Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı, Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 14 / 14
  • Öğe
    Yüksek sıcaklık ve sülfat hücumuna maruz kalmış çimento esaslı lifli kompozitlerin mühendislik özelliklerinin makine öğrenmesi yöntemleriyle incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-08-16) Kaya, Necim; Demirhan, Serhat
    Mevcut çalışmada, farklı sıcaklık etkileri (25°C, 200°C ve 500°C), ve farklı kür yaşları (7, 28 ve 90 gün) ile yüksek sıcaklık ve sülfat etkisi altında iki farklı lif türünün basınç dayanımı, eğilme dayanımı ve ultrases dalgası yayılma hızı üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışmanın amacı, bu parametrelerin malzemenin mekanik özellikleri üzerindeki etkilerini belirlemektir. Deneysel çalışmalar sonucunda elde edilen veriler, Aşırı Öğrenme Makinesi (ELM) ve Grup Yöntemi Veri İşleme (GMDH) modelleri kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular, belirlenen parametrelerin malzeme performansını nasıl etkilediğini ortaya koymuş ve ELM ile GMDH'nin bu etkilerin modellenmesindeki etkinliğini göstermiştir. Yüksek sıcaklık parametreleri dikkate alındığında; farklı kür yaşlarında ve sıcaklık seviyelerinde yapılan testler, erken kür aşamasında mikro yapısal boşlukların ve çatlakların tam olarak dolmadığını, daha ileri kür yaşlarında ise daha kararlı mikro yapılar oluştuğunu ve basınç dayanımının arttığını göstermiştir. 200°C’de mikro yapısal gelişim teşvik edilirken, 500°C’de belirgin hasarlar ve dayanım kayıpları gözlemlenmiştir. Mikro çelik ve polipropilen liflerin birlikte kullanımı, yüksek sıcaklıklarda daha dengeli bir performans sunmuştur. Uçucu kül, ilerleyen kür yaşlarında dayanımı artırırken, genel olarak mikro yapısal performansı iyileştirmiştir. UPV değerleri, kür yaşı ve sıcaklığa bağlı olarak değişiklik göstermiştir. Mikro çelik ve polipropilen liflerin bir arada kullanılması, malzemelerin yüksek sıcaklıklara karşı dayanıklılığını artırmış; uçucu kül ve nano kalsit ise lif-matris ara yüz özelliklerini iyileştirerek eğilme dayanımını artırmıştır. Bu bulgular, yüksek sıcaklığın çimento esaslı malzemeler üzerindeki dayanım etkilerini ve farklı malzeme ve katkı maddelerinin bu etkileri azaltmada yardımcı olabileceğini göstermektedir. Sülfat etkisi koşullarında; düşük su/bağlayıcı oranı ve lif kullanımının sonucu olarak sülfattan kaynaklanan yıpratıcı bir değişim gözlenmemiştir. Sülfat çözeltisinin mikro yapıya nüfuz etmesiyle ek hidratasyon reaksiyonları teşvik edilmiş ve dayanım artışı sağlanmıştır. Uçucu kül ve nano kalsit içeren karışımlarda daha yoğun bir matris oluşmuş ve bu durum dayanım değerlerinde artış sağlamıştır. Yüksek sıcaklık sonrası sülfat çözeltisine maruz kalan numunelerde basınç dayanımı artışı gözlemlenmiş, ancak kritik düzeyde bir fark oluşmamıştır. Polipropilen lifler yüksek sıcaklıklarda eriyerek sülfatların çimento esaslı kompozitlerin içine daha kolay nüfuz etmesine neden olmuş iken çelik liflerin kullanıldığı karışımlarda ise en yüksek eğilme dayanımını göstermiştir. Sülfat etkisinin mikroyapısal özellikler üzerinde önemli bir değişim yapmadığı, 7, 28 ve 90 günlük kür yaşlarında ölçülen UPV değerleriyle ortaya konulmuştur.
  • Öğe
    Yüksek sıcaklığa maruz kalmış çimento esaslı lifli kompozitlerde tasarım parametrelerinin sülfat direncine olan etkisi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-08-28) Alğan, Muhammet Cüneyt; Demirhan, Serhat
    Yüksek sıcaklık ile birlikte sülfat hücumunun, çimento esaslı lifli kompozitlerin temel mühendislik özellikleri üzerinde oluşturduğu değişim, çalışmanın temel gayesini oluşturmaktadır. Bu maksatla; bünyesinde çelik ve polipropilen lif barındıran çimento esaslı lifli kompozitlerin yangın ve sülfat etkilerine maruz kaldığı bir senaryoda, temel mühendislik özelliklerinin incelenebilmesi maksadıyla basınç dayanımı ve UPV değerlerine ait ölçümler gerçekleştirilmiş olup mikroyapısal boyuttaki değişimin gözlemlenebilmesi için numunelere ait Taramalı Elektron Mikroskobu görüntülerinden yararlanılmıştır. Deney kapsamında 6 mm uzunluğa sahip 0.16 ve 0.35 mm çap değerlerindeki çelik lifler ile 0.30 mm çapında polipropilen lif kullanılmıştır. Numuneler 6 farklı karışım parametresi oluşturacak şekilde standart, %5 doygunlukta sodyum sülfat ve %5 doygunlukta potasyum sülfat kür koşullarına maruz bırakılmadan evvel üretimlerine müteakip üçüncü günün sonunda 600 °C sıcaklıkta iki saat bekletilmiştir. Tasarım parametreleri oluşturulurken uçucu kül ihtiva etmeyen karışımlarda su/çimento oranı 0.35 olarak seçilmiş iken uçucu kül barındıran karışımlarda ise uçucu kül/bağlayıcı oranı 0.30 olarak belirlenmiştir. Gerçekleştirilen deneyler neticesinde; uçucu külün beton matrisinde poroziteyi düşürerek geçirimsizlik sağladığı bununla birlikte betonda erken yaş dayanımını bir miktar düşürse de zamanla daha mukavemetli bir yapı oluşturduğu tespit edilmiştir. Farklı narinlik oranlarına sahip çelik liflerden, narinlik oranı yüksek olan 0.16 mm çap değerine sahip çelik lifin basınç dayanımına müspet şekilde daha fazla katkı sağladığı belirlenmiştir. Ayrıca sülfat hücumu öncesinde tatbik edilen yüksek sıcaklık nedeniyle eriyen polipropilen liflerin etrenjit gelişimine müsait boşluklar oluşturduğu SEM görüntüleri ile tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Radye temellerde sonlu elemanlar ve analitik yöntemler ile taşıma gücü hesabının değerlendirilmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-09-26) Çelebi, Hozan; Alpaslan, Nuray
    Temellerin tasarlanmasında göz önüne alınması gereken önemli şartlardan biri taşıma gücüdür. Sınır taşıma gücü; içsel sürtünme açısı, kohezyon, zemin birim hacim ağırlığı, temel derinliği, temel şekli, yeraltı su seviyesi gibi parametrelerden etkilenmekte olup genellikle bu parametreleri değerlendiren teoriler yardımıyla hesaplanmaktadır. Günümüzde bilgisayar teknolojilerinin gelişimine paralel olarak mühendislik tasarımlarının sonlu elemanlar yöntemleri ile uygulamaları gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Geoteknik mühendisliğinde saha çalışmalarında uygulanan yöntemler ve laboratuvarlarda yapılan deneysel çalışmalardan elde edilen veriler yardımı ile çok karmaşık tasarımlarda sayısal yöntemlerin kullanılması artık ihtiyaç halini almıştır. Bu tez çalışmasında, gevşek zemin birimlerine oturan temel sistemi olan radye temellerin taşıma gücü analizleri hem analitik hem de sayısal olarak yapılmıştır. Gerilme-yer değiştirme ilişkisinin elastik-plastik modeli ile incelenmesinde sonlu elemanlar yöntemi kullanılmıştır. Sayısal yöntemler ile analitik yöntemlerden elde edilen taşıma gücü değerleri birbirleri ile kıyaslanarak benzerlikleri ve ayrıştıkları noktalar tartışılmıştır.
  • Öğe
    Havza ölçeğinde tarımsal su kullanımının hidrolojik model tabanlı su ayak izi metodu ile tespit ve optimize edilmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-05-13) Demir, Muhammed Sungur; Muratoğlu, Abdullah
    Geçtiğimiz yüzyıl boyunca küresel ve bölgesel su stresi problemleri artış göstermiştir. Bu problemin önemli nedenleri arasında küresel ısınma, iklim değişikliği, nüfus artışı gibi faktörler yer almaktadır. Bununla birlikte, küresel su tahsisinin %80’inden fazlasını kullanan tarım sektörü, artan su kıtlığının en önemli sebebi olarak öne çıkmaktadır. Bu nedenle, son yıllarda araştırmacılar, tarımda su tüketimini azaltmaya yönelik çalışmalara odaklanmıştır. Özellikle 21. yüzyılın başlarında geliştirilen su ayak izi (SA) konsepti, tarımsal üretimin su kaynakları üzerindeki etkilerinin detaylı bir şekilde incelenmesine ve su tüketimini azaltmaya yönelik stratejilerin analizine olanak tanımaktadır. Ceyhan Havzası, ülkemizin üç farklı iklim bölgesinin kesişiminde yer aldığı için yüksek iklim ve mahsul çeşitliliğine sahip önemli bir tarım bölgesidir. Bu nedenle, havzadaki tarımsal su kullanımı oldukça fazladır. Bu çalışmanın temel amacı, Ceyhan Havzası’nda yetiştirilen tarımsal ürünlerin hidrolojik model tabanlı detaylı SA analizlerini gerçekleştirmek ve mevcut ürün desenini optimize ederek tarımsal su kullanımını azaltmaya yönelik tedbirler sunmaktır. Bu bağlamda, mevcut çalışma üç temel aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk aşamada, 2011-2021 yılları arasındaki iklim verileri kullanılarak SWAT modeli ile havzanın hidrolojik modeli oluşturulmuştur. İkinci aşamada, tarımsal yönetim uygulamaları SWAT modeline işlenmiş ve incelenen ürünlerin mavi, yeşil ve gri SA miktarları belirlenerek haritalandırılmıştır. Son aşamada, çok amaçlı optimizasyon yöntemi kullanılarak havzadaki ürün deseni, mavi ve toplam SA parametreleri üzerinden optimize edilmiştir. Bu çalışma, literatürdeki diğer araştırmalardan temel olarak üç yönden farklılık göstermektedir. i) literatürdeki SA çalışmaları çoğunlukla ampirik yöntemlerle gerçekleştirilmişken, mevcut çalışmada hidrolojik model tabanlı SA analizleri yapılarak yüksek mekânsal ve zamansal çözünürlüklü sonuçlar elde edilmiştir. Bu sayede ürün deseni önerileri net bir şekilde haritalandırılabilmiştir. ii) Önceki çalışmalarda ürün deseni ayarlamaları genellikle mahsul odaklı gerçekleştirilmişken, bu çalışmada su yönetimi odaklı ürün deseni optimizasyonu yapılmıştır. iii) SA konseptinde en önemli bileşen olan mavi SA, amaç fonksiyonunda ağırlıklandırılarak çeşitli senaryolar altında optimum ürün deseni haritaları oluşturulmuş ve havzaya en uygun çözüm araştırılmıştır. Bu çalışmanın temel bulgularına göre, mevcut durumda bütün ürünlerde genel olarak mavi su ayak izinin havzanın kuzey kesimine, yeşil su ayak izinin ise havzanın güneyine doğru arttığı tespit edilmiştir. Öte yandan, ürün deseni optimizasyonu ile toplam su ayak izinde %23.4 (614 milyon m3) oranında bir düşüş; mavi su ayak izinde ise %47.9’luk (464 milyon m3) bir azalma potansiyeli ortaya konmuştur. Buna göre, sadece Ceyhan Havzası’nda ürün deseni optimizasyonu ile su kaynakları üzerindeki insani müdahale değişmeksizin 480 bin ton ek buğday üretimi yapılabileceği ve yıllık yaklaşık 5.6 milyon kişiye yetecek kadar tatlı su tasarrufunun sağlanabileceği tespit edilmiştir. Bu çalışmanın tarımsal üretimde su tüketiminin azaltılmasına yönelik sunduğu çözüm önerilerinin, ülkemizdeki su yönetimi çalışmalarına katkı sağlaması beklenmekte olup gelecekte ekonomik analizler ile birlikte bölgenin sulama alt yapısı ve çiftçi alışkanlıkları gibi parametrelerin değerlendirilerek, ürün deseni önerilerinin uygulanabilirliğini artırmaya yönelik araştırmaların yapılabileceği düşünülmektedir.
  • Öğe
    Farklı zemin türleri üzerine yapılan binaların yapısal tasarım hesabı ve maliyet analizi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-12-12) Alper, Recep; Mammadov, Ziraddin
    Günümüzde artan depremler nedeniyle bir yapının yapıldığı yer yani zemini ve inşaatın yapım aşamasında kullanılan malzemeler, işçilik, imalat ve montaj çok önemlidir. Son yıllarda yapı mühendisliğinin uygulama alanlarında da bu çeşitlilik ihtiyaç halini almıştır. Bu çeşitlilikler nedeniyle farklı hesap metotları geliştirilmiş ve yeni hesap arayışları geliştirilmiştir. Bu tez çalışmasında, bina türü yapıların yapısal çözümlemesi ve statik tasarımlarına dair bir fikir oluşturmak üzerinde durulmuştur. Çalışma kapsamında dört farklı zemin sınıfı ile (ZB, ZC, ZD, ZE) betonarme yapının maruz kaldığı yükler, tasarım gereksinimleri ve yönetmelikler ile ilgili hususların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yapılan analizler için Batman kent merkezi Çamlıtepe mahallesindeki 4 katlı bir yapı ele alınmıştır. Tüm taşıyıcı elemanlarının boyutları ve özellikleri incelenmiş ve ülkemizde yaygın olarak kullanılan statik programlardan İdecad ile modeller oluşturulmuştur. Bu modeller kullanılarak ve yatay deprem kuvvetleri ile karşılaştırılmıştır. Bu çalışmada elde edilen sonuçlara göre, yapının beton kalıp ve donatı miktarı etkisinin en az ZB zemin sınıfında, en fazla ise ZE zemin sınıfında görülmüştür. Yapıya gelen yatay deprem kuvvet etkisinin de en az ZB zemin sınıfında en fazla ise ZE zemin sınıfında olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Su fiyatlandırması
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-09-18) Karademir, Arda; Tiğrek, Şahnaz
    Suyun kendi finansal ve ekonomik değerinin olması gerçeğine rağmen suya erişim temel bir insan hakkı olarak görülmektedir. Bu nedenle bu iki görüş arasında dengeyi sağlayıcı bir fiyat politikası belirlemek oldukça zordur. Suyun tüketiciye ulaşabilmesi için gerekli yatırımların geri kazanımı bir amaç olabilmektedir. Burada gerekçe yeni yatırımlar için kaynak yaratmaktır. Ancak bir kamu malı olarak kabul edilen suyun iletimi için gerekli kaynağın toplanan vergilerle karşılanması ve su arzının ücretsiz olarak sunulması fikri ise suyun israfına yol açacağı, yeni yatırımların yeterince hızlı yapılmasını engelleyeceği ve bireyler arasındaki eşitliği bozacağı görüşü daha yaygın olarak kabul edilmektedir. Bugün tüm dünyada artan nüfus artışı, su kaynaklarının yerleşim yerlerinden uzak oluşu ve doğrudan kullanılabilecek kalitede suyun çok sınırlı olması sebebiyle büyük depolama sistemleri, arıtma sistemleri ve iletim ve dağıtım sistemleri inşa edilerek su temini sağlanmaktadır. Yarı kurak iklim bölgesinde olan ülkemizde de su yatırımlarına önem verilmiş, içme ve kullanım, endüstri ve tarım için su temini sistemleri geliştirilmiş ve geliştirmeye devam etmektedir. Bu çalışmada ülkemizdeki suyun fiyatlandırma sistemi incelenmiş ve en büyük payı almasından dolayı tarımsal su fiyatlandırılması irdelenmiştir.
  • Öğe
    Yüksek sıcaklığa maruz kalan çimento esaslı lifli kompozitlerin temel mühendislik özellikleri
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-03-11) Gözkeser, Muhammed Yusuf; Demirhan, Serhat
    Yüksek sıcaklık etkisi altında karışım parametrelerine bağlı olarak çimento esaslı lif donatılı kompozitlerin temel mühendislik özelliklerinin incelenmesi mevcut çalışmanın temel amacını teşkil etmektedir. Bu amaç doğrultusunda, 36 farklı karışım tasarlanmıştır. Bu karışımlarda pirinç kaplı çelik lif ve polipropilen lifi kullanılmıştır. Üretilen numuneler, su, hava ve poşette kür olmak üzere üç farklı kür rejiminde test yaşına kadar bekletilmiştir. 7, 28 ve 90 günlük kür yaşları için numuneler 250 °C sıcaklığa maruz bırakılıp, öncesi ve sonrası şartlar için mikroyapısal özelliklere ilave olarak basınç dayanımı ve ultrases dalgası geçiş hızı gibi temel mühendislik özellikleri incelenmiştir. Tasarımda, tüm karışımlar için hava sürükleyici katkı oranı, su/bağlayıcı oranı ve agrega/bağlayıcı oranı sırasıyla %0.6, 0.3 ve 1.5 olarak sabit seçilmiştir. Deney sonuçları, polipropilen liflerin çimento esaslı matrislerde kullanılmasının, yüksek sıcaklık etkisi altında basınç dayanımı gibi temel mekanik özellikleri üzerine çok az bir etkiye sahip olduğunu ve polipropilen liflere kıyasen çelik lif kullanımında artık mekanik özelliklerin geliştiğini göstermiştir. Hibrit lif kullanılarak üretilen numunelerin performans özellikleri PP lif içeren lif donatılı kompozitlere göre daha iyi gözlemlenirken, pirinç kaplı çelik lif içeren numunelere göre daha kötü olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Tarihi Malabadi Köprüsünün incelenmesi ve yapısal analizinin değerlendirilmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-02-17) Çetin, Abdullah; Tiğrek, Şahnaz
    Tarihten günümüze kalan eski yapıların muhteşemliğinin sırları çözümlemeyi beklemektedir. Dünyada ve ülkemizde kesme taştan yapılan yığma yapılar vardır, örneğin Mısır piramitleri, Taç Mahal, Sarnıçlar, Ayasofya ve kendi devrinde yıkılmaz kabul edilen İstanbul surları gibi. Günümüzün modern betonarme, çelik veya kompozit yapılı binaları ortalama ekonomik ömürleri 50 yılı geçmemesine rağmen, tarihin ve zamanın tanıkları olan bu eserler yüzyıllardır ayakta kalabilmişlerdir. Bu yapıların yapılış teknikleri, mimari modülleri, süsleme motifleri, statik ve dinamik olarak yapısal davranışları, zemin yapılarını incelemek hem geçmiş uygarlıkların teknolojileri hakkında daha fazla bilgi edinmemize hem de koruma planlarının geliştirilmesine yardımcı olacaktır. Bu sebeple son yıllarda eski yapıların yapısal davranışlarının günümüz teknikleriyle analizi üzerine çalışmalar yapılmakla beraber, bazıları iki kanatlı kuşun tek kanadı gibi olup eksik ve yetersizdir. Eski yığma yapılar oldukça karmaşık yapılara sahiptir. Yapıda kullanılan malzemenin ve birleştirme harcının homojen bir yapıda olduğu varsayımı yapılmaktadır. Oysaki maden ocaklarından çıkarılan yontu taşların heterojen bir yapıda olup bazen taşlarda ilerde çatlaması muhtemel olan damarlar mevcut olmakta ve bunların tespiti çıplak gözle her zaman yapılamamaktadır. Bu çalışmada Tarihi Malabadi Köprüsünün yapısal analizi yapılarak olası muhtemel deprem ve çevresel etkiler sonucunda köprünün davranışının incelenmesinin amaçlanmasının yanı sıra Malabadi’nin tarihçesi ve tarihe olan tanıklığına da yer verilecektir. Malabadi Köprüsü mimari, estetik ve ana kemer açıklığının büyüklüğü dikkate alındığında pek çok yığma taş köprüden ayrılmaktadır. Malabadi Köprüsü bugüne kadar tarihçilerin, seyyahların, gezginlerin, mimarların, arkeologların, sanat tarihçilerinin ve mühendislerin her zaman ilgisini çekmiştir. Köprü hakkında yazılmış kaynaklar güncellenecek ve yapılan restore çalışmalarının sonuçları da dikkate alınacaktır. Yapısal analizler sonuçları ileride ihtiyaç duyulacak olan restore çalışmalarına ışık tutacaktır.
  • Öğe
    Geoteknik problemlerin farklı sonlu elemanlar programları ile çözümlenmesi: Örnek bir uygulama
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-08-24) Kaçmaz, Mevlüt; Alpaslan, Nuray
    Bu çalışmada, Batman İlinde yapılacak olan 2 bloklu bir yapının fore kazık sistemleriyle desteklenmesi yöntemleri ele alınmıştır. Zemin etüt raporu ve plankoteden alınan verilerle zemin profili oluşturulmuş, projede hesap edilen gerçek bina yükleri kullanılarak PLAXIS 2D, PLAXIS 3D FOUNDATION ve SAP2000 bilgisayar yazılımları ile modeller oluşturulmuştur. Elde edilen sonuçlara göre zemin tabakaları ve kazık gruplarında meydana gelen deformasyon ve gerilme değerleri kıyaslanarak yorumlanmıştır. Temel altındaki üst tabaka için dolgu malzemesi ve düşük plastisiteli kil, orta plastisiteli kilden oluşan zemin türleri üzerine oturan temel sistemleri modellenmiştir. Gevşek zemin birimleri ve düşük yeraltı su seviyesi koşullarında, temel sisteminin göstereceği gerilme ve deplasman durumlarının etkisi incelenmiştir. Çalışmada elde edilen sonuçlarda, geoteknik araştırmalarda yaygın olarak kullanılan sonlu elemanlar yöntemi ile çalışan bu programlar ile yapılan analiz ve hesaplamaların, sonucun doğruluğunun kıyaslanmasında ciddi oranda etkili oldukları görülmüştür. Sonlu elemanlar yöntemi ile çalışan bu bilgisayar yazılımları ile geleneksel metotlarla göz önüne alınamayan birçok parametrenin kolaylıkla modellenebildiği belirlenmiştir.
  • Öğe
    Farklı doğal sakız katkılı ılık karışım asfalt performansı üzerine bir laboratuvar araştırması
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-08-25) Yani, Ramazan; Gökalp, İslam
    Bitümlü Sıcak karışımın (BSK) ısıtılması, üretilmesi ve sahaya uygulanması sırasında içeriğindeki uçucu toksik bileşenler açığa çıkarak çevreye, insana ve diğer canlılara zarar verir. İhtiyaç duyulan yüksek ısı enerjisi sadece BSK üretim maliyetini arttırmakla kalmaz, aynı zamanda yüksek sıcaklıklarda çalışma ortamı nedeniyle çalışma verimini düşürür. Bu durum araştırmacıları daha çevreci, daha sağlıklı çalışma koşulları ve daha az enerji kullanımı sağlamak için ürünler geliştirmeye yöneltmiştir. Bu nedenle BSK’den daha avantajlı olan ılık karışım asfalt (IKA) teknolojisi geliştirilmiştir. IKA teknolojisinin uygulanması ile çevre ve insan sağlığının korunması, gerekli enerjinin azaltılması, dolayısıyla inşaat maliyetinin azaltılması ve BSK’nin performansının artırılması gibi bazı faydalar sağlanabilir. Ancak kullanılan IKA katkı maddesi ile modifiye edilmiş bitümlü bağlayıcının özelliklerinde yüksek yumuşama noktası ve düşük soyulma direnci gibi istenmeyen durumlar meydana gelmiştir. Bu tez çalışmasının kapsamı, bahsedilen sorunu ortadan kaldırmak için çeşitli katkı maddelerinin kullanıldığı literatüre katkı sağlamak amacıyla oluşturulmuştur. Tez kapsamında 70/100 penetrasyon oranına sahip bitüme, yaygın olarak kullanılan IKA doğal katkılarından biri olan Sasobit® (S®) ile bitümün ağırlıkça %1, 2 ve 3 oranlarında karıştırılmıştır. Ilık Çam Sakız Ağdası (IÇSA) ise %1 oranında karıştırılmıştır. Ilık çam sakızı ağda katkılı Sasobit® modifiye bitümün (ÇSMB) fiziksel ve soyulma direnci özelliklerinin yanı sıra reolojik performansı SuperPAVE sınıflandırma sisteminde standart testlerle incelenmiştir. Asfalt Enstitüsü tarafından tanımlanan başlangıç optimum bitüm oranı yöntemi ile Taş Mastik Asfalt binder tabakası için IKA hazırlanmıştır. IKA numuneleri Marshall yöntemiyle üretilmiş ve Marshall Stabilitesi (MS) ve akma testi ile analiz edilmiştir. Ayrıca, IKA numunelerine indirekt çekme mukavemeti (İÇM) testi uygulanmıştır. Son olarak, ÇSMB ile üretilebilecek 1 tonluk IKA ve BSK için ekonomik analiz yapılmıştır. Sonuçlar, ÇSMB numunelerinin fiziksel ve reolojik özelliklerinde belirli bir iyileşme meydana geldiğini ve karıştırma ve sıkıştırma sıcaklığında belirli bir düşüş olduğunu göstermiştir. Ayrıca, IKA'nın MS değerinde önemli bir artış ve akma ve ITS değerlerinde ise düşüş gözlenmiştir. Sasobit® modifiye bitüme %1 IÇSA katkısının eklenmesi yumuşama noktasındaki aşırı artış ve düşük sıyırma direnci sorununa çözüm olabileceği vurgulanabilir. Ekonomik analiz ile yaklaşık %15 oranında daha düşük maliyetle yol inşaatının IKA ile yapılabileceği ortaya konulmuştur.
  • Öğe
    Batman ve Diyarbakır illerinin uzun yıllar iklim verileri kullanılarak çeşitli kuraklık indisleriyle kuraklık analizinin yapılması ve literatürle karşılaştırılması
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-07-19) Özmen, Fatih; Batan, Murat
    Son yıllarda iklim değişikliğinden kaynaklı, yağışların azalması, buharlaşma miktarının artması ve bunun da su kaynaklarının azalmasına neden olması kuraklık problemini ortaya çıkarmıştır. Kuraklığın en büyük olumsuz etkisi tatlı suyun en büyük tüketicisi olan tarım sektörü üzerinedir. Kuraklık tarım dışında da bir çok sektörü olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle bir çok araştırmacı kuraklık üzerine çalışmalar yapmaya başlamış ve bu çalışmalarla kuraklıktan etkilenen bölgeleri tespit etmiş, hatta gelecek yıllarda kuraklığın artacağı yerleri de modellemeler yaparak belirlemeye çalışmışlardır. Bu çalışmada da kuraklıktan etkilenen Güneydoğu Anadolu Bölgesinin illerinden olan Batman ve Diyarbakır illeri için 4 yöntemle kuraklık analizi yapılmıştır. Bu yöntemler Standartlaştırılmış Yağış İndisi(SYİ), Ondalıklar Kuraklık İndisi(OKİ), Keşif Kuraklık İndisi(KKİ) ve Akım Kuraklık İndisi(AKİ)’dir. Bu yöntemlerde kullanılan 31 yıllık, 1990-2020 yılları arası verilerden aylık toplam yağış verileri ve aynı dönem için KKİ yönteminde kullanılmak üzere aylık maksimum ve minimum sıcaklık verileri Meteoroloji Bölge Müdürlüğünden temin edilmiştir. AKİ yönteminde kullanılan 1990-2019 yılları arası akım değerleri Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğünden temin edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre; Batman ili için SYİ yöntemine göre 17 yılda, OKİ yöntemine göre 12 yılda, KKİ yöntemine göre 16 yılda ve AKİ yöntemine göre 13 yılda kuraklık etkisi olduğu belirlenmiştir. Diyarbakır ili için ise, SYİ yöntemine göre 17 yılda, OKİ yöntemine göre 12 yılda, KKİ yöntemine göre 18 yılda kuraklık etkisi olduğu belirlenmiştir. Analiz sonuçları her iki ilin de kuraklıktan etkilendiğini ve önlem alınması gerektiğini göstermiştir. Ayrıca bulunan sonuçlar literatürdeki çalışmalarla da karşılaştırılmıştır. Bu çalışmada çalışma alanı için yeni metodlar kullanılması nedeniyle literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Seyhan, Ceyhan ve Asi havzalarında tarımsal su ayak izi analizi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-09-27) Erdem, Erkan; Muratoğlu, Abdullah
    Su, yaşamın devamlılığı için en temel ihtiyaç ve en önemli doğal kaynaktır. Canlıların ve toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçları göz önüne alındığında havza bazında suyun etkin ve verimli kullanımı önem taşımaktadır. Suyun sürdürülebilir yönetimine ilişkin yakın zamanda geliştirilen su ayak izi (SA) ve sanal su transferi tatlı su kullanımının en önemli ve kapsamlı göstergesidir. Başka bir deyişle SA ve sanal su transferi insanın su kaynakları üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerini göstermektedir. SA ulusal üretim süreçlerinde bireylerin veya sektörlerin tükettiği toplam su hacmini ifade etmektedir. Sanal su transferi ise üretim süreçlerinde tüketilen suyun tamamının ulusal kaynaklı olmadığını gösteren bir parametredir. Ülkemizde havza ölçeğinde su ayak izi ve sanal su transferine yönelik kapsamlı çalışmalar oldukça kısıtlıdır. Bundan dolayı mevcut çalışmada Seyhan, Ceyhan ve Asi havzalarının ilçe bazında tarımsal üretimin (65 tarımsal ürün) su ayak izi detaylı bir şekilde analiz edilmiştir. Yapılan çalışmada iklim, yağış, bitki karakteristikleri, üretim miktarı ve ekilen alan verileri 2008-2018 yılları baz alınarak geniş ölçekte mavi ve yeşil su ayak izi elde edilmiştir. Elde edilen çıktılar sonucunda Seyhan, Ceyhan ve Asi Havzalarının toplam su ayak izi sırasıyla 3.53 milyar m3, 6.58 milyar m3, 2.51 milyar m3 olarak saptanmıştır. Ayrıca Seyhan ve Ceyhan Havzalarında üretilen ürünlerin yeşil suya bağlılığı daha yüksekken Asi Havzasında üretilen ürünlerin mavi suya bağlılığı daha yüksek olduğu görülmüştür. Mevcut havzalardaki tarımsal ürünlerin mavi, yeşil ve toplam sanal su muhtevaları değerlendirilmiştir. Mevcut çalışmanın suyu koruma ve kullanma dengesini sağlayarak tatlı su kaynaklarının miktar ve kalitesinin iyileştirip suya akılcı ve bütüncül bir yaklaşımla havza esaslı yönetime yön vermesi beklenmektedir.
  • Öğe
    Genleştirilmiş perlitin nanometrik ve mikronize farklı tane boyutuna sahip taneciklerle aktivasyonunun incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-07-29) Ensarioğlu, Mustafa; Demirhan, Serhat
    Dünyada yaklaşık olarak 6700 milyon ton olan perlit rezervinin üçte ikisi ülkemizde bulunmaktadır. Volkanik kökenli olan perlit ısıl işlem sonrası hacimce genleşmekte ve genleştirilmiş perlit olarak isimlendirilmektedir. Yüksek oranlarda silika ve alüminden oluşan (genleştirilmiş) perlit çimento yerine ikame edilebilecek puzolanik özelliğe sahip bir yapı malzemesidir. Puzolanik malzemelerin yüksek hacimlerde çimento yerine ikame edilmesinde erken dönem dayanım gelişimi problemleri oluşmaktadır. Genleştirilmiş perlitin erken dönem taze ve sertleşmiş özelliklerinin reaktiviteleri yüksek ve yüksek özgül yüzey alanı/hacim oranına sahip olan nano ve mikronize kalsit mineralleriyle incelenmesinin önemli olacağı düşünülmüştür. Ayrıca, çimentoya ikamesi ile ilgili çalışmaların yetersiz olduğundan ve Devlet Planlama Teşkilatının yayınları incelediğinde perlit madeni ile ilgili çalışmaların yetersiz olduğu ve gerekli arge çalışmalarının yapılması gerektiği anlaşılmıştır. Bu sebeple rezervi bol olan yerli kaynaklarımızın bilimsel araştırmalara daha fazla konu olması için perlit ve beraberinde nano teknolojiyle; çimentonun işlenebilirliği, kararlılığı ve basınç dayanımına olan etkileri üzerinde detaylı bir şekilde deneysel çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla, %0, %6 ve %18 oranında genleştirilmiş perlit ve %5 oranında nano ve mikronize kalsit içeren dokuz farklı harç karışımı hazırlanmıştır. Nano ve mikronize kalsit ile modifiye edilmiş ve farklı oranlarda genleştirilmiş perlit içeren harç numuneleri için (i) taze ve erken dönem özellikleri olarak mini çökme yayılma deneyi, kıvam, priz başlama ve sona erme süreleri ve hacim genleşmesi (Le Chatelier Metodu) deneyleri/analizleri ve (ii) sertleşmiş özellik olarak ise 7, 28 ve 120 günlük kür yaşları için birim ağırlık, basınç dayanımı ve ultrases dalgası hızı deneyleri yapılmıştır. Elde edilen deneysel sonuçlar perlitin harçların erken dönem ve sertleşmiş özelliklerini olumsuz etkilediğini ve nano/mikronize kalsit ikamesiyle genel olarak iyileşmeler elde edildiğini göstermiştir. Nano kalsit nispeten daha yüksek yüzey alanına sahip olduğu için mikronize kalsite kıyasen taze ve sertleşmiş özelliklere daha fazla katkı sağlamıştır.
  • Öğe
    Batman kenti deprem-zemin etkileşiminin incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-07-28) Can, Sümeyye; Alpaslan, Nuray
    Türkiye, konumu itibarıyla deprem kuşağı üzerindedir. Bu durum, yapılaşmanın yoğun olduğu ve deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde zemin araştırmalarının daha kapsamlı yapılması ihtiyacını gerektirmektedir. Geoteknik mühendisliğinde, depremler gibi dinamik yüklerden kaynaklı zemin problemlerinin ayrıntılı araştırılması önem teşkil etmektedir. Bu çalışmada deprem kayıtları ile kayma dalgası hızları kullanılarak (Vs30) zemin yüzeyindeki ivme-periyot, hız-periyot, deplasman-periyot ilişkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmada Batman kent merkezindeki üç mahalle için (Gültepe, Tilmerç ve Fatih) kayma dalgası hızları kullanılmıştır. Bir boyutlu eşdeğer lineer analize dayalı analiz yapan EERA (Eşdeğer-Doğrusal Deprem Tepki Analizi) programı kullanılarak, kayma dalgası hızlarından zemin hakim periyot değerleri bulunmuştur. EERA (Eşdeğer-Doğrusal Deprem Tepki Analizi) programında bu kayma dalgası hız verileri kullanılarak 24.01.2020 de gerçekleşen Mw:6.8 büyüklüğündeki Elazığ-Sivrice depremi model deprem olarak kullanılmıştır. Beş farklı istasyondan alınan Elaziğ-Sivrice depremi ivme verileri EERA (Eşdeğer-Doğrusal Deprem Tepki Analizi) programında kayma dalga hızları (Vs30) ile etkileşime sokularak zemin-deprem etkisi araştırılmıştır. Kayıtları kullanılan istasyonlar; Elazığın Sivrice, Malatya Pütürge, Adıyaman Gerger, Elazığın Kovancılar, Kahramanmaraşın Pazarcıkdır. Çalışmanın sonucunda deprem verileri ve kayma dalga hızları etkileşime sokularak zemin-deprem etkisi araştırılmıştır.