Öğe
    Atatürk Baraj Gölü’nde yaşayan Mastacembelus mastacembelus (Banks & Solander, 1794) türünün metrik ve meristik özelliklerinin araştırılması
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-02-22) Ağaoğlu, Yasemin; Ulutürk, Servet
    Bu çalışmada Atatürk bBaraj Gölü’ndeki Mastacembelus mastacembelus (Banks & Solander, 1794) türünün metrik ve meristik özellikleri incelenmiştir. 2020-2022 yılları arasında Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan gövde hacmi bakımından dünyada altıncı sırada bulunan ülkemizin en büyük barajı olan Atatürk Baraj Gölü’nde belirlenen 14 farklı istasyonda dikenli yılanbalığı, M. mastacembelus türüne ait saha çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Dört mevsim olacak şekilde yapılan arazi çalışmalarında IUCN’nin kırmızı liste ölçütlerine göre asgari endişe (LC) kategorisinde yer alan M. mastacembelus türüne ait toplam 47 (37 ♀♀, 10 ♂♂) birey yakalanmıştır. Laboratuvarda gonadları alınarak eşey tayinleri yapılan ve bazı taksonomik karakterlere ait ölçümleri alınan örnekler metrik ve meristik bakımından incelenmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda gonad ağırlığı minimum 0.3 g, maksimum 0.13 g; dorsal uzunluk minimum 28 cm, maksimum 37 cm olarak bulunmuştur. Ayrıca, maksimum total boy uzunluğu 63.2 cm ile dişi bir bireyde görülürken en yüksek standart boy uzunluğu yine dişi bir bireyde 60 cm olarak ölçülmüştür. Çalışma alanında toplanan dikenli yılanbalıklarında dişi ve erkek bireyler arasında önemli ölçüde ağırlık farklılıkları görülmüştür. Dişilerin hemen hemen yarısı (%43.75) 300-400 gr ağırlığında bulunurken, erkeklerin yarısından fazlası (%65) 200-400 gr ağırlığında bulunmuştur. Ancak, diğer karakterler bakımından örneklerin metrik-meristik değerleri arasında anlamlı bir bağlantı kurulamamıştır. Bu veriler M. mastacembelus hakkındaki mevcut bilgilere önemli katkılar sağlayacağı gibi, sucul ekosistemlerden gıda üretiminin en önemli kaynaklardan biri olarak görüldüğü günümüzde Atatürk Baraj Gölü’nde alternatif ürün yetiştiriciliğin arttırılması ve daha aktif, daha kapsamlı koruma programlarının geliştirilmesine katkıda bulunacaktır.
  • Öğe
    Yaban keçisi capra aegagrus erxleben, 1777 (Mammalia: Artiodactyla)’un Batman ilinde doğal yayılış alanlarının ve popülasyon yoğunluklarının belirlenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-07-20) Yıldırım, Eyyup; Ulutürk, Servet
    2020-2022 yılları arasında Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Batman ili sınırlarında sekiz farklı istasyonda gerçekleştirilen saha ve izleme çalışmaları ile doğrudan ve fotokapan gözlem teknikleri kullanılarak yaban keçisinin (Capra aegagrus) dağılış alanları, popülasyon yoğunlukları ve habitat tercihleri tespit edilmiştir. IUCN’nin kırmızı liste ölçütlerine göre duyarlı (VU) kategoride yer alan C. aegagrus türünün izlenmesi için oluşturulan istasyonlarda 2169 gün arazide kalan toplam 12 fotokapana ait 1486 veri elde edilirken çalışmalarda 181 foto kapan-gün değerine ulaşılmış ve başarı oranı 1.98 fotoğraf/100 foto kapan-gün değeri olarak bulunmuştur. C. aegagrus’a ait gerçekleştirilen doğrudan gözlemlerde 307 birey (127 dişi; 82 yavru ve 98 erkek ) tespit edilirken, fotokapanlar ile 360 birey (112 erkek; 131 dişi ve 117 yavru) tespit edilmiştir. Ayrıca, yıllara göre değerlendirilecek olursa fotokapan ile 2020 yılında 59, 2021 yılında 139 ve 2022 yılında ise 162 birey tespit edilirken, doğrudan gözlemlerde 2020 yılında 76, 2021 yılında 79 ve 2022 yılında ise 152 birey tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular sonucunda, yaban keçisi C. aegagrus’un Batman ilinin kuzey ve güney bölgelerindeki dağlık ve ormanlık alanları tecih ettiği ve 100 Ha alanda ortalama 2.62 oranında muhtemel dağılış gösterdiği anlaşılmaktadır. Çalışma alanında yavru sayısındaki oranın düşük çıkması belli yaştaki dişi ve erkek avcılığının yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. Bu veriler ülkemizde dağılış gösteren C. aegagrus hakkında ki mevcut bilgilere önemli katkılar sağlayacağı gibi, gün geçtikçe sayıları daha da azalan yaban keçilerinin habitat tercihlerinin, besin tercihinin ve aktivite desenlerinin belirlenmesinde, daha aktif ve kapsamlı koruma programlarının geliştirilmesine katkıda bulunacaktır.
  • Öğe
    Batman ilinde yayılış gösteren çizgili sırtlanlar (Hyaena hyaena (Linnaeus, 1758)) üzerine araştırmalar
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-01-04) Akpınar, Recep; Yürümez, Gökhan
    Hyaenidae familyası yeryüzünde sadece 4 türle (Crocuta crocuta, Proteles cristata Hyaena brunnea ve Hyaena hyaena) temsil edilmektedir. Ülkemizde ise sadece çizgili sırtlan (H. hyaena) yayılış göstermektedir. 2020-2023 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu çalışmada Batman ili sınırları içerisinde çizgili sırtlanın varlığının, yayılış alanının ve türe yönelik tehditlerin tespit edilmesi amacıyla doğrudan ve dolaylı gözlem çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Avcılar, çobanlar ve kırsal alanlarda yaşayan yöre insanları ile yapılan görüşmeler sonucunda belirlenen 104 lokasyonda düzenli aralıklarla doğrudan ve dolaylı gözlemler gerçekleştirilmiş ve dört mevsim süresince belirli periyotlarla bu lokasyonlara foto kapan bırakılmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda Batman ilinin 20 farklı lokalitesinde çizgili sırtlan varlığı tespit edilmiştir. Ülkemizde sayıları azalmakta olan çizgili sırtlanlar IUCN (Dünya Doğa ve Doğal Yaşamı Koruma Birliği)’ne göre küresel ölçekte Tehdite Yakın (NT) kategorisinde iken Akdeniz bölgesinde Hassas (VU) kategorisinde listelenmektedir. Ayrıca gözlemler süresince türe yönelik tehditler de belirlenerek koruma önerileri sunulmuştur.
  • Öğe
    Endemik Salvia pseudoeuphratica Rech.f. bitkisinin hücre süspansiyon kültürlerinin optimizasyonu ve bazı AgNP uygulamalarının total fenolik, flavonoid, antioksidan aktivite ile bazı terpenoid bileşiklerin miktarları üzerine etkileri
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-07-11) Hoşer Müjdeci, Ayşe; Akdeniz, Mehmet; Tilkat, Engin
    Salvia cinsine ait türler, geleneksel tıpta drog olarak kullanılan yapılarında birçok terapötik özellik barındıran önemli bir tıbbi kaynaktır. Bu tez çalışması, özellikle endemik ve tehlike altındaki Salvia pseudeuphratica Rech.f.'in türünün biyoteknolojik yöntemlerle optimize edilmiş bir hücre süspansiyon kültür protokolünün oluşturulmasına odaklanmaktadır. Bu bağlamda, hücre süspansiyon kültürleri yoluyla elde edilen bitkisel materyallerin antioksidan aktivite, enzim inhibisyonu etkileri ve terpenoid bileşikleri üzerindeki etkileri değerlendirilerek, terapötik bileşiklerin biyoteknolojik yöntemlerle sürdürülebilir bir şekilde üretilmesine de katkı sağlamak amaçlanmıştır. Ayrıca, Salvia pseudeuphratica Rech.f.'in AgNP uygulamaları ile terpenoid içeriği, toplam fenolik ve flavonoid miktarları ile antioksidan kapasite değerleri üzerindeki farklı etkileri değerlendirilmiştir. Bu tez kapsamında yürütülen çalışmalarla, kritik tehlike altında olan ve lokal endemik bir tür olan Salvia pseudeuphratica Rech.f. bitkisinin biyoteknolojik teknikler kullanılarak ilk defa kallus ve hücre süspansiyon kültürleri oluşturulmuş, ayrıca hücre süspansiyon kültürlerinde bazı AgNP uygulamalarının (100, 200, 400 ve 800 µg/ml) total fenolik, flavonoid, antioksidan aktivite, enzim inhibisyonu ile bazı terpenoid bileşiklerin miktarları üzerine etkileri de ilk kez araştırılmıştır. Bulgular, Salvia pseudeuphratica Rech.f.'in hücre süspansiyon kültürlerine uygulanan gümüş nanopartiküllerin (AgNP'lerin) antioksidan aktiviteleri üzerinde belirgin etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Özellikle, 24 ve 48 saatlik sürelerde 400 ve 800 µg/ml konsantrasyonlarda uygulanan AgNP'lerin antioksidan aktivitelerinde önemli bir artış gözlemlenmiştir. Ayrıca, DPPH, ABTS ve CUPRAC yöntemleriyle yapılan antioksidan aktivite çalışmaları, DPPH yönteminde 12 Saat 400 µg/ml AgNP uygulaması (IC50:100,00±1,98 µg/mL), ABTS yönteminde 24 Saat 100 µg/ml AgNP uygulaması (IC50:56,82±0,59 µg/mL) ve CUPRAC yönteminde ise 24 Saat 400 µg/ml AgNP (A0.5:79,591±0,59) uygulamasının en yüksek antioksidan aktiviteyi sergilediğini ortaya koymuştur. Antioksidan etkilerinin yanı sıra, AgNP'lerin bitki hücrelerinde enzim aktiviteleri üzerinde de belirgin etkileri olduğu görülmüştür. Özellikle, BChE enzim aktivitesi üzerinde 24 saatlik süre içinde 400 µg/ml AgNP uygulamasının belirgin bir artışa neden olduğu tespit edilmiştir. Bu, Salvia pseudeuphratica Rech.f.'in biyolojik aktivitelerini düzenleyen AgNP uygulamalarının, özellikle BChE üzerindeki etkisinin zaman ve konsantrasyona bağlı olarak değişebileceğini göstermektedir. Bunun yanı sıra sonuçlar hem toplam fenolik (22,43±0,50 μg PEs/mg ekstre) hem de total flavonoid (11,02±0,26 μg QEs/mg ekstre) içerikleri bakımından 24 saat 400 µg/ml AgNP uygulamasının diğer parametrelere oranla iyi sonuçlar verdiği belirlenmiştir. Terpenoid analizi sonuçları, AgNP uygulamalarının, bitki kültürlerindeki terpenoid profiline önemli etkiler sağladığını ve özellikle oleanolik asit miktarında belirgin artışlara neden olduğunu göstermektedir. Oleonolik asit’in AgNP uygulaması yapılmayan kontrol grubu örneklerinde bulunmadığı halde bütün AgNP uygulamalarının Oleanolik asit’in sentezinin uyardığı tespit edilmiştir. Süspansiyon kültürlerinde üretilen en yüksek Oleanolik asit miktarı 24 Saat 400 µg/ml AgNP uygulamasında 3995,80 µg analit/g ekstrakt olarak tespit edilmiştir. Bu durum, AgNP'lerin bitki metabolizmasını etkileyerek belirli terpenoidleri artırma potansiyeline sahip olduğunu ortaya koymuştur. Sonuç olarak, bu çalışma ile, Salvia pseudeuphratica Rech.f.'in hücre süspansiyon kültürlerinde AgNP uygulamalarının antioksidan aktiviteler, enzim aktiviteleri ve terpenoid profil üzerindeki etkileri detaylı bir şekilde incelenmiştir.
  • Öğe
    Tuz stresine maruz bırakılan Salvia virgata Jacq. bitkisinde elisitör uygulamasının fizyolojik ve antioksidan kapasiteye etkileri
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-08-03) Oktay Bozaba, Türkan; Kuru, İbrahim Selçuk
    Bu çalışmada, Salvia virgata bitkisi tuz (NaCl) stresine maruz bırakılmış ve çeşitli gruplara ayrılan bitkilere çinko oksit nanopartikül (ZnONP), salisilik asit (SA) ve ZnONP+SA kombinasyonu uygulanmıştır. Bitkilerin fotosentetik pigment (klorofil a, klorofil b ve karotenoidler), prolin (stresle ilişkili bir amino asit), malondialdehit (MDA, lipid peroksidasyon göstergesi), toplam fenolik ve toplam flavonoid içeriği belirlenmiştir. Ayrıca, antioksidan kapasiteyi değerlendirmek için DPPH, ABTS ve CUPRAC gibi serbest radikal giderme aktiviteleri ölçülmüş ve elde edilen tüm veriler karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda Salvia virgata bitkisi tohumdan itibaren yetiştirilerek 4 hafta boyunca ¼ hoagland besin çözeltisiyle ve bu sürenin sonunda kontrol grubu hariç diğer bitkiler 2 hafta boyunca 100 mM NaCl stresine maruz bırakılmıştır. Toplam 6 haftalık gelişimden sonra 10 gün boyunca SA ve ZnONP uygulamaları yapılarak, saksılar; “Kontrol, 100 mM NaCI, 100 mM NaCI + 500 μM SA, 100 mM NaCI + 20 mg/L ZnONP ve 100 mM NaCI + 500 μM SA + 20 mg/L ZnONP” olacak şekilde beş gruba ayrılmış ve 10. günü takiben bitkiler hasat edilmiştir. Tuz stresi uygulaması klorofil a, klorofil b ve karotenoid içeriğinde azalmaya neden olurken, tuz stresi ile birlikte uygulanan SA, ZnONP, SA+ZnONP elisitörleri, her üç pigment içeriğini arttırmıştır. Prolin ve MDA içeriği, tuz stresi uygulaması sonucunda artış gösterirken, prolin içeriği elisitör uygulamalarıyla daha fazla artış göstermiş ancak, MDA içeriği elisitör uygulamalarıyla sadece tuz uygulanan bitkilere göre azalmıştır. En düşük prolin miktarı 2.293±0.13 mM g-1 kontrol grubunda, en yüksek prolin miktarı 4.128±0.18 mM g-1 NaCl+SA+ZnONP uygulamasında; en düşük MDA içeriği 1.674±0.09 µM g-1 kontrol grubunda, en yüksek MDA içeriği 3.666±0.11 µM g-1 NaCl uygulamasında görülmüştür. Tuz stresi ve tuzla birlikte uygulanan SA, ZnONP, SA+ZnONP uygulamaları toplam fenolik ve toplam flavonoid içeriği kontrol grubuna göre artırmakla birlikte, elisitör uygulamalarının toplam fenolik ve flavonoid içeriği daha fazla artırdığı tespit edilmiştir. En düşük toplam fenolik içerik (166.82± 1.72 μg) ve toplam flavonoid içerik (62.25± 0.78 μg) kontrol grubunda; en yüksek toplam fenolik içerik (314.96±3.47 μg) ve toplam flavonoid içerik (114.50±1.96 μg) NaCl+ZnONP uygulamasında görülmüştür. Toplam antioksidan aktiviteyi belirlemek amacıyla kullanılan DPPH, ABTS ve CUPRAC yöntemlerinden elde edilen sonuçlar benzerlik göstermiştir. Tuz stresi ve tuzla birlikte tüm elisitör uygulamaları, antioksidan aktiviteyi kontrol grubuna göre artırmıştır. Üç yöntemin antioksidan aktivite sıralamasının benzerlik gösterdiği ve NaCI+ZnONP > NaCI+SA > NaCI+SA+ZnONP > NaCI > Kontrol şeklinde olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte DPPH yönteminde SA, ZnONP, SA+ZnONP uygulamaları sonucunda elde edilen aktivite değerlerinin pozitif kontrol olarak kullanılan BHT’den, ABTS ve CUPRAC yöntemlerinde NaCl+ZnONP uygulamasının pozitif olarak kullanılan BHA’dan daha yüksek antioksidan aktivite gösterdiği gözlenmiştir. Elde edilen bu sonuçlara göre, NaCI+SA+ZnONP elisitör uygulamasının fotosentetik pigment, prolin ve MDA içeriği üzerine daha etkili olduğu, toplam fenolik ve toplam flavonoid içerik ile toplam antioksidan aktivitede NaCI+ZnONP elisitör uygulamasının daha etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca, SA ve ZnONP'nin hem stres hasarını azaltmadaki etkileri hem de sekonder metabolit (fenolik, flavonoid, karotenoid) üretimine olan etkileri birlikte değerlendirilerek özellikle stres hasarını azaltmada SA ve ZnONP’nin sinerjik etki gösterdiği görülmüştür. SA ve ZnONP uygulamaları, tuz stresi altındaki bitkilerde stres etkilerini azaltma potansiyeline sahip olabilir. Ancak, bu etkilerin bitki türüne, stres koşullarına, uygulama yöntemine ve kullanılan elisitörlerin konsantrasyonlarına bağlı olarak değişebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, SA ve ZnONP gibi elisitörlerin stres yönetimi stratejilerinde kullanılmasıyla ilgili daha fazla araştırma yapılması önerilmektedir. Bu araştırmalar, bu elisitörlerin etkinliğini ve uygulama protokollerini daha iyi anlamamıza ve bitkilerin tuz stresi gibi çevresel streslere karşı daha iyi bir uyum sağlamasını destekleyen stratejiler geliştirmemize yardımcı olabilir.
  • Öğe
    Reishi mantarı, tarçın ve keçiboynuzunun antibiyotikler ile ventilatör ilişkili pnömoni bakterilerine karşı sinerjik etkisinin araştırılması
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-06-05) Onat, Mehmet Ali; Özdemir, Oğuzhan
    Bu çalışmada, tıbbi aromatik mantar ve bitkilerden, reishi mantarı (RM), keçiboynuzu (KB) ve tarçının (T) iki farklı çözücü ekstraktlarının, (su ve etil alkol) yalın (KB, RM, T), mix (KB+RM, KB+T, RM+T) ve bu formülasyonlarının ve bunların antibiyotiklerle kombinasyonları, Pnömoni ilişkili patojen bakteriler üzerinde antimikrobiyal (Agar kuyu difüzyon testi, MİK ve MBK testi) ve biyokimyasal etkileri (toplam fenolik-flavonoid ve antioksidan aktiviteleri (DPPH, CUPRAC, FRAP testi) araştırılmıştır. Agar kuyu difüzyon testinde RMsu yalın Klebsiella pneumoniae üzerine 30.12 mm, RMalkol yalın yine K. pneumoniae üzerinde (16.86 mm zon çap) en etkili formülasyon olarak belirlenmiştir. Siprofloksasin ilaveli RM+KBsu, K. pneumoniae üzerine (32.49 mm), Siprofloksasin ilaveli RM+Talkol Acinetobacter baumannii üzerine 37.51 mm inhibisyon zonu, Sefotaksim ilaveli RMsu, K. pneumoniae üzerine 32.48 mm, Siprofloksasin ilaveli RMalkol Staphylococcus aureus üzerine 32.3 mm inhibisyon zonu ile etkili olmuştır. Tsu yalın (19.0 mm zon çap) S. aureus en etkili iken, yalın Talkol ekstraktında ise (14.66 mm zon çap) en etkili olduğu bakteri K. pneumoniae olduğu belirlendi. Sefotaksim ilaveli Tsu en yüksek değer (31.03 mm zon çap) K. pneumoniae, Sefotaksim ilaveli en yüksek Talkol değer (34.54 mm zon çap) ile S. aureus izolatı oldu. KBsu yalın (15.55 mm zon çap) en etkili olduğu bakteri K. pneumoniae iken, yalın KBalkol (10.67 mm zon çap) sadece S. aureus’ta etkili olmuştur. Siprofloksasin ilaveli KBsu en yüksek değer (31.06 mm zon çap) A. baumannii iken, Sefotaksim ilaveli en yüksek değer KBalkol (33.59 mm zon çap) ile A. baumannii olduğu görüldü. RM+Tsu yalın (24.4 mm zon çap) en etkili olduğu bakteri sadece K. pneumoniae iken yalın RM+Talkol (12.06 mm zon çap) A. baumannii’de etkili olmuştur. Siprofloksasin ilaveli en yüksek değer RM+Tsu (30.41 mm zon çap) S. aureus iken, RM+Talkol ise en yüksek değer (37.51 mm zon çap) ile A. baumannii’de etkili oldu. RM+KBsu yalın (13.3 mm zon çap) en etkili olduğu bakteri sadece K. pneumoniae iken, RM+KBalkol (16.73 mm zon çap) K. pneumoniae’de etkili olmuştur. Siprofloksasin ilaveli RM+KBsu (32.49 mm zon çap) K. pneumoniae iken, Siprofloksasin ilaveli ise en yüksek değer RM+KBalkol (35.45 mm zon çap) ile S. aureus olduğu belirlendi. RM+T+KBsu yalın (20.74 mm zon çap) ve RM+T+KBalkol (13.28 mm zon çap) için sadece en etkili olduğu bakteri sadece K. pneumoniae’de etkili olmuştur. Siprofloksasin ilaveli en yüksek değer RM+T+KBsu (30.2 mm zon çap) A. baumannii iken, RM+T+KBalkol (35.06 mm zon çap) en yüksek değer ile S. aureus izolatı oldu. MBK testinin RMsu (0.750 mg/mL) tüm bakteri izolatlarında etkili iken, MİK RMalkol (0.375 mg/ml) ile sadece Pseudomonas aeruginosa etkili olmuştur. MBK ve MİK testinin RMalkol (0.750 mg/mL) tüm bakterileri izolatlarının genelinde etkili oldu. MBK testinin Tsu (0.750 mg/mL) tüm bakteri izolatlarında etkili iken, T hiçbir ekstraktta MİK testinde bakteri izolatında etki göstermedi. MBK ve MİK testi ile Talkol (0.188 mg/mL) tüm bakteri izolatlarının çoğunluğunda etkili olmuştur. MBK testi KBsu (0.750 mg/mL) tüm bakteri izolatlarında etkili iken MİK testinde Tsu sadece K. pneumoniae (0.750 mg/mL) ve S. aureus’da (0.375 mg/mL) etkili olmuştur. MBK ve MİK testi Talkol (0.750 mg/mL) ile tüm bakteri izolatlarının genelinde etkili olmuştur. MBK testinde ise RM+Tsu (0.750 mg/mL) tüm bakterilerde etkili iken MİK testinde RM+T hiçbir bakteri izolatında etkili olmamıştır. MBK testi RM+Talkol (0.012 mg/mL) A. baumannii’nin sadece 1 izolatında etkili iken diğer bakterilerin çoğunluğunda etkili olmamıştır. RM+Talkol (0.750 mg/mL) tüm bakteri izolatlarında etkili olmuştur. RM+KBsu (0.750 mg/mL) tüm bakterilerde etkili iken, MİK testinde RM+KB’de K. pneumoniae bakterisinde etkili olmadığı görüldü. RM+KBalkol (0.047 mg/mL) ile tüm bakterilerde, RM+KBalkol (0.750 mg/mL) tüm bakteri izolatlarında etkili olmuştur. MBK ve MİK testlerinde RM+T+KBsu/alkol (0.750 mg/mL) tüm bakterilerde etkili olmuştur. Biyokimyasal analizlerde ekstraktlar arasında, en yüksek fenolik madde miktarı değerleri KBalkol (1.59 mg GAE/mL) ve KBsu (1.32 mg GAE/mL), en yüksek flavonoid madde miktarı değerleri KBsu ekstraktında (0.15 mg rutin eşdeğeri/mL) tespit edildi. Antioksidan testlerinde en yüksek DPPH radikal giderme aktivitesi değeri RMsu (0.35 mg Troloks/mL), en yüksek CUPRAC aktivitesi değerleri KBalkol (6.07 mg Troloks/mL), KBsu (4.22 mg Troloks/mL) olarak belirlendi. RM+Talkol (3.51 mg Troloks/mL), RM+T+KBalkol (1.90 mg Troloks/mL) Tsu (1.75 mg Troloks/mL), en yüksek FRAP aktivitesi değerleri ise sırasıyla KBalkol (3.56 mg Troloks/mL) ve KBsu (2.52 mg Troloks/mL) olarak tespit edilmiştir. Yapılan çalışma sonucunda, zengin fenolik ve antioksidatif özellikleri belirlenen mantar ve bitkilerin antibiyotikler ile birleşiminin daha etkili olduğu, ayrıca sinerjik etkinin patojen pnömoni izolatlarına karşı antimikrobiyal özelliği arttırdığı tespit edildi. Antibiyotiklerin tıbbi ajanlar ile kullanılması, hem etkinliği arttırıp, hem de antibiyotiğe dirençli bakterilerin inhibisyonunu sağlamıştır.
  • Öğe
    Salvia nemorosa bitkisinin bazı fizyolojik ve biyokimyasal parametreleri üzerine elisitörlerin etkisi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-06-02) Andiç, Bilal; Orcan, Pınar
    Bu tez çalışmasında NaCI stres faktörüne maruz bırakılan Salvia nemorosa L. bitkisinde biyotik ve abiyotik elisitörlerin (AgNP ve MeJA) fotosentetik pigment içeriği, lipid peroksidasyonu derecesi, prolin içeriği, toplam fenolik ile flavonoid madde içerikleri ve toplam antioksidan aktivite üzerinde yarattığı etkiler değerlendirilmiştir. Bu amaçla saksılara ekimi yapılan tohumlar belirli bir büyüklüğe eriştikten sonra 100 mM NaCI içeren ¼ Hoagland besin çözeltisi ile 10 gün boyunca sulanmıştır. Bu sürenin sonunda saksılar; “Kontrol, 100 mM NaCI, 100 mM NaCI + 50 µM MeJA, 100 mM NaCI + 10 µM AgNP ve 100 mM NaCI + 50 µM MeJA + 10 µM AgNP” olacak şekilde beş gruba ayrılmış ve 10. günü takiben bitkiler hasat edilmiştir. Fotosentetik pigment içerikleri (klorofil-a, klorofil-b ve toplam karotenoid) bakımından sonuçlar kontrol grubu ile kıyaslandığında en yüksek değerler her iki elisitörün birlikte uygulandığı NaCI + AgNP + MeJA ekstreden elde edilmiştir. Lipid peroksidasyonunun bir ölçüsü olan MDA miktarında meydana gelen artış çoktan aza doğru “NaCI > NaCI + AgNP > NaCI + MeJA > NaCI+ AgNP + MeJA > Kontrol” şeklinde olmuştur. Tüm uygulamalarda prolin içeriği kontrol grubuna göre artış göstermiş ve en düşük miktar 3,954 mmol/g TA ile NaCI + AgNP + MeJA uygulamasında, en yüksek değer (5,874 mmol/g TA) yalnızca tuz stres faktörünü içeren 100 mM NaCI uygulamasında olmuştur. Toplam fenolik ile flavonoid madde miktarları bakımından ise en yüksek içeriğin NaCI + AgNP + MeJA; en düşük içeriğin ise NaCI uygulamasında olduğu görülmüştür. Ayrıca üç ayrı yöntem ile değerlendirilen toplam antioksidan aktivite bakımından uygulamalar incelendiğinde; DPPH yönteminde düşük konsantrasyonlarda (100 ile 150 µg/mL) NaCI + MeJA uygulamasının aktivite değeri pozitif kontrol olan askorbik asitten yüksek bulunmuştur. 250 µg/mL konsantrasyonda elisitörlerin birlikte ve ayrı ayrı kullanıldığı uygulamalara ait ekstrelerin DPPH radikali süpürme aktivitesi tüm pozitif kontrollerden (AA, BHT, BHA) yüksek olmuştur. ABTS yönteminde düşük konsantrasyonlarda genel olarak tüm uygulamalar pozitif kontrol BHT’den yüksek aktivite gösterirken; 60 ile 80 µg/mL konsantrasyonlarında elisitörlerin birlikte ve ayrı ayrı uygulandığı bitkilere ait etanol ekstreleri pozitif kontrollerden yüksek aktivite göstermiştir. CUPRAC yönteminde ise özellikle 150 ile 200 µg/mL konsantrasyonlarda iki elisitörün birlikte kullanıldığı uygulamalara ait ekstrelerin radikal giderme aktivitesi BHA’dan yüksek bulunmuştur. Elisitör uygulamaları genel olarak, üç toplam antioksidan yönteminde de tuzun tek başına uygulandığı gruba göre radikal süpürme aktivitesini arttırmıştır. Dolayısıyla kullandığımız parametreler açısından, biyotik ve abiyotik elisitörün birlikte uygulanmasının olumlu sonuçlar vermesi, stres koşullarının yarattığı olumsuz etkiyi gidermede etkili olabilecekleri sonucunun çıkarılmasına yol açmıştır.
  • Öğe
    Siyah sarımsak ile kekiğin zatürre patojen bakterileri üzerine antimikrobiyal ve antioksidatif sinerjik etkilerinin araştırılması
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-06-21) Babat, Ali; Özdemir, Oğuzhan
    Bu çalışmada, siyah sarımsak ile kekiğin zatürre patojen bakterileri üzerine antimikrobiyal ve antioksidatif sinerjik etkileri araştırılmıştır. Çalışmamızda su ve etil alkol ekstrelerinin antimikrobiyal aktivitelerini belirmek için agar kuyu difüzyon, minimum inhibisyon konsantrasyonu (MIC) ve minimum bakterisidal konsantrasyonu (MBC) testleri yapılmıştır. Bu şekilde toplam fenolik, flavonoid, ve antioksidan kapasite (DPPH-2,2-diphenyl-1-picrylhydrazyl, CUPRAC-Cupric Reducing Antioxidant Capacity, FRAP-Fluorescence recovery after photobleaching) belirlenmiştir. Agar kuyu difüzyon testinde beyaz sarımsağın (BS) su ekstraktında (SE) en yüksek etki gösterdiği bakteri Staphylococcus aureus (34.64 mm zon çapı) iken, BS etil alkol(EE) ekstraktı uygulanan bakterilerde en yüksek Pseudomonas aeruginosa ve Klebsiella pneumoniae (30.48mm zon çapı) olduğu görülmüştür. Siyah sarımsak su ekstraktı (SSSE) uygulanan bakterilerde sadece Staphylococcus aureus (9.44 mm zon çapı) üzerinde etkili olurken, siyah sarımsak etil alkol ekstraktının (SSEE’nin) en etkili olduğu bakteri Pseudomonas aeruginosa (18.17mm zon çapı aralığı) olduğu belirlenmiştir. Kekiğin su ekstraktının (KSE) en etkili olduğu bakteri Klebsiella pneumoniae (23.50mm zon çapı) iken, etil alkol ekstraktının (KEE) en etkili olduğu bakteri ise Pseudomonas aeruginosa (20.62 mm zon çapı) olarak tespit edilmiştir. BS+KSE en etkili olduğu bakteri Klebsiella pneumoniae (22.34mm zon çapı) iken, BS+KEE’nin (23.79mm zon çapı) en etkili olduğu bakteri yine Klebsiella pneumoniae olduğu verisine ulaşılmıştır. SS+KSE’nin sadece Pseudomonas aeruginosa bakterisine etkili (8.52 mm zon çapı) iken, SS+KEE’nin en etkili olduğu bakteri Acinetobacter baumannii (38.50 mm zon çapı) olarak tespit edilmiştir. MBC testi verilerine göre, BSSE (0.012 mg/mL) tüm bakteri izolatlarında etkili iken, MIC testi için en etkili olduğu bakteri Staphylococcus aureus (0.094 mg/mL) olarak bulunmuştur. MBC testinin BSEE (0.012 mg/mL) Pseudomonas aeruginosa hariç diğer tüm bakterilerde etki gösterirken, MIC BSEE’nin (0.023 mg/mL) en etkili olduğu bakteri Staphylococcus aureus bilgisi elde edilmiştir. MBC testinin SSSE’de (0,188 mg/mL) en etkili olduğu bakteri Pseudomonas aeruginosa iken, MIC SSSE’de (0.750 mg/mL) sadece Klebsiella pneumoniae bakterisine etki etmiştir. MBC testinin SSEE (0.012 mg/mL) tüm bakteri izolatlarında etkili iken, MIC SSEE’nin (0.047 mg/mL) en etkili olduğu bakteri Staphylococcus aureus olarak bulunmuştur. MBC testinin KSE‘de (0.375 mg/mL) en etkili olduğu bakteriler Pseudomonas aeruginosa, Staphylococcus aureus ve Acinetobacter baumannii iken, MIC KEE’nin hiçbir bakteri izolatında etkili olmadığı görülmüştür. MBC testinin KEE’de (0.375 mg/mL) tüm bakterilerde etkili iken, MIC KEE’nin (0.023 mg/mL) en etkili olduğu bakteri Staphylococcus aureus olduğu verisine ulaşılmıştır. MBC testinin BS+KSE (0.012 mg/mL) en etkili olduğu bakteriler Klebsiella pneumoniae ve Staphylococcus aureus iken, MIC BS+KSE (0.375 mg/mL) en etkili olduğu bakteri Staphylococcus aureus tespiti yapılmıştır. MBC testinin BS+KEE (0,012 mg/mL) en etkili olduğu bakteriler Klebsiella pneumoniae ve Staphylococcus aureus iken, MIC BS+KEE (0.023 mg/mL) en etkili olduğu bakteriler Staphylococcus aureus ve Acinetobacter baumannii olduğu bilgisine ulaşılmıştır. MBC testinin SS+KSE (0.012 mg/mL) en etkili olduğu bakteri Staphylococcus aureus iken, MIC SS+KSE (0.188 mg/mL) sadece Staphylococcus aureus bakterisinde etkili olmuştur. MBC testinin SS+KEE (0.012 mg/mL) en etkili olduğu bakteriler Staphylococcus aureu ve Acinetobacter baumannii iken, MIC SS+KEE (0.023 mg/mL) en etkili olduğu bakteriler Pseudomonas aeruginosa ve Staphylococcus aureus olduğu tespit edilmiştir. Biyokimyasal testlerde araştırılan ekstraktlar arasında, en yüksek fenolik madde miktarı değerleri KSE 1.184 mgGAE/mL, en yüksek flavonoid madde miktarı değerleri KSE 0.129 mg rutin eşdeğeri/mL olduğu görülmüştür. Antioksidan testlerde ise, en yüksek DPPH radikal giderme aktivitesi değerleri BS+KEE kombinasyonunda 0.198 mg Troloks eşdeğeri/mL, en yüksek CUPRAC aktivitesi değerleri KSE 4.318 mg Troloks eşdeğeri/mL ve en yüksek FRAP aktivitesi değerleri KSE 2.633 mg Troloks eşdeğeri/mL olarak tespit edilmiştir. Yapılan araştırma sonucunda, zengin biyokimyasal ve antioksidatif özellikleri belirlenen tıbbi bitkilerin, yalnız ve birlikte kullanımının patojen pnömoni izolatlarına karşı antimikrobiyal özellikleri yorumlanmıştır. Bu tıbbi bitkilerin pnömoni kökenli hastalarda kullanılan ilaçları destekleyici olarak kullanılması faydalı olabileceği kanısına varılmıştır.
  • Öğe
    Kozluk ilçesi (Batman) kelebek (lepidoptera) faunası üzerine araştırmalar
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-17) Astan, Mehmet; Seven, Erdem
    Bu çalışmada, Kozluk ilçesi Papilionoidea ve Hesperioidea üst familyalarını faunistik açıdan değerlendirmek amacıyla 2020-2021 yılları arasında 43 lokasyonda çalışılmıştır. Alandan toplanan 1.982 materyal üzerinde değerlendirmeler yapılmıştır. Kelebek familyalarına ait toplam 7 familyada 103 tür tespit edilmiştir. Elde edilen bu türlerin, 64’ünün Kozluk, 34’ünün ise Batman ili için yeni kayıt olduğu tespit edilmiştir. Batman’a Libythea celtis türü ile Libytheidae familyası eklenmiştir ve ildeki toplam kelebek sayısı 124’e ulaşmıştır. Her türün incelen örnekleri verilmiştir ve türlerin alandaki yayılışları değerlendirilmiştir. Ayrıca bazı lokasyonlara ve ergin bireylere ait resimler sunulmuştur.
  • Öğe
    Enddemik Bellevalia sasonii bitkisinde fitokimyasal bileşikler ile antioksidan aktivitenin belirlenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-22) Tekin, Metin; Kuru, İbrahim Selçuk
    Bu çalışmada, endemik Bellevalia sasonii türünün soğan, gövde, yaprak ve çiçek kısımlarının antioksidan aktivite kapasiteleri ve LC-MS/MS yöntemiyle 53 adet fitokimyasal bileşiğin varlığı araştırılmıştır. Ekstrelerin toplam fenolik miktarları gallik asite, toplam flavonoid miktarları kersetine eşdeğer olarak tayin edildikten sonra antioksidan aktiviteleri DPPH serbest radikali giderim, ABTS katyon radikali giderimi ve CUPRAC (Cu2+ İyonu İndirgeme Kapasitesi) yöntemleri kullanılarak belirlenmiştir. Bellevalia sasonii bitkisinde en yüksek fenolik içerik soğan ekstresinde (117.28±0.135 µg GAEs/mg ekstre), en düşük fenolik içerik gövde ekstresinde (45.11±0,089 µg GAEs/mg ekstre); en yüksek flavonoid içerik yaprak ekstresinde (79.44±0.081 µg QEs/mg ekstre), en düşük flavonoid içerik gövde ekstresinde (22.77±0.054 µg QEs/mg ekstre) tespit edilmiştir. Antioksidan kapasite çalışmaları incelendiğinde DPPH yönteminde AA ˃ BHA ˃ çiçek ˃ soğan ˃ yaprak ˃ gövde ˃ BHT; CUPRAC yönteminde BHT ˃ AA ˃ çiçek ˃ yaprak ˃ soğan ˃ BHA ˃ gövde; ABTS yönteminde AA ˃ BHT ˃ çiçek ˃ soğan ˃ yaprak ˃ BHA ˃ gövde şeklinde olduğu gözlenmiştir. Sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde çiçek kısmının genel olarak daha yüksek, gövde kısmının ise diğer organ kısımlarına göre daha düşük aktivite gösterdiği ve ayrıca gövde dışındaki kısımların pozitif kontrol olarak kullanılan BHA’dan daha yüksek antioksidan aktivite gösterdiği gözlenmiştir. Standart olarak kullanılan 53 fitokimyasaldan 27 tanesi hiçbir ekstrede görülmezken 26 tanesi en az bir ekstrede görülmekle birlikte bunlardan 15 tanesi bitkinin tüm kısımlarında (soğan, gövde, yaprak, çiçek) görülmüştür. Bitki organlarını ayrı ayrı değerlendirdiğimizde 53 fitokimyasaldan soğanda 19, gövdede 19, yaprakta 22 ve çiçekte 21 tanesi görülmüştür. LC-MS/MS analizi sonucunda, yaprakta fumarik asit (5267 µg/g ekstrakt ), soğanda kafeik asit (1948 µg/g ekstrakt), çiçekte kosmosiin (2374 µg/g ekstrakt) ve kinik asit (1085 µg/g ekstrakt) gibi metabolitlerin iyi değerler gösterdiği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Endemik salvia cerino-pruinosa rech var. elazigensis bitkisinin kallus kültürlerinin optimizasyonu ve etanol ekstrelerinin biyolojik aktivitelerinin belirlenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-07-01) Toptamur, Züleyha; Tilkat, Engin
    Bu tez kapsamında, tıbbi ve aromatik öneme sahip değerli sekonder metabolitler içeren Salvia cinsine ait endemik bir tür olan Salvia cerino-pruinosa Rech var. elazigensis bitkisinin kallus kültürlerinin başlatılması ve optimizasyonu için etkili bir protokol geliştirilmiştir; ayrıca kallus kültürlerinin biyolojik aktiviteleri araştırılmıştır. Bu bağlamda öncelikle kallus kültürlerinin oluşumuna, her biri 1 mg/l olan oksin (IAA, IBA ve 2,4 D) ve sitokinin (BAP, Kin ve TDZ) BBD kombinasyonunun etkisi test edilmiştir. Kallus gelişiminin optimizasyonu için ise, her biri 1/1 kuvvette hazırlanan farklı besi yeri (MS, WPM, SH, Gamborg B5), farklı şeker tipi (glukoz ve sukroz) ve konsantrasyonları (15, 30 ve 45 mg/l), farklı pH (4.5, 5.8, ve 7) ve farklı ışık yoğunluğu (aydınlık ve karanlık) uygulamaları denenmiştir. 1 mg/l TDZ+ IBA içeren MS besi ortamında %100 yeşil ve dağılgan tekstürde kallus dokularının oluştuğu görülmüştür. Ayrıca aydınlık, 15g sükroz, 1 mg/l TDZ + 1 mg/l IBA içeren, 6.2 g agar destekli, ½ kuvvette hazırlanmış ve pH 7’ye ayarlanmış MS besi ortamında ise optimum kallus gelişimi elde edilmiştir. Kallus dokularına ait etanol ekstresinin ise, yüksek oranda toplam fenolik (52.65±1.87 μg PEs/mg) ve toplam flavonoid içeriğe (16.19±0.81 μg QEs/mg) sahip olduğu, antioksidan, bütirilkolinesteraz (BChE), antitirozinaz, antikollajenaz ve antihipertansif aktivite sergilediği tespit edilmiştir. Ayrıca, kallus dokularının oleanonik (1172,745 ppm), oleanolik (878,191 ppm) ve moronik asit (519,113 ppm) triterpen çeşitlerini içerdiği ancak alfa amirin, betulinik, ursolik ve ursonik asit gibi triterpen çeşitlerini ise içermediği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    In Vitro ve In Vivo yetiştirilen antepfıstığı (Pistacia vera L.)’nın tuz ile (NaCl) elisitasyonu, enzim inhibisyonu ve antihipertansif aktivitelerinin belirlenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-06-30) Eren, Zelal; Ayaz Tilkat, Emine; Akdeniz, Mehmet
    Bu çalışmada, Pistacia vera L. (Antepfıstığı)’nın tohumları farklı tuz konsantrasyonlarının (0, 50, 150, 250 mM) elisitör olarak kullanıldığı, ancak herhangi bir bitki büyüme düzenleyicisi içermeyen Murashige ve Skoog (MS) besi ortamında bir kontrol grubu ile birlikte çimlendirilmiştir. Kontrol ve elisitasyon grubuna ait kök, gövde ve yaprakları ile In vivo (doğal) koşullarda yetişen erkek ve dişi genotiplerine ait kök, gövde ve yapraklarının antihipertansif ve antioksidan aktiviteleri ile enzim inhibisyon aktiviteleri incelenerek karşılaştırılmıştır. Genel olarak tuz elisitasyonu uygulamalarının biyolojik aktiviteyi kontrol gruplarına oranla arttırdığı, bunun yanı sıra In vivo kökenli ekstrelerin In vitro kökenli ekstrelere kıyasla daha yüksek değerlere sahip olduğu tespit edilmiştir. En yüksek antihipertansif aktivite (77,7) In vivo dişi yaprak ekstrelerinden elde edilmiştir. Ayrıca, bütirilkolinesteraz (BChE) enzim inhibisyonuna karşı In vivo kökenli ekstrelerin daha etkili sonuçlara sahip olduğu tespit edilmiştir. Test edilen ekstreler arasında In vivo genotiplere ait erkek kök ekstrelerinin hem antiüreaz (61,98±1,71) hem de antitirozinaz (35,28±0,27) aktivite bakımından güçlü inhibitör etki gösterdiği belirlenmiştir. In vivo dişi genotiplerin kök kısımları toplam fenolik içerik (316,79±4,26), ve In vivo erkek genotiplerin kök kısımları ise, toplam flavonoid içerik (44,37±1,55) bakımından zengin bulunmuştur. Çalışılan tüm ekstreler, antioksidan test sonuçlarına (DPPH, ABTS ve CUPRAC) göre antioksidan aktivite sergilemiştir. Bununla birlikte, In vivo erkek genotiplerin yaprak ekstrelerinin, bütillenmiş hidroksitoluen (BHT) ve a-Tokoferol (a-TOC) standart sonuçlarından önemli ölçüde daha yüksek antioksidan aktivite sergilediği kaydedilmiştir. Dolayısıyla, P. vera L.’nın bu tez kapsamında çalışılan kısımlarının farmakolojik çalışmalar için yüksek bir potansiyel teşkil ettiği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Gümüş nanopartikül (AgNP) uygulamalarının Pistacia lentiscus L. sürgün kültürlerinde antioksidan ve antimikrobiyal aktivite üzerine etkileri
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-06-28) Yel, Orhan; Tilkat, Engin
    In this study, shoots obtained from in vitro germinated seeds of Pistacia lentiscus L. (Mastic tree) were grown in MS medium supplemented with 2 mg/l Benzyladenine (BA) and 0.5 mg/l Gibberellic acid (GA3). A protocol has been developed that contains the necessary basic information about how different Ag nanoparticle (NP) concentration applications affect some growth parameters and biological activity capacities. Firstly, Ag nanoparticles at three different concentrations (1, 2 and 4 mg/l) were added to the axenic shoots of mastic seedlings germinated in vitro, antioxidant and antimicrobial activity tests were applied. The effects of AgNP applications on seed germination, some physiological growth parameters and secondary metabolite content were tested. In general, it was determined that AgNP applications caused an increase in both the amount of phenolic and flavonoid substances and in terms of antioxidant and antimicrobial activity compared to the control group. Among all tested parameters, the highest total phenolic content was obtained from 1 mg/l AgNP with 67.63±0.014 μg/mg, and the highest total flavonoid content was obtained from the application of 2 mg/l AgNP with 18.53±0.006 μg/mg. Furthermore, it was determined that 1 mg/l AgNP application had higher antioxidant activity (DPPH, ABTS and CUPRAC) results than other AgNP applications. In terms of antimicrobial activity, it was determined that 1 mg/l AgNP application showed moderate activity against Candida albicans (ATCC 10231) fungus and Escherichia coli (ATCC 25922) bacterial strains and low activity against Bacillus cereus (DSSM 4312) bacterial strains the tested parameters.