Fen Bilimleri Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 22
  • Öğe
    Mor Kuryakos Manastırı (Batman) harç, sıva ve taş örneklerinin arkeometrik tekniklerle incelenmesi
    (Batman Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-06-14) Yalçın, Caner; Bayazıt, Murat
    Bu çalışmada Batman ilinde bulunan Mor Kuryakos Manastın’ndan temin edilen temsili taş, sıva ve harç örneklere çeşitli arkeometrik analizler uygulanarak malzeme karakterizasyonu gerçekleştirilmiştir. Bunlara ek olarak, yerel toprak karakterini belirlemek amacıyla yapıdaki temsili bir toprak örneği de incelenmiştir. Tez çalışmasında birim hacim, birim ağırlık, gözeneklilik, su emme ve tuz testleri, aynca agrega/bağlayıcı granülometrik analizi, ince kesit analizi, PED-XRF, XRD, FTIR, TGDTA ve SEM-EDX analizleri uygulanmıştır. Örneklere uygulanan spot testlerde ve ileri analitik analizlerde elde edilen sonuçlar bir arada yorumlanmıştır. Buna göre, yapıdaki taş ve harçlarda sınıflandırma yapılmıştır. Mineralojik ve kimyasal içerikler bölgedeki jeolojik oluşumlarla karşılaştırıldığında manastırda kullanılan taşların yerel ve/veya bölgesel karakterli olduğu söylenebilir. Analiz verilerine göre yapıda içerik bakımından farklı harçların kullanıldığı öngörülmektedir. İçeriği benzer olan bazı harçlarda tane boyut dağılımı sonuçlarına bakıldığında toplam agrega oranı yüksek, toplam agrega oranı düşük ve toplam agrega ile bağlayıcı oranı birbirine yakın olan harçlar olmak üzere agrega boyutlarına göre 3 grup belirlenmiştir. Agrega oranlarının benzer olmaması harçlarda hammadde kaynaklarının farklılığına işaret etmiştir. Sıvalarda yüksek karbonatlı hammadde içeriği ile kireç varlığı saptanmıştır. Toprak numunesindeki yüksek kalsiyum içeriği toprağın da yapı elemanları ile benzer olarak kireçli bir karakterde olduğuna ve özellikle petrografi ve XRD analizlerinde kile rastlanan harçlarda katkı olarak kullanılabilecek yapıda olduğuna işaret etmiştir. Bu tez çalışmasında elde edilen sonuçların manastırın mevcut yapı malzeme içeriği hakkında kapsamlı bilgiler sunduğu ve arkeometri literatürüne önemli katkılar sağladığı öngörülmektedir.
  • Öğe
    Dara Antik Kenti (Mardin) Bizans dönemi bakır ve bakır alaşımı sikkelerinin arkeometrik özelliklerinin incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-01-22) Kondukçu, Mehmet Reşit; Aydın, Mahmut
    Mardin Arkeoloji Müzesi’nde yer alan Dara Antik Kenti bakır ve bakır alaşımı 38 adet sikkenin kimyasal kompozisyonunun belirlenmesine yönelik olan bu yüksek lisans tez çalışmasında, sikkelerin element oranlarını belirlemek amacı ile Taşınabilir Enerji Dağılımlı X-Işını Floresans Spektrometresi (P-EDXRF) kullanılmıştır. Analizleri yapılan eserlerin tamamının tarihlendirilmesi müze tarafından yapılmamıştır. Bundan dolayı ilk olarak eserlerin tarihlendirilmesi amacı ile müze envanter kayıtları, ulusal ve uluslararası sikke kataloglarının yer aldığı yayınlar araştırılmıştır. Yapılan Analizler sonucunda 38 adet sikkenin kimyasal kompozisyonları ile birlikte alaşım oranlarının tespiti yapılmıştır. Bizans dönemine ait olan sikkelerin ortalama ana element oranları bakır (Cu) % 95,4 ve kurşun (Pb) oranları % 3,01 olarak tespit edilmiştir. Tez çalışması ile Bizans dönemine ait olan sikkelerin analizleri yapılarak dönemin imparatorları karşılaştırılmış, ekonomik, siyasi ve sosyal durumları hakkında bilgiler verilmiştir. Analiz sonuçları kapsamında I. Anastasius, I. Iustinus, I. Iustinianus, II. Iustinus ve Mauricius Tiberius imparator dönemleri sikkelerinin bakır oranlarının benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Diyarbakır Müzesi’nde bulunan Bizans dönemi altin çukur sikkelerin arkeometrik ve nümizmatik incelenmeleri
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-01-22) Ayhan, Melek Kerime; Aydın, Mahmut
    Anadolu madencilik tarihine baktığımızda birçok gelişme evreleri göze çarpar. Tarih öncesi devirlerde madenleri başta renkli mineraller olarak toplamakta, boya malzemesi ve boncuk yapımında kullanmaktaydı. Henüz çanak çömleğin bilinmediği dönemlerde yüzeye yakın bazı maden yataklarında bulunan bakır da toplanmaya ve küçük nesnelerin yapımında kullanılmaya başlanmıştır. Madenlerin sanatta ve alet yapımında kullanılması tarihin akışını da değiştirmiştir. Birçok imparatorluğun kurulması ve güçlenmesinin kökeninde, madenlerin çeşitli alanlarda kullanılmasının yaygınlaşması etkili olmuştur. Kullanılan madenlerin çeşitliliğinin artması aynı zamanda zengin medeniyetlerin de inşa edilmesinin göstergesidir. Bu imparatorluklardan en önemlisi Avrupa ve Asya’ya yayılma becerisi gösterebilen Romalılardır. Zengin bir uygarlık inşa eden Roma İmparatorluğu ve devamı olan Bizans İmparatorluğu geride çok önemli eserler bırakmıştır. Bizans İmparatorluğu’nun yarattığı uygarlığın izlerine arkeolojik eserlerde tanıklık etmek mümkündür. Özellikle sikkelerde rastlanan bulgular bu kültür ve medeniyetin kronolojik olarak izlerini kolayca takip edilmesini sağlamaktadır. Bu açıdan tez konusu kapsamında altın çukur sikkelerin arkeometri ve nümizmatik bilimi çerçevesinde incelenmesi amaçlanmıştır. Tez kapsamında analiz edilen altın çukur Bizans sikkelerinin kimyasal kompozisyonlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Elde edilecek kimyasal kompozisyonlar, ilerde müzelere kabul edilecek ve orijinalliğinden şüphelenilen Bizans Dönemi altın çukur sikkelerin kimyasal kompozisyonlarının karşılaştırılması için temel data oluşturmaktadır. Ayrıca form, tasarım, kullanım amacı, üzerinde süslemelerin ve figürlerin olup olmadığı gibi parametrelerle üretildikleri döneme ışık tutmuştur. Anadolu da yapılan arkeolojik kazılara yeni bir boyut kazandıran arkeometri ile nümizmatikin birleştirilmesi sonucunda geçmiş medeniyetlere ait üretim teknolojileri ve aralarındaki ilişkiler hakkında (metal üzerinden) önemli bilgiler elde edilmiştir. Bu çalışmada yapılan analiz sonuçlarına göre altın çukur sikkelerde 1059’larda %75 civarında olan altın oranı enflasyon ve savaşlar sonucunda 1078’lere gelindiğinde %56’lara kadar düştüğü tespit edilmiştir. Düşürülen altın oranının yerine daha ucuz ve yaygın olan gümüşün katıldığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Batman Müzesinde bulunan Artuklu dönemine ait bir grup sikkenin arkeometrik karakterizasyonu
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-07-23) Avan, Goncagül; Levent, Abdulkadir
    Artuklu dönemine ait ve Batman Müzesi’ne satın alma yoluyla müzeye getirilmiş olan bir grup bakır sikkenin (28 adet) Enerji Dağılımlı Taşınabilir X-Işını Floresans Spektrometresi (P-EDXRF) ile analizi yapılmıştır. Tahribatsız bir analiz yöntemi olan P-EDXRF ile sikkelerin kimyasal kompozisyonları ortaya çıkarılarak eserlerin hangi elementlerden oluştuğu ve elementlerin eserdeki oranları hakkında bilgiler elde edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda ana element ortalama %97,24 oranında bakır, iz element %0,926 oranında kurşun, %0,462 oranında demir, % 0,347 oranında silisyum ve %0,210 oranında fosfor içerdiği tespit edilmiştir. Artuklular sahip oldukları konumdan dolayı birçok uygarlık kültüründen etkilenmiş olup bu durum ekonomik hayatlarına da yansımıştır. Bu etkileşimin sikkelere de yansıdığı görülmektedir.
  • Öğe
    Mardin Arkeoloji Müzesi’nde bulunan sürekli definesindeki Eyyubi ve Memlükler’e ait altın sikkelerin arkeometrik karakterizasyonu
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-07-23) Delen, İhsan; Aydın, Mahmut
    Bu çalışmada, Mardin Arkeoloji Müzesi'nde yer alan Sürekli Hazinesi içerisinde bulunan 50 adet altın sikkenin element oranları Taşınabilir Enerji Dağıtım X-Işını Floresans Spektrometresi (P-EDXRF) ile analiz edilmiştir. Analiz edilen bu altın sikkelerin 22' si Eyyubiler’e, 28' i ise Memlükler'e aittir. Analizler sonucunda sikkelerin kimyasal kompozisyonlarının ortaya çıkarılmış ve alaşım oranlarının tespiti yapılmıştır. Yapılan bu analizler sonucunda: Eyyûbi Sikkelerinde; ortalama ana element altın (Au) oranları % 98,05 iken, ortalama gümüş (Ag) oranları ise % 1,95 olarak tespit edilmiştir. Memlükler’e ait sikkelerde ise altın (Au) oranları % 98,68 ve ortalama gümüş (Ag) oranları % 1,31 olarak tespit edilmiştir. Bu tez çalışmasında Eyyûbi ve Memlükler’e ait olan altın sikkelerin analizleri yapılarak bu devletlerin siyasi, sosyal ve ekonomik durumları hakkında da bilgi elde edilmiştir. Özellikle, Eyyûbi Meliklerinden El Adil I. Ebu Bekir ve Memlükler’de ise El Nasır Nasreddin Muhammed I’ in dönemlerine ait sikkeler analiz edildiğinde; kendilerinden önceki ve sonraki dönemlere oranla sikkelerdeki altın miktarıında azalmanın olduğu tespit edilmiştir. El Adil I. Ebu Bekir dönemine ait 3 sikkenin analiz sonuçlarına bakıldığında, ortalama altın oranı % 96,52 iken; El Nasır Nasreddin Muhammed I dönemine ait altın sikkenin altın oranı ise % 93,43’tür. Yazılı kaynaklarda belirtildiği üzere, bahsedilen dönemlerde meydana gelen doğal afetletlerin ve salgın hastalıkların ülkelerin ekonomisine olan etkisi altın sikkelerin analizi ile de desteklenmektedir.
  • Öğe
    Dede Harabeleri (Gaziantep) kazılarında açığa çıkan çatı kiremitlerinin arkeometrik karakterizasyonu
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-06-30) Akgün, Yunus; Bayazit, Murat
    Bu tez çalışmasında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Orta Fırat bölümünde yer alan Gaziantep ilinin Oğuzeli ilçesine bağlı Belören Köyü’nde bulunan ve bilimsel danışmanlığı altında kurtarma kazılarını Prof. Dr. Gülriz Kozbe’nin yapmış olduğu Dede Harabeleri yerleşim yerinde tespit edilen Geç Antik Çağ’a (MS 5. yüzyıl – MS 7. yüzyıl sonu) ait 30 adet temsili çatı kiremidinin arkeometrik incelemesi yapılmıştır. Tez çalışması kapsamında, numunelerin karakterizasyonu için X-Işını floresans (XRF), X-Işını difraksiyon (XRD), Fourier dönüşümlü kızılötesi (FTIR) spektroskopisi, termogravimetrik -diferansiyel termal analiz (TG-DTA), ince kesit (petrografi), taramalı elektron mikroskobu ve enerji saçınımlı X-ışını spektroskopisi (SEM-EDX) analizleri yapılarak kiremitlerin üretim özelliklerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Ayrıca, kazı alanını çevreleyen bölgeden temin edilen 6 adet kil (toprak) örneğinin de kimyasal ve mineralojik içerikleri belirlenerek provenans (hammadde kaynak analizi) çalışmasına katkı sağlanmıştır. Elde edilen sonuçlar, kiremitlerin bünyelerinde yüksek CaO olduğunu ve yoğun biçimde kalsit mineralinin baskın olarak hammaddede yer aldığını göstermiştir. Kiremit üretiminde kullanılan hammaddenin iki numune için killi kireç taşı (tortul kayaç), kalan diğer 28 numune için ise bazalt (volkanik kayaç) kökenli kayaç kaynaklı olduğu ve örneklerin çoğunda kalsit, kuvars ve opak minerallerin olduğu belirlenmiştir. Bu durum hammadde kaynağının genel olarak aynı olduğuna işaret etmiştir. Kiremitlerin DTA eğrilerinde kalsit bozunumuna bağlı olarak 700-850oC aralığında belirgin bir endotermik etki görülmüştür. Bu etkiye bağlı olarak da ağırlık kayıpları TG eğrilerinde aşağı doğru bir eğilime neden olmuştur. Bahsedilen sıcaklık aralığında yalnızca iki numune (DH-13 ve DH-22) için endotermik etkinin göreceli olarak diğerlerinden oldukça zayıf olduğu ve buna bağlı olarak da ağırlık kaybının daha az olduğu görülmüştür. Bu numunelerin XRD paternlerinde ve FTIR spektrumlarında yüksek sıcaklık fazlarının oluştuğu gözlemlenmiştir. Dolayısıyla, söz konusu kiremitlerin üretim teknolojisi bakımından diğerlerinden farklı olabileceği öngörülmüştür (özellikle DH-13). Kil örnekleri ile kiremitlere ait kimyasal ve mineralojik içeriklerin birbiriyle uyumlu olması hammadde kaynağının bölgesel olduğuna ve dolayısıyla yerel üretime işaret etmiştir. Kiremit bünyelerinin mikro yapısal incelemesinde genel olarak camlaşmanın sınırlı olduğu ve çoğunlukla da bölgesel vitrifikasyon şeklinde oluştuğu belirlenmiştir.
  • Öğe
    Diyarbakır arkeoloji müzesinde bulunan altın takıların arkeometrik karakterizasyonu
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-06-30) Gündem, Ebru; Aydın, Mahmut
    Diyarbakır Arkeoloji Müzesine satın alma ve müsadere yoluyla getirilmiş olan tüm ve parça halindeki altın takıların kimyasal kompozisyonunun belirlenmesine yönelik olan bu yüksek lisans tez çalışmasında, eserlerin kimyasal içeriklerini belirlemek amacı ile tahribatsız arkeometrik yöntemlerden birisi olan Taşınabilir Enerji Dağılımlı X Işınları Floresans Spektrometresi (P-EDXRF) kullanılmıştır. Analizleri yapılan eserlerin tamamı Müzeye farklı zamanlarda satın alma ve müsadere yolu ile kazandırılmıştır. Eserlerin çoğunun tarihlendirilmesi müze tarafından yapılmamıştır. Dolayısıyla ilk olarak, eserlerin tarihlendirilmesi amacı ile müze envanterleri, ulusal ve uluslararası takı katalogları ve takılar üzerine yapılmış olan yayınlar araştırılıp incelenmiştir. Bu araştırmalar sonrası P-EDXRF analiz yöntemiyle eserlerin kimyasal kompozisyonları belirlenerek bu eserlerin hangi elementlerden oluştuğu ve element yüzdelikleri hakkında detaylı bilgiler edinilmiştir. Çalışmada elde edilmiş olan sonuçlar dönemsel olarak yakın ve benzer diğer eserlerin analiz edilmiş olduğu çalışmaların sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırılmalar sonrası, eserlerde dönemsel olarak kimyasal kompozisyonun değişim gösterip göstermediği, kullanılmış olan madenlerin kompozisyonda ne tür bir değişim gösterdiği incelenmiştir. Genel kompozisyona bakıldığında başlıca altın+gümüş ve altın+gümüş+bakır içerikli hammaddeden yapılmış alaşımlara rastlanmıştır. Korelasyon grafiği ile bu elementlerin eserler içerisindeki dağılımı tespit edilmiştir. Bu alaşımların bazılarının içerisinde az ve iz element olarak demir, krom, kadmiyum, titanyum, kurşun ve osmiyuma rastlanmıştır. Belirlenmiş olan az ve iz elementlerin eserlerin yüzey kirliliği veya yüzey temizliği, restorasyon gibi müdehalelerde kullanılmış olan maddelerden kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. İstatistiksel analizler ile farklı çalışmalardaki analiz sonuçlarıyla çalışma kapsamındaki eserlerin analiz sonuçları karşılaştırmaları yapılmıştır. Karşılaştırma sonrası eserlerin alaşımlarının geçmiş dönemlere tarihlenen eserlerin kimyasal kompozisyonları ile benzerlik gösterdikleri tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Antakya Müzesinde bulunan Soteria mozaiğinin arkeometrik karakterisazyonunun belirlenmesi
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 201-02-25) Işık, Hülya; Levent, Abdulkadir
    Mozaik, diğer tüm sanat dallarında da olduğu gibi, insanoğlunun dünyayla kurduğu en önemli estetik bağlardan birisidir. Bir mozaiğe bakıldığında geçmiş zamandaki değişen izleri görebilir, çoktan unutulmuş zamanı tekrar yaşayabiliriz. Mozaik günümüze kadar en az hasarla gelmiş, rüzgâr ve yağmur gibi doğa şartlarına karşı en iyi şekilde direnen ebedi bir sanattır. Bu tez çalışmasında, öncelikle mozaik sanatının tanımı, ortaya çıkış dönemlerinden itibaren geçirdiği tarihsel gelişimi, mozaik çeşitleri ve türleri alt başlıklar şeklinde incelenmiştir. Mozaik sanatı açısından çok önemli bir konuma sahip olan Hatay'ın tarihçesi ile ilgili bilgi verilip, Hatay mozaiklerinin önemi anlatılmıştır. Daha sonra Antakya müzesinde sergilenen Soteria mozaiğinin makro tanımı yapılarak mozaik hakkında bilgi verilmiştir. Bu çalışma, üç aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk olarak, Soteria mozaiğine ait taş tesseralar taşınabilir Renk Detektörü X- Rite CAPSURE hassas renk ölçüm cihazı kullanılarak renk analizi yapılmıştır. Ardından elementlerinin nicel analizi için tahribatsız bir yöntem olan, Portatif X-Işını Floresans cihazı kullanılarak tesseraların analizi yapıldı. Sonraki aşamada, Soteria mozaiğine ait 10 adet taş tesseranın kayaç türü ve minerallerinin belirlenmesi için laboratuvar ortamında Petrografik analiz yapılmıştır. Sonuç olarak mozaiklerde kullanılan malzemelerin nitelik ve içeriklerinin incelenmesi; geçmiş, günümüz ve gelecek arasında bağlantı kurarak, mozaiklerin günümüze kadar ayakta kalmasının nedenlerini ortaya çıkarmada önemli katkılar sağlayabilecektir.
  • Öğe
    Siirt Başur Höyük kazısında ele geçen bazı metal eserlerin arkeometrik karakterizasyonu
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-11-19) Öztoprak, Hakkı; Kaçmaz Levent, Esra
    Bu çalışmada Başur Höyük kazısında 2007 yılından bu yana sürdürülen arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkarılan metal eserlerin arkeometrik analizi yapılmıştır. Başur Höyük kazısı Siirt ilinde bulunmaktadır. Bu yüksek lisans tez çalışmasında 2007-2019 yılları arasında Başur Höyük mezar kazılarında gün yüzüne çıkarılan ve Batman müze envanterine kayıtlı metal eserler arkeometrik yönden incelenmiştir. Batman Müzesine kayıtlı 22 adet envanterlik metal eser Taşınabilir Enerji Dağılımlı X Işını Floresans Spektrometresi (P-EDXRF) kullanılarak arkeometrik analizleri yapılmıştır. Tahribatsız yöntemlerin başında gelen P-EDXRF analiz yöntemiyle kültür varlıklarının kimyasal kompozisyonları ortaya çıkarılarak eserlerin hangi elementlerden oluştuğu ve elementlerin eserdeki yoğunlukları hakkında bilgiler elde edilmiştir. Eserlerden tahribatlı analiz yapma izni verilmediğinden ve ender olan bu eserlerden parça almak etik ve yasal olmadığından tahribatsız analiz yöntemi seçilmiştir. Analizleri gerçekleştirilen envanterlik eserlerin tamamı Siirt Başur höyük kazısında ortaya çıkarılan mezarlarda mezar hediyesi olarak konulduğu düşünülen eserlerdir. Envantere kayıtlı eserler Erken Tunç Çağına tarihlenmiştir. Yapılan analizlerde 22 adet müze envanterine kayıtlı metal eserlerin arkeometrik analiz sonuçları değerlendirildiğinde eserlerin % 93 bakır elementinden oluştuğu tespit edilmiştir. Bakır ile birlikte yaklaşık % 8 ortalamaya sahip arsenik elementinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Hilal biçimli metal objelerin de bakır ve gümüş alaşımından yapıldığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Hasankeyf Zeynel Bey Türbesi’ndeki çini bezemelerinin P-XRF ile arkeometrik çalışması
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-07-16) Turan, Emine; Levent, Abdulkadir
    Toprağın pişirildikten sonra şekil verilerek vazo, sürahi, kap-kacak gibi eşyaların üretilmesine dayalı el sanatına “çini” denir. Fayans, seramik, porselen tabak gibi eşyaların süslenmesinde kullanılan renkli dekor ve motiflerle işlenmiş kaplama malzemesi ve bu malzeme yardımı ile işlenmiş eşyalara “çini” süsleme işine “çinicilik” denir. Bu tez çalışmasında öncelikle; Hasankeyf Tarihi, coğrafi yapısı ve Zeynel Bey türbesi hakkında bilgi verildikten sonra kısaca Çini hakkında da bilgi verilmiştir. Tez konumuz olan, Zeynel Bey Türbesine ait 7 Adet Açık Mavi Sır, 7 Adet Koyu Mavi Sır ve 8 Adet Sırsız Kiremit olmak üzere toplamda 22 Adet Çini’nin P-XRF ile Türbenin taşındığı Hasankeyf Kültürel Parkta yerinde analiz yapılmıştır. Sonuç olarak; yerinde incelediğimiz 22 Adet numunenin kimyasal içerikleri belirlenip daha önce yapılmış olan çalışmalar ile karşılaştırılmıştır. Yaptığımız bu çalışma daha sonra yapılabilecek çalışmalara ışık tutması öngörülmüştür
  • Öğe
    Diyarbakır Müzesinde bulunan Bizans Dönemi altın çukur sikkelerin arkeometrik ve nümizmatik incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-19) Ayhan, Melek Kerime; Aydın, Mahmut
    Anadolu madencilik tarihine baktığımızda birçok gelişme evreleri göze çarpar. Tarih öncesi devirlerde madenleri başta renkli mineraller olarak toplamakta, boya malzemesi ve boncuk yapımında kullanmaktaydı. Henüz çanak çömleğin bilinmediği dönemlerde yüzeye yakın bazı maden yataklarında bulunan bakır da toplanmaya ve küçük nesnelerin yapımında kullanılmaya başlanmıştır. Madenlerin sanatta ve alet yapımında kullanılması tarihin akışını da değiştirmiştir. Birçok imparatorlukların kurulması ve güçlenmesinin kaynağında, madenlerin çeşitli alanlarda kullanılmasının yaygınlaşması etkili olmuştur. Kullanılan madenlerin çeşitliliğinin artması aynı zamanda zengin medeniyetlerin de inşa edilmesinin göstergesidir. Bu imparatorluklardan Avrupa ve Asya’ya yayılma becerisi gösterebilen Romalılardır. Zengin bir uygarlık inşa eden Roma İmparatorluğu ve devamı olan Bizans İmparatorluğu geride çok önemli eserler bırakmıştır. Bizans İmparatorluğu’nun yarattığı uygarlığın izlerine arkeolojik eserlerde tanıklık etmek mümkündür. Özellikle sikkelerde rastlanan bulgular bu kültür ve medeniyetin kronolojik olarak izlerini kolayca takip edilmesini sağlamaktadır. Bu açıdan tez konusu kapsamında altın çukur sikkelerin-eserlerin arkeometri ve nümismatik bilimi çerçevesinde incelenmesi amaçlanmıştır. Tez kapsamında analiz edilen altın çukur Bizans sikkelerinin kimyasal kompozisyonlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Elde edilecek kimyasal kompozisyonlar ilerde müzelere alınacak ve orijinalliğinden şüphelenilen Bizans Dönemi altın çukur sikkelerin kimyasal kompozisyonlarının karşılaştırılması için temel data oluşturmaktadır. Ayrıca form, tasarım, kullanım amacı, üzerinde süslemelerin ve figürlerin olup olmadığı gibi parametrelerle üretildikleri döneme ışık tutmuştur. Bu bağlamda kültürel miras bakımından oldukça zengin olan Anadolu da yapılan arkeolojik kazılara yeni bir boyut kazandıran arkeometri ile nümismatikin birleştirilmesi geçmiş medeniyetlere ait üretim teknolojileri ve aralarındaki ilişkiler hakkında (metal üzerinden) önemli bilgiler elde edilmiştir. Bu çalışmada yapılan analiz sonuçlarına göre altın çukur sikkelerde1059’larda %75 civarında olan altın oranı enflasyon ve savaşlar sonucunda 1078’lere gelindiğinde %56’lara kadar düştüğü tespit edilmiştir. Düşürülen altın oranının yerine daha ucuz ve yaygın olan gümüş madeninin katıldığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Hatay ili 4642 nolu parselde (müze otel) ele geçen mozaiklerin taş tesseraların türü ve kökeninin tespit edilmesi
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 201-06-19) Kavşut, Fatima; Aydın, Mahmut
    Bu çalışma Hatay ili 4642 nolu parselde (müze otel) ele geçen mozaiklerin taş tesseraların türü ve kökeninin tespit edilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma kapsamında izinli olarak alınan 6 mozaiğe ait toplam 60 adet tessera üzerinde renk analizi, P-XRF ve petrografik ince kesit optik mikroskop analizi gibi arkeometrik analizler yapılmıştır. Ayrıca P-XRF analizi sonuçlarına göre; ana, eser, geçiş ve nadir toprak elementlerinin varlığı tespit edilmiştir. Aynı zamanda tesseraların büyük çoğunluğu kireçtaşından oluştuğu için yapılarında oldukça yüksek oranlarda Ca+LE elementlerinin olduğu belirlenirken bu sonuçlar petrografik ince kesit optik mikroskop analizi ile elde edilen sonuçları destekler niteliktedir. Petrografik ince kesit optik mikroskop analizine göre; tesseraların büyük çoğunluğunu kireçtaşı olduğu az sayıda tanetaşı, silttaşı, kiltaşı ve radyolarit kayaç türünden oluştuğu ve bu kayaç türlerinin araştırma alanı olan Antakya ilçesi ve civarında bol miktarda bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.Tessera örneklerinin doku özellikleri değerlendirildiğinde, kireçtaşı türüne ait tesseraların mikritikve sparitik dokuya sahip oldukları, diğer kayaç türlerinin ise kristalize ve kırıntılı bir dokuya sahip oldukları görülmüştür. Tessera örneklerinin sertlik derecelerine bakıldığında, en sert tesseranın radyolit kayaç türüne ait tesseranın olduğu (4,5- 5 mohs) diğerlerinin ise genel olarak (2- 3 mohs) sertliğinde olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Diyarbakır Parlı Safa Camii çinilerinin korumaya yönelik arkeometrik yöntemlerle incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-19) Yıldız, Dursun; Bayazit, Murat
    Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne bağlı olan Parlı Safa Cami bölgede “Palo Cami” olarak da bilinmektedir. Parlı Safa Cami Diyarbakır sur içinin kuzey batı kanadında yer almaktadır. Diyarbakır’daki Ulu Cami’nin batısında bulunan yapı“Safa Cami” ve “İparlı Cami” olmak üzere iki farklı isimle anılmaktadır. Yapının Akkoyunlular devrinde (1401-1515) inşa edildiği tahmin edilmektedir. Bu tez çalışmasında, Diyarbakır Parlı Safa Cami’nde yer alan çini örnekler arkeometrik olarak incelenmiştir. Bu amaçla yapıdan temsili çini örnekleri seçilerek analitik analiz yöntemleri ile karakterize edilmiştir. Çini bünyelerin ve sırlı yüzeylerdeki renklendiricilerin kimyasal kompozisyonları portatif X-ışını floresans (p-XRF) ve taramalı elektron mikroskobuna (SEM) bağlı enerji saçınımlı X-ışını spektrometresi (EDX) ile belirlenmiştir. SEM görüntüleri ile örneklerin mikro yapıları incelenmiş olup, çinilerin hamur özellikleri petrografi ile belirlenmiştir. Numunelerin mineralojik ihtivaları X-ışını difraksiyon (XRD) tekniği ile saptanmıştır. Çalışma kapsamında ayrıca Fourier dönüşümlü kızılötesi (FTIR) spektrometresi ve termogravimetrik-diferansiyel termal analiz (TG-DTA) metotları tamamlayıcı yöntemler olarak kullanılmıştır. Analizlerde ulaşılan sonuçlar çinilerin üretim teknolojileri açısından yorumlanmış olup, buna ek olarak elde edilen arkeometrik veriler restorasyon ve koruma bağlamında ele alınarak değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Diyarbakır Müzesine satın alma yoluyla kazandırılan bir grup gümüş Seleukos sikkesi üzerine arkeometrik incelemeler
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-10) Yıldız, İshak; Aydın, Mahmut
    Seleukos Krallığı’na ait olduğu bilinen ve Diyarbakır Müzesi’ne satın alma yoluyla kazandırılmış 56 adet gümüş sikke grubunun üzerinde Enerji Dağılımlı Taşınabilir X-Işını Floresans Spektrometresi (ED-XRF) ile analiz yapılmıştır. Elde edilen analiz sonuçları kapsamında, eserlerin kimyasal kompozisyonlarının açığa çıkarılması ve alaşım oranlarının tespiti yapılarak zaman içerisinde değerli metallerin oranlarının değişimi hakkında bilgi verilmiştir. Yapılan analizler sonucunda I. Philip Philadelphos dönemi sikkelerinin ortalama % 94 oranında gümüş, % 4,84 oranında bakır, % 0,42 oranında altın ve % 0,67 oranında kurşun içerdiği tespit edilmiştir. Tez çalışmasında sikkelerin analizleri yapılarak Seleukos Krallığının I. Philip Philadelphos Döneminin gümüş oranları, üretim teknolojisi, ekonomik, sosyal ve siyasal koşulları hakkında bilgi verilmiştir. Aynı zamanda elde edilen gümüş oranları önceki Seleukos İmparatorlarının gümüş oranları ile de karşılaştırılıp tarihsel süreç içerisinde gümüş oranlarındaki farklılıklar ortaya çıkarılmıştır.
  • Öğe
    Orta Fırat Bölgesi erken ve orta tunç çağı'na ait bir grup seramiğin arkeometrik yöntemlerle incelenmesi
    (Batman Üniversitesi, 2019-06-19) Çağine, Didem; Bayazit, Murat
    Bu tez çalışmasında, Tilbaşar Höyük (Gaziantep), Erken Tunç Çağı yalın basit seramikler (üç ayaklı çömlek) ve Orta Tunç Çağı tarak bezemeli ağzı yivli seramiklerin arkeometrik karakterizasyonu gerçekleştirilmiştir. İncelenen seramiklerin hammadde içerikleri ve üretim teknolojileri farklı analiz teknikleri kullanılarak belirlenmiştir. Karakterizasyon sürecinde XRD (X-Ray Difraksiyon), ince kesit (optik mikroskop), SEM/EDX (Taramalı Elektron Mikroskobu/Enerji Saçınımlı X-ışını spektroskopisi), FTIR (Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektroskopisi) ve TG-DTA (Termogravimetri Diferansiyel Termal Analiz) yöntemleri kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar her iki örnek grubunun da kalkerli kil içeren hammadde kaynaklarından üretildiğine işaret etmektedir. Bölgenin jeolojik formasyonuna bakıldığında, incelenen seramiklerin yerel üretim olma olasılığının yüksek olduğu görülmüştür. Belirlenen mineral ve faz içerikleri seramiklerin genel itibariyle üç farklı sıcaklık aralığında piştiğine işaret etmiştir; 700-800oC, 800-900oC ve 900-950oC. Petrografik analiz sonuçları Erken Tunç Çağı (üç ayaklı çömlek) yalın basit seramik buluntularda minerallerin bazalt kayaç kökenliği olduğuna, Orta Tunç Çağı tarak bezemeli ağzı yivli seramiklerdeki minerallerin ise bazalta ek olarak silt taşı, kum taşı ve marn kökenli olduğuna işaret etmiştir. Çalışmada tamamlayıcı teknik olarak kullanılan FTIR ve TG-DTA analizleri seramiklerin kimyasal ve mineralojik içeriklerini teyit eden sonuçlar vermiştir. Seramiklerin SEM görüntülerinde genel olarak zayıf vitrifikasyon saptanırken, bazı numunelerde kısmi olarak bölgesel vitrifikasyon davranışı olduğu gözlemlenmiştir.
  • Öğe
    Cudi Dağı Vadisi'nde bir geç neolitik merkez: Şah Vadisi çanak çömleklerinin kimyasal ve mineralojik karakterizasyonu
    (Batman Üniversitesi, 2019-06-19) Kaynak, Esra; Bayazit, Murat; Coşkun, Nilgün
    Arkeometri, arkeolojik kazılarda açığa çıkan buluntuları çeşitli bilim dalları ile disiplinler arası çerçevede değerlendirilen bir alandır. Kazılarda ele geçen buluntuların kimyasal, mineralojik, fiziksel ve mikroskobik tanımlamaları geçmiş uygarlıklara ait birçok bilgi vermektedir. Buradan yola çıkılarak, mevcut tez çalışmasında Şırnak ilinde yer alan Şah Vadisi’ne ait Neolitik Dönem seramik buluntuları arkeometrik olarak incelenmiştir. Şırnak’ta 19. yüzyıl başlarından itibaren yapılan ilk bilimsel gezi ve araştırmalar batıdaki Cizre-Silopi ovalarında yoğunlaşmıştır. Bölgede yapılan araştırmalarda çok sayıda yerleşim tespit edilmiştir. Ortaya çıkarılan merkezlerden toplanan çanak çömlekler Mezopotamya etkili olarak değerlendirilmiştir. Şah Vadisi yamaç yerleşiminde bulunan çanak çömlekler Hassuna Samara kültürünün en doğudaki örneklerini temsil etmektedir. Bu seramiklerin karakterize edilmesi amacıyla mevcut çalışmada kimyasal ve mineralojik içeriklerin belirlendiği teknikler kullanılmıştır. Taşınabilir XRF ve XRD analizlerinde elde edilen sonuçlar sırasıyla seramiklerin kalkerli hammadde kaynakları ile üretildiklerine ve genel olarak 700-800oC gibi göreceli olarak çok yüksek olmayan sıcaklık aralıklarında pişirildiklerine işaret etmiştir. Petrografi analizinde elde edilen sonuçlar seramiklerde kil, kiltaşı ve marn kayaç içeriklerinin yanında mineral olarak da çoğunlukla kuvars, plajiyoklaz, biyotit ve opak minerallerin yer aldığını ortaya koymuştur. Ayrıca çoğu örnekte grog ihtivası da (hacimce % 1-2 olarak) belirlenmiştir. Elde edilen arkeometrik veriler incelenen Şah Vadisi Neolitik Dönem seramiklerinin basit üretim teknikleri ile göreceli olarak düşük sıcaklıklarda pişirildiklerine ve dolayısıyla bu örneklerin büyük ihtimalle günlük kap ürünlerine ait olabileceklerine işaret etmiştir
  • Öğe
    Cizre Kalesi kazılarında ele geçen 12.-14. yüzyıla ait bir grup sırlı seramiğin arkeometrik karakterizasyonu
    (Batman Üniversitesi, 2019-05-02) Can, İzzeddin; Bayazit, Murat
    Bu tez çalışmasında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Cudi ve Gabar Dağ sıralarının kesiştiği alanın güneyinde ve Dicle Nehri’nin güney kıyısında yer alan ve bilimsel danışmanlığını Prof. Dr. Gülriz Kozbe’nin yapmış olduğu Cizre Kalesi kazısında (Şırnak, Cizre) ele geçen 12. ve 14. yüzyıllara tarihlenen 25 adet temsili seramik numunesinin arkeometrik incelemesi yapılmıştır. Bu amaçla, numunelerin karakterizasyonunda XRD (X-ray Difraksiyon), portatif X-ışını floresans (p-XRF) spektroskopisi, petrografi, SEM/EDX (taramalı elektron mikroskobu/enerji saçınımlı X-ışını spektroskopisi), FTIR (Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi) ve TG-DTA (Termogravimetri-Diferansiyel termal analiz) yöntemleri kullanılarak seramiklerin üretim özelliklerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Elde edilen sonuçlar ışığında seramiklerin kimyasal ve mineral/faz içerikleri belirlenmiş ve üretim teknolojileri hakkında öngörülerde bulunulmuştur. Seramik bünyelerin çoğunda genel olarak yüksek miktarda saptanan CaO miktarı ve mineralojik içerik olarak belirlenen kalsit ve/veya yüksek sıcaklık mineralleri (piroksen, gehlenit) bu örneklerin kalkerli hammadde ile üretildiğine işaret etmiştir. XRD analizinde belirlenen mineral ve fazlar örneklerin (tüm örnek seti dikkate alındığında) 700-950oC’de pişirildiklerini ve çoğunlukla bu aralığın 900oC dolaylarında olduğunu göstermiştir. Yeterli büyüklükteki bazı temsili seramiklerdeki renklendiricilerin belirlenmesi amacıyla kullanılan portatif XRF analizinde elde edilen sonuçlar seramiklerdeki yeşil ve mavi renkleri veren elementlerin sırasıyla bakır ve kobalt olduğuna işaret etmiştir. Ayrıca, sarı/kahve/zeytin yeşili tonlarının oluşumunda demir içeriğinin etken olduğu ve sırların genel olarak yüksek kurşun içerdiği saptanmıştır. FTIR ve TG-DTA analizleri ile belirlenen birincil ve ikincil kalsit içerikleri XRD sonuçlarını teyit edici olarak arkeometrik yorumlamaya katkı sağlamıştır. TG-DTA analizinde 950-1000oC’den sonra görülmeyen (veya ihmal edilebilir düzeydeki) entalpi değişimleri pişirim sıcaklığının bu aralıkları geçemediğini göstermiştir. Buna paralel olarak, SEM-EDX analizinde elde edilen veriler de seramiklerde vitrifikasyonun çok belirgin olmadığına işaret etmiştir. Ayrıca mikro düzeyde yapılan incelemelerde temsili bazı örneklerdeki bünye-astar-sır ara yüzeylerinin mikro yapısal ve mikro kimyasal özellikleri belirlenmiştir.
  • Öğe
    Bir grup erken tunç çağı kırmızı astarlı ve yalın basit seramiklerin arkeometrik incelemesi: Tilbaşar, Gaziantep
    (Batman Üniversitesi, 2019-02-22) Tanyeri, Fürkan; Bayazit, Murat
    Bu tez çalışmasında Gaziantep ili Oğuzeli ilçesinin, 12 km güneydoğusunda yer alan ve 2015 yılından bu yana Gaziantep Müze Müdürlüğü Başkanlığı’nda ve Çukurova Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Elif GENÇ’in sorumluluğunda yürütülen Tilbaşar Höyük kazısında bulunan Erken Tunç Çağı’na ait kırmızı astarlı ve yalın basit seramiklerden oluşan toplamda 24 adet temsili seramik numunesinin arkeometrik incelemesi yapılmıştır. Bu doğrultuda, numunelerin karakterizasyonunda XRD (X-ışını difraksiyon), petrografi (optik mikroskop), SEM/EDX (taramalı elektron mikroskopi/enerji saçınımlı X-ışını spektroskopisi), FTIR (Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi) ve TG-DTA (Termogravimetri-Diferansiyel termal analiz) yöntemleri kullanılarak örneklerin üretim özelliklerinin (hammadde, pişirim şartları vb.) belirlenmesi amaçlanmıştır. Kullanılan analiz yöntemleri ile elde edilen sonuçlar ışığında seramiklerin kimyasal ve mineral/faz içerikleri belirlenmiş ve pişirim özellikleri (maksimum sıcaklık aralığı, atmosfer, pişirim tekniği vb.) hakkında öngörülerde bulunulmuştur. Buna göre, her iki seramik grubunun da kalkerli hammaddeler kullanılarak üretildiği ve bölgenin jeolojik formasyonu dikkate alındığında bu seramiklerin büyük olasılıkla yerel üretime ait olduğu öngörülmüştür. Seramiklerin mineral/faz içeriklerine bakıldığında kırmızı astarlı seramiklerin genel olarak düşük sıcaklıkta (700-800 oC), yalın basit seramiklerin ise çoğunlukla daha yüksek sıcaklıklarda (800-900 oC) pişirildikleri saptanmıştır. Çalışma kapsamında kullanılan FTIR ve TG-DTA analizleri seramiklerin mineral içeriklerini teyit edici nitelikte sonuçlar vererek başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Mikro yapısal açıdan bakıldığında kırmızı astarlı seramiklerde çoğunlukla vitrifikasyon belirtisine rastlanmazken, yalın basit seramiklerin bazı örneklerinde bölgesel vitrifikasyon davranışının olduğu gözlemlenmiştir. Çalışmada elde edilen veriler iki seramik grubu arasında üretim teknolojisi bakımından farklılıklar olduğuna işaret etmiştir.
  • Öğe
    Antakya mevsimler mozaiğinin arkeometrik yönden incelenemesi
    (Batman Üniversitesi, 2019-02-25) Argunhan, Ali; Aydın, Mahmut
    Bu tez çalışmasında ilk olarak Antakya’nın genel tarihi, Helenistik ve Roma dönemlerinde bölgenin konjonktürel yapısı ve mozaik sanatının gelişim süreciyle ilgili konulara değinilmiştir. Akabinde Hatay Arkeoloji Müzesinde sergilenen, dokuz panelden oluşan ve dört köşesinde mevsimlerin tasvir edildiği mevsimler mozaiğinin, makro tanımıyla birlikte mozaiğin sahnelerinde işlenen mitolojik hikâyeler anlatılıp, ikonografisi tanımlanmıştır. Mozaik üzerinde bulunan cam ve taş tesseraların renk analizleri Munsell Renk Kataloğu esas alınarak, dijital Odak marka Capsure Portatif Renk Eşleştirme cihazıyla belirlenmiş olup, son olarak taş tesseraların arkeometrik analizleri Petrografi (optik mikroskop), cam tesseraların Polarize Enerji Dağıtımlı X-Işını Floresan Spektrometresi kullanılarak, arkeometrik yönden karakterize edilmiştir. Elde edilen sonuçlar ışığında taş tesseraların kayaç türü, dokusu, sertlik derecesi, agregayı oluşturan kayaç ve mineraller tanımlanmıştır. Cam tessera analizlerinin sonuçları çerçevesinde bulunan elementlerin kimyasal bileşiklerinin kompozisyonu belirlenmiş ve renk özellikleri hakkında öngörülerde bulunulmuştur. Taş tesseraların petrografik analiz sonuçlarında kayaç türü biyosparitik, biyomikritik ve mikritik kireçtaşı olarak belirlenmiştir. Dört grup olarak sınıflandırılan taş tesseraların Grup 1 ve 2’de (Çizelge 4.1.) yer alan örnekler sparitik dokudadır. Grup 3 ve 4’te (Çizelge 4.1.) yer alan örneklerin ise mikritik dokuda olduğu sonucuna varılmıştır. Cam tessera için belirlenen yeşil tesseraların PED-XRF analizi sonucunda Silisyum Dioksit miktarı %54,09, Kalsiyum Oksit miktarı % 3,81, Sodyum oksit %1,81, Potasyum oksit % 0,477 sonuçları ışığında,bitki külünün olmadığı, bünyesinde bozlumanın ve direncinin düşük olduğu belirlenmiştir. Cam tesseraya yeşil rengi veren elementin 9270 ppm değerinde sonuç veren bakır olduğu anlaşılmıştır. Stronsiyum (Sr) ve zirkonyum (Zr) içeriklerine bakılarak karasal hammadde kullanıldığı sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Kuriki Höyük (Batman) kazılarında ele geçen bir grup boya bezemeli kapların arkeometrik karakterizasyonu
    (Batman Üniversitesi, 2019-02-27) Adsan, Müslüm; Bayazit, Murat
    Bu tez çalışması Kuriki Höyük (Oymataş Köyü, Batman/Merkez) arkeolojik kazılarında ele geçen 22 adet boya bezemeli seramik buluntusu için uygulanan arkeometrik incelemeleri içermektedir. Bu amaçla, seramiklerin karakterizasyon sürecinde XRD (X-ışını difraksiyon), FTIR (Fourier dönüşümlü kızılötesi) spektroskopisi, petrografi, SEM/EDX (taramalı elektron mikroskobu/enerji saçınımlı X-ışını spektroskopisi) ve Tg-Dta (termogravimetri-diferansiyel termal analiz) yöntemleri kullanılarak seramiklerin üretim özellikleri (hammadde, pişirim sıcaklık aralığı, atmosfer, pişirim tekniği vb.) belirlenmiştir. Çalışma sonucunda seramik bünyelerin pişirim sıcaklıklarının 700-900˚C arasında değiştiği, ancak genel olarak 800-900oC aralığında olduğu gözlemlenmiştir. Seramiklerin çoğunluğunda yüksek oranda belirlenen CaO miktarı ve XRD ile tespit edilen kalsit ve kalsite bağlı olarak yüksek sıcaklıkta oluşan piroksen ve gehlenit gibi mineraller bu seramiklerin üretiminde genel olarak kalkerli hammadde kullanıldığına işaret etmiştir. Bölgenin jeolojik yapısı dikkate alındığında, incelenen çoğu seramiğin yerel üretim olma olasılıklarının yüksek olduğu belirlenmiştir. FTIR ve TG-DTA analizleri ile kalsit ihtivasının birincil veya ikincil olma durumu incelenmiş, ayrıca FTIR analizi ile bazı mineral içerikleri (kuvars, kil, feldspat/plajiyoklaz, hematit, piroksen vb.) karakteristik bant değerleri ile saptanmıştır. Petrografik analiz sonuçları seramiklerin hammadde kaynağı olarak aynı kayaç kökenine sahip olduğunu göstermiş ve buna bağlı olarak da seramiklerin hammadde içeriği olarak birbirlerine yakın özellikte olduğu ortaya koymuştur.