Cilt 7, Sayı 2/2 Fen Bilimleri

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 18 / 18
  • Öğe
    Tabakalı kompozit plakların darbe davranışı üzerine deniz suyu etkisinin araştırılması
    (Batman Üniversitesi, 2017) Karakuzu, Ramazan; Çalık, İsmail Cihan; Deniz, Mehmet Emin
    Bu çalışmanın amacı, [0°/30°/60°/90°]s oryantasyonuna sahip cam lifi-epoksi tabakalı kompozit plakların darbe davranışı üzerine deniz suyunun etkisini araştırmaktır. Bu sebeple 100 x 100 mm boyutlarında 2,9 mm kalınlığında 135 adet numune hazırlanmıştır. Numunelerin darbe deneyleri Fractovis Plus darbe test cihazı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışma beş aşamadan oluşmaktadır. Her bir aşamada 27 numune kullanılmıştır. İlk aşamada deniz suyu görmemiş (kuru) numunelerin testi yapılmış daha sonra geri kalan dört aşamada deniz suyunda bekletilmiş numunelerin testleri yapılmıştır. Numunelerin deniz suyunda bekletilme zamanları 1, 3, 6 ve 9 ay olarak seçilmiştir. Darbe testleri, 10 J, 20 J, 30 J enerjilerinde ve 5 kg, 10 kg, 15 kg vurucu kütlerinde gerçekleştirilmiştir. Testlerin sonucunda, absorbe edilen enerji, maksimum çökme miktarları ve hasar alanlarının deniz suyunda bekletilme zamanına bağlı olarak değişimleri grafikler yardımıyla verilmiştir. Elde edilen sonuçlar kompozit plakların darbe davranışı üzerine deniz suyundaki tuzun, darbe enerjisinin ve darbe ucu kütlesnin önemli etkisinin olduğunu göstermiştir.
  • Öğe
    The evaluation of total phenolic, flavonoid, sugar contents and antioxidant activity of tayfi grape in Turkey
    (Batman Üniversitesi, 2017) Kuru, İbrahim Selçuk; Karakuş Orcan, Pınar; Akbaş, Filiz; Işıkalan, Çiğdem; Namlı, Süreyya
    Tayfi (Vitis vinifera L.) only grown in the Southeastern Anatolia Region provides a major contribution on the economy of the region people. But, the research related to nutritional content of this species was not found. This study was carried out to determine the total phenolic, flavonoids, sugar content and antioxidant activity of different organe (mature/young seed and leaf ) ‘Tayfi’ grape. The highest amount of total phenolic (380,94 μg GAE/mg extract) was found to be in the young seeds. The high amount of total flavonoid content (107,21 µg QEs/mg extract) was obtained from young leaves. Higher antioxidant activity was observed in young seeds (91,32%) as expected from high contents of total phenolics. In general, as the total phenolics in seed increased, the antioxidant activities also increased. Also, changes in sugar content (glucose, fructose, sucrose and maltose) were determined in leaf from seed (young and mature) of Tayfi grape by HPLC. The highest concentration of sucrose was descripted in mature seed (9,29 mg/g).
  • Öğe
    Hasankeyf ve çevresindeki (Batman) birimlerin petrografik özellikleri
    (Batman Üniversitesi, 2017) Dinç, Salih; Keskin, Faruk
    Hasankeyf civarındaki birimler tabanda yeşilimsi, grimsi yeşil, şeyl, marn ve kumtaşından oluşan Orta Maastrihtiyen-Üst Paleosen Germav Formasyonu ile başlar. Bu birimin üstünde uyumlu olarak kırmızımsı renkli çamurtaşı, kumtaşı ve kiltaşı ardalanmasından oluşan Alt Eosen Gercüş formasyonu yer almaktadır. Gercüş formasyonunun üzerine krem, bej, gri, beyaz renkli, orta-kalın-çok kalın tabakalı, kireçtaşı ve dolomitlerden oluşan Alt Eosen-Alt Oligosen Hoya formasyonu gelmektedir. Bu birimin üzerine de beyaz, bej, gri, kahvemsi, sarı renkli, yer yer dolomitli kireçtaşı, killi kireçtaşı ve jips ardalanmasından oluşan Oligosen Germik formasyonu gelir. Bu birimin üzerinde uyumsuz olarak çakıltaşı, kumtaşı, silttaşı ardalanmasından oluşan Üst Miyosen-Alt Pliyosen Şelmo Formasyonu yer alır. Hoya formasyonundaki kireçtaşları ince kesitlerde fosilli, intraklast taneli, sparitik ve mikritik bağlayıcılı şeklinde görülmektedir. Kireçtaşları içerisinde nummulites, milliolidae fosilleri görülmektedir. Kireçtaşları Dunham’a (1962) göre istiftaşı olarak adlandırılmıştır. Hoya formasyonundaki dolomitler özşekilli-yarı özşekilli, idiyotopik dokulu özellikler göstermektedir. Germik formasyonundaki dolomitler ince-orta boyutlu, özşekilsiz-yarıözşekilli ksenotopik dokuludur. Birim içerisindeki jipsler kısa-uzun prizmatik, iğnemsi görünümlü kristaller şeklindedir
  • Öğe
    Arkeometride seramik petrografi
    (Batman Üniversitesi, 2017) Bayazit, Murat
    Arkeolojik kazılarda ele geçen seramiklerin karakterize edilmesinde genellikle spektroskopik yöntemlerden olan X-ışını floresansı (XRF), X-ışını kırınımı (XRD), Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi (FTIR) ve Raman gibi teknikler kullanılmaktadır. Ayrıca mikro özelliklerin belirlendiği taramalı elektron mikroskobu (SEM)/enerji veya dalga boyu saçınımlı X-ışını spektroskopisi (EDS/WDS) ve termal analiz yöntemlerinden ), termogravimetrik analiz (TGA) ve diferansiyel ısıl analiz (DTA) de sıklıkla tercih edilmektedir. Bunların dışında, seramiklerin ince kesitleri üzerinden hem görüntü alabilen hem de mineralojik olarak karakterize edebilen petrografik çalışmalar ön plana çıkmaktadır. Petrografik incelemeler sayesinde seramiklerin hem ince kesit görüntüleri alınarak bünye yapısı hakkında bilgi sahibi olunabilmekte hem de mineral/kayaç içeriği ve oranı (genellikle hacimce % olarak) ve porozite içeriği (hacimce %) gibi karakteristik özellikler belirlenebilmektedir. Özellikle tanelerin ve porların boyut, şekil ve dağılımları gözlenebilmekte, bünyedeki renk farklılıkları ile pişirim atmosferi hakkında yorum yapılabilmektedir. Bu tip bilgiler seramiklerin üretim özelliklerine ışık tutarak arkeometrik çalışmaların nihai değerlendirmelerinde etkin rol oynamaktadır. Bu çalışmada, arkeolojik kazılarda ele geçen seramikler üzerinde kullanılan petrografik analizlerin uygulama biçimleri ve bu analizlerden elde edilen sonuçların arkeometrik olarak hangi parametrelere ışık tutacağı ele alınmıştır.
  • Öğe
    Minimum miktarda yağlamanın frezeleme işlemleri üzerine etkisinin araştırılması: Derleme
    (Batman Üniversitesi, 2017) Gürbüz, Hüseyin; Baday, Şehmus; Gönülaçar, Yunus Emre
    Talaşlı imalat işlemlerinde çok miktarda kullanılan kesme sıvıların çevreye ve insan sağlığına olan negatif etkisi önemli bir hale gelmektedir. Bu etkiyi minimize etmek için en etkili metot kesme sıvılarının tüketimini azaltmaktır. Ancak kullanılan soğutma sıvısının miktarının düşürülmesi talaşlı imalatta büyük bir önem arz eden kesici takım ömrünü ve ürün kalitesini olumsuz etkilemektedir. MQL (Minimum Miktarda Yağlama) yöntemi basınçlı hava özelliği aracılığıyla kesici takımı ve iş parçasını soğutarak ayrıca çıkan talaşları uzaklaştırarak kesme bölgesinde oluşan ısıyı düşürmeye, yağlama etkisi ile de kesici takım-talaş ara yüzeyindeki sürtünmeyi azaltarak kesici takım ömrünü ve yüzey kalitesini artırmasına yardımcı olur. Aynı zamanda pozitif açıdan MQL gibi teknikler uygulanarak kesme sıvısı tüketimi ve üretim maliyeti azaltılabilir. Bu çalışmada, frezeleme işlemleri üzerinde MQL tekniğinin uygulanmasıyla ilgili özellikle talaşlı imalatta büyük bir önem arz eden kesici takım ömrü, yüzey pürüzlülüğü ve kesme kuvvetleri ile ilgili yapılan araştırmalar değerlendirilmiş olup MQL tekniğinin bu parametreler üzerindeki sonuçları ortaya konulmuştur. Yapılan bilimsel çalışmalara bağlı olarak frezeleme işlemlerinde MQL tekniğinin geleneksel soğutma tekniklerine oranla kesici takım ömrü, yüzey pürüzlülüğü ve kesme kuvvetleri gibi birçok parametre açısından çok daha iyi performans sağladığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Biyogaz üretiminde kullanılabilen materyaller ve biyogazın kullanım alanları
    (Batman Üniversitesi, 2017) Deviren, Halis; İlkılıç, Cumali; Aydın, Selman
    Günümüzde güneş, rüzgar ve biyokütle gibi alternatif enerji kaynaklarının kullanımı günden güne artarak devam etmektedir. Bu nedenle, bu çalışmada, biyogaz üretmek için kullanılabilen materyaller ve biyogazın kullanım alanları araştırılmıştır. İnsanların enerji ihtiyacı gelişen teknoloji ve büyüyen nüfus ile birlikte dünyada her yıl artmaktadır. Dünyada fosil yakıt rezervlerinin bitme noktasına ulaşması, üretim maliyetlerinin artması ve küresel ısınma nedeniyle, insanlığın alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi zorunluluk haline gelmiştir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından biri de biyokütleden elde edilen biyogazdır. Yenilenebilir bir enerji olan biyogaz, biyokütlenin havasız ortamda çeşitli bakteri gruplarının ortak faaliyetleri sonucunda çürütülmesi esnasında ortaya çıkan ve ağırlıklı olarak metan ve karbondioksit içeren bir gazdır. Biyogaz üretebilmek için; hayvansal atıklar, bitkisel atıklar, organik evsel katı atıklar vb. kullanılabilmektedir. Biyogaz elektrik enerjisi ve ısı enerjisi üretmek için kullanılabilmektedir.
  • Öğe
    İn vitro şartlarda yetiştirilen buttum (pistacia khinjuk stocks)’da çözünür karbonhidrat değerleri ile antioksidan peroksidaz aktivitesi üzerine tuz stresinin etkileri
    (Batman Üniversitesi, 2017) Ayaz Tilkat, Emine; Kaplan, Alevcan; Hoşer, Ayşe; Tilkat, Engin
    Bu çalışmada, in vitro koşullarda kültüre alınan Buttum (Pistacia khinjuk Stocks) bitkisine ait olgun tohumlar farklı tuz (NaCl) parametrelerine (0, 50, 100, 150, 200, 250 mM) tabi tutulmuştur. Farklı NaCl konsantrasyonlarını içeren ve hormonsuz MS (Murashige ve Skoog, 1962) besi ortamında çimlendirilen tohumlar, 4 hafta boyunca tuz stresine maruz bırakılmıştır. Kültür sonunda elde edilen fidelerin kök ve yapraklarında bulunan çözünür karbonhidrat değerleri (Glukoz ve Fruktoz) ile yapraklarında bulunan peroksidaz enzim (POD) aktiviteleri araştırılmıştır. İnceleme sonucunda artan NaCl konsantrasyonuna bağlı olarak hem çözünür karbonhidrat değerlerinde, hem de POD aktivitelerinde pozitif bir korelasyon olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Katlılığı 6 olan saturated sayısal yarıgruplar üzerine
    (Batman Üniversitesi, 2017) Süer, Meral; İlhan, Sedat; Çelik, Ahmet
    İlk olarak sayısal yarıgrup problemi, “ Sayısal yarıgruba ait olmayan en büyük tamsayıyı üreteçleri cinsinden nasıl ifade edilebilir?” şeklinde olup, 19. yy sonunda karşımıza çıkmıştır. Sayısal yarıgrup çalışan ilk matematikçiler Frobenius ve Sylvester’dır. Sayısal yarıgrup kavramı günümüzde de hala matematikçilerin ilgi alanındadır. Sayısal yarıgrup problemleri, sayılar teorisi ile bağlantılı olduğu gibi matematiğin diğer alanlarında ve bilgisayar bilimleri ile de ilgilidir. Diophant moduler eşitsizliklerin çözümünde, liner tamsayı programlamada, şifrelemede, değişmeli cebir ve cebirsel geometrinin uygulamalarında özel ilgi alanı oluşturmuştur. Bu bağlamda saturated sayısal yarıgruplarda literatürde önemli çalışmalarda yer almış. Özellikle saturated halkaların, yarıgruplar teorisine geçişi olarak karşımıza çıkmış. Bu çalışmadaki amacımız katlılığı 6 ve kondüktörü C olan saturated sayısal yarıgruplar üzerine çalışmaktır. Burada C, 6 dan büyük veya eşit ve k negatif olamayan tamsayı olmak üzere 6k+1 den farklı olarak yazılabilen pozitif bir tamsayıdır. Katlılığı 6 ve kondüktörü C olan tüm saturated sayısal yarıgrupları elde edip bu sayısal yarıgrupların Frobenius sayısı, belirteç sayısı ve cinsini bu yarıgrupların üreteçleri ile ifade edeceğiz.
  • Öğe
    GAP Bölgesi yumurta tavukçuluğu işletmelerinin demografik ve sosyo-ekonomik yapısı
    (Batman Üniversitesi, 2017) Aydın, Fadile; Çelen, Mehmet Fatih
    Son yıllarda, dünyada ve ülkemizde olduğu gibi Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de yumurta tavukçuluğu hızla gelişmiş ve önemli bir endüstri kolu haline gelmiştir. Bu çalışmada, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki (Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman, Adıyaman, Kilis ve Mardin illeri) yumurta tavukçuluğu yapan işletmelerin demografik ve sosyoekonomik yapısı araştırılırmıştır. Araştırma verileri, belirtilen illerde faaliyet gösteren 17 adet yumurta üretimi yapan işletmede yüz yüze gerçekleştirilen anket çalışması yolu ile ve gözlemsel elde edilmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yumurta tavuğu yetiştiren işletmelerin büyük bir çoğunluğunun modern bir yapıya sahip olduğu ve son yıllarda kurulan işletme sayısında da bir artış olduğu tespit edilmiştir. Bölgedeki işletmelerin temel sosyo-ekonomik sorunları, pazarlama, hayvan materyali temin etmedeki güçlük, eğitim ve kalifiye elemen temini gibi sorunlardır. Bu sorunları çözmek için yetiştiricilerin eğitimi, yem üreticilerinin bilinçlendirilmesi, damızlık işletmelerinin kurulması, pazarlama organizasyonlarının yapılması ve kamu kuruluşlarının teknik ve ekonomik olarak organizasyonuna gereksinim olduğu ortaya çıkmıştır.
  • Öğe
    Investigation of some properties of chestnut honey produced in Black Sea Region of Turkey
    (Batman Üniversitesi, 2017) Dağ, Beşir; Sıralı, Recep; Tarakçı, Zekai
    The aim of the present study was to characterize the physical and biochemical properties of black sea region chestnut honey samples. Physiochemical parameters, such as moisture content, water-insoluble substance, free acidity, diastase activity, fructose/Glucose ration, total fructose+glucose; sucrose and hydroxymethylfurfural (HMF) content were measured. The moisture content 18.13±1.53 %, water-insoluble substance full samples values 0.00 %, free acidity 20.78±2.44 meq/kg, diastase activity 14.20±2.87, fructose/glucose ration 1.44±0.05, total fructose+glucose 71.15±2.26 %, sucrose content 2.00±0.56 % and HMF content 0.57±0.09 mg/kg were founded.
  • Öğe
    Lewatit partikülüne üreaz enziminin immobilizasyonu
    (Batman Üniversitesi, 2017) Çınar, Ercan; Ercan, Selami; Güleşçi, Nuri
    Ticari olarak alınan Lewatit VP OC 1600 partiküllerine üreaz enzimi immobilizasyon tekniği uygulanılarak partiküle immobilize edildi. Enzim immobilizasyonlarında araştırma parametrelerinden biri olan enzimin tekrar kullanılabilirliği immobilze olan partikülün kullanılması ve sonuçların alınması enzimin ticari alınan lewatit partiküller üzerine immobilize olduğunu gösterdi. Lewatit VP OC 1600, metakrilik esterlere dayanılarak küresel boncuk biçiminde macropor içeren ve divinilbenzen (DVB) ile çapraz bağlanmış polimerdir. Lewatit VP OC 1600’ün maksimum üreaz immobilize etme kapasitesi 480 mg.g -1 ‘dir. Serbest ve immobilize olan enzimler, 7.5 ve 6.5 gibi farklı optimum pH'lar sergiledi. İmmobilize olan enzimin optimum sıcaklığı 60 oC'e kayarken, serbest enzim 50 oC olarak belirlendi. İmmobilize olan enzim ile serbest enzim yüksek sıcaklıklara maruz bırakıldığında tutuklanan enzim serbest enzime göre sıcaklığa daha fazla direnç gösterdiği tespit edildi. Tutuklanan ve serbest enzimin kinetik parametreleri belirlendi. Buna göre, serbest enzimin substrata ilgisinin tutuklanan enzimin substrata olan ilgisinden düşük olduğu gözlemlendi. Tutuklanan enzimin, termostabilitesi, tekrar kullanılabilirliği ve depolama parametrelerinin serbest enzime kıyasla daha yüksek bir etkinlik gösterdiği tespit edildi.
  • Öğe
    Batman ili enerji profilinin araştırılması
    (Batman Üniversitesi, 2017) Durmuş, Ayla; Ercan, Umut; Avcı, Ali Serkan; Kallioğlu, Mehmet Ali; Karakaya, Hakan
    Günümüzde enerji ihtiyacının, giderek artan nüfus, sanayileşme, kentleşme ve gelişen teknolojilere bağlı olarak hızlı bir şekilde artması ve bu ihtiyacın üretiminde ve tüketiminde yaşanan sıkıntılar, enerji kaynaklarının verimli ve doğru kullanımının önemini bir kez daha göstermiştir. Bu nedenle Ülkemizde bulunan enerji kaynakları potansiyelinin bilinmesi ve etkin kullanılabilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu çalışma ile Türkiye’nin en önemli enerji potansiyeline sahip bölgelerinden biri olan Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Batman ili enerji profili araştırılmıştır. Batman ili denilince yenilebilir enerji kaynaklarından güneş, rüzgâr, biyokütle, jeotermal enerji kaynakları ile yenilenemez enerji kaynakları fosil enerji kaynakları ve doğalgaz aklımıza gelmektedir
  • Öğe
    Financial comparison of the Kyoto Protocol obligations and the natural disaster losses
    (Batman Üniversitesi, 2017) Batan, Murat; Toprak, Zeynel Fuat
    The global climate change (GCC) has occupied the world’s attention in the last few decades. It has serious impacts on all aspects of the life (i.e. ecology, energy, global economy, etc.)It directed the scientists, politicians and non-governmental civil society organizations towards adaptation, mitigation and combat with the problem. It has signed for this purpose both United Nations Framework Convention on Climate Change (UNFCCC) and Kyoto Protocol (KP) have been signed in 1992 and 1997, respectively. In this study, by considering a mediumterm target, the impact percentage of the USA on global climate change is projected approximately as 20% for the year 2030. In this content, the financial obligations due to Kyoto Protocol of USA with the cost of natural disasters on USA economy is compared. In this comparison, It has been considered only financial damages of natural disasters. It has not considered the human deaths. As a result, if USA approve the protocol and fulfill the financial obligations arising from Kyoto Protocol; it can reached to conclude that USA will have more profits on the long run.
  • Öğe
    The effects of cortistatin administration on plasma antioxidant system and cytokine levels of rabbits with acute inflammation
    (Batman Üniversitesi, 2017) Atalay, Banu
    In the study, it was aimed to research the effects of an endogenous neuropeptide called cortistatin (CST) which is isolated from the brain on parameters of antioxidant system and cytokine levels of rabbits with turpentine oil induced acute inflammation. In the study using 28 healthy, male rabbits from New Zealand breed, animals were randomly divided into four groups consisting of control (C), turpentine (T), cortistatin (250 µg/kg) (CST), and turpentine + cortistatin (250 µg/kg) (T+CST). Reduced glutathione (GSH), super oxide dismutase (SOD, malondialdehyde (MDA) levels belonging to antioxidant and oxidant systems, interleukin-6 (IL-6) and tumor necrosis factor -α (TNF-α) levels from inflammatory cytokines were studied in the blood samples taken after 2 and 6 hours and while cortistatin administration significantly contributed for maintaining GSH at protective level in T+CST group (p<0.05), it caused a change which was not statistically significant with respect to MDA and SOD levels increasing based on elevated lipid peroxidation levels in the tissue along with the inflammation (p>0.05). Depending on resulting data of the study, it was concluded that despite there were effects observed regarding that cortistatin plays an inflammation suppressing role, this was smaller than the effect observed in conditions such as endotoxemia and sepsis because design of study did not lasted for long.
  • Öğe
    Üst kretase-paleosen yaşlı germav formasyonunun kil mineralojisi (Batman-Gercüş)
    (Batman Üniversitesi, 2017) Tetiker, Sema; Yalçın, Hüseyin; Butekin, Yeter
    Germav Formasyonu’nun alt ve üst üyesini temsil eden pelitik (şeyl, karbonatlı şeyl), klastik (silttaşı, kumtaşı, karbonatlı kumtaşı) ve karbonatlı örnekler (marn, dolomitik marn) üzerinde optik ve taramalı elektron mikrokopisi ile X-ışınları kırınımı (tüm kayaç ve kil fraksiyonu) yöntemleri uygulanmıştır. Birimde magmatik (kuvars, feldispat, amfibol, piroksen, serpantin), diyajenetik karbonat (kalsit, ender dolomit) ve fillosilikatlar (karışık tabakalı C-S ve C-V, smektit, klorit, ender olarak illit ve kaolinit) mineralleri gözlenmektedir. Birimin üst üyesi başlıca serpantin ve C-V; alt üyesi ise smektit içermesi bakımından birbirinden belirgin olarak ayırt edilmektedir. Birim Üst Kretase yaşlı Güneydoğu Anadolu Ofiyolitleri’nin yerleşimi ve/veya sonrasında yaygın olarak magmatik kayaçlardan beslenerek detritik + diyajenetik mineralojisini kazanmıştır.
  • Öğe
    Sodyum borhidrür (NaBH4) destekli bir hidrojen/hava PEM yakıt hücresi ile elektrik üretiminin deneysel analizi
    (Batman Üniversitesi, 2017) Yılmaz, Adem; Şevik, Seyfi
    Son yıllarda çevre olgusunun ön plana çıkmasıyla birlikte, kahverengi olarak tabir edilen fosil kaynaklı yakıtların kullanıldığı geleneksel yöntemler yerine, yenilenebilir enerji kaynakları ön plana çıkmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları yatırımlarında büyük bir artış yaşansa da yenilenebilirlerin içinde yer alan bazı kaynaklar hala test ve emekleme aşamasındadır. Bunlardan biri de hidrojen (H2) enerjisidir. Hidrojen üretimi başta elektroliz olmak üzere faklı yöntemlerle sağlanabilir. Buna karşın elektroliz işlemine ihtiyaç olmaksızın yakıt hücresinde hidrojenin direkt kullanılabildiği özel bir bor bileşiği olan sodyum borhidrür (NaBH4) de kullanılabilmektedir. Bu çalışma, NaBH4 kullanarak H2 üretimi gerçekleştirilmesini ve elde edilen yakıtın içerisindeki enerjiyi elektrokimyasal tepkime ile direkt olarak elektrik enerjisine çeviren bir yakıt hücresinin performansının analiz edilmesini ele almaktadır. Yakıt hücresinde, gerilim değeri 5.6 V DC ve akım değeri 0.3 A olarak ölçümü ile başlanmış, ilk 4 dakika içerisinde hafif bir düşüş olmuş, 64’ncü dakikaya kadar değerler neredeyse sabit kalmış ve 64 ile 81’nci dakikalar arasında ise değerlerde hızlı bir düşüş gerçekleşmiştir. Güce ve ideal voltaja göre ortalama verim değerleri sırasıyla % 41.5 ve % 82.2 olarak bulunmuştur.
  • Öğe
    A7075-T651 alaşımının sürtünmeli delinmesinde ön-delik çap ve derinliğinin yüzey pürüzlülüğüne ve kovanın geometrik boyutlarına etkisinin araştırılması
    (Batman Üniversitesi, 2017) Demir, Zülküf; Adıyaman, Oktay; Yakut, Rifat
    4 mm ve 6 mm kalınlıklarına sahip, geleneksel ön-delinmiş,A7075-T651 alüminyum alaşımı, koniklik açısı (β) 36o , silindirik bölge uzunluğu (hl) 16 mm, çapları 8 ve 10 mm olan HSS takımlar ile 3000 d/dak dönme devrinde, 60 mm/dak ilerleme değerinde sürtünmeli olarak delinmişlerdir. Bu çalışmada ön-delik çapının ve derinliğinin yüzey pürüzlülüğüne, kovan yüksekliğine ve kovanın çeper kalınlığına etkisi araştırılmıştır. Elde edilen deneysel çalışmalardan ön-delik çapının takım ucunun son çapına, ön-delik derinliğinin ise takım ucunun (hc) yüksekliğine yakın olduğu durumlarda deformasyon azaldığından dolayı yüzey pürüzlülüğünün azaldığı, sürtünmeli delme işlemi sırasında ise yumuşamış malzeme düzenli bir şekilde aktığından kovanın çeper kalınlığı ve kovan yüksekliğinin arttığı tespit edilmiştir. En uygun ön-delik çapı 8 mm çapındaki delik için 2.5-3 mm, 10 mm çapındaki delik için ise 3-3.5 mm olduğu, ön-delik derinliğinin ise 2-3 mm arasında olduğu görülmüştür
  • Öğe
    Impact of excess roughness on power consumption in pipe flows
    (Batman Üniversitesi, 2017) Düz, Hasan
    In this study, the effect of excess surface roughness on pump power consumption was investigated for water pipe flows. In fluid distribution systems, the impurities adhering to flow wall or the wall corrosion cause the flow surface being more roughly and as a consequent cause to more frictional drag. Here, an experimental study was carried out with water flows inside aluminium, copper, steel and galvanized pipes which are detached directly from the aging fluid distribution assemblings. Roughness heights of these dated pipes was measured by experimental way. The measured roughness heights were compared with new manufacture values, the dated pipes was found more roughly. An energy consumption analysis was carried out for one meter of pipe flow for the Reynolds number between 15000 < Re < 150000. Determinations showed that the friction existed due to excess surface roughness caused the pump power consumption to increase and cost also, especially at high Reynolds number about Re > 105