Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Küllüoba ilk tunç çağı yerleşiminde aşağı şehir ve yukarı şehrin et tüketiminin karşılaştırılması(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-12-06) Temel, Yağmur; Gündem, Can YümniKüllüoba Höyüğü, Eskişehir ilinin 35 km güneydoğusunda, Yazıdere-Yenikent Köyü’nün 1300 m güneyinde yer alır. Yukarı Sakarya Ovalarının batı kesiminin merkezinde yer alan yerleşme, ova seviyesinden 10 m yükseklikte konumlanmıştır. Turan EFE başkanlığında 1996 senesinde kazısına başlanan Küllüoba Kazısı, 2019 yılından itibaren Murat TÜRKTEKİ başkanlığında devam etmektedir. Yerleşim; Geç Kalkolitik Çağ sonlarından Orta Tunç Çağı’nın başlarına kadar yerleşim görmüştür. Yapılan kazılarda İTÇ II dönemiyle birlikte yerleşimin genişlemesi ve bu döneme ait geniş alanlarda ortaya çıkartılan mimari İTÇ II dönemini daha da öne çıkarmaktadır. Önemli gelişmelerin olduğu İTÇ II döneminde Küllüoba’da da Aşağı ve Yukarı Şehir arasındaki sınırların daha belirginleşmesi yapılan tez çalışmasında bu dönemi seçilmesi üzerinde önemli etkilere sahiptir. Bu tez çalışmasında ITÇ II dönemine ait arkeozoolojik veriler göz önünde bulundurularak Aşağı ve Yukarı Şehirlerden ele geçen hayvan kemik kalıntıları ışığında kırmızı et menüsü araştırılmıştır. Arkeozooloji bilimi temel olarak yerleşimde tespit edilmiş hayvan kalıntıları üzerinden insan-hayvan ilişkileri, beslenme ekonomileri ve sürü sistemleri gibi birçok konuyu temel olarak işlese de bu tez çalışmasında asıl amaç olarak farklı bir yol benimsenmiştir. İTÇ II dönemiyle Küllüoba’da Aşağı ve Yukarı Şehir alanlarında mimari, çanak çömlek vb. yönleriyle birbirinden farklılaşmaya izlenmektedir. Bu yaşanan farklılaşmanın alanlar arasında diyetleri bakımından farklı ve benzer yönleri çalışmanın ana temasını oluşturmaktadır. Bu tezde; çeşitli makro tanımlama yöntemleri kullanılmıştır. Ancak genellikle İskelet Elementi Dağılımı ve Kemiğin Et Taşıma Oranı (KETO) dağılımı ile incelemeler aktarılmıştır. KETO; Becker tarafından 1995 senesinde Kastanas buluntuları üzerine araştırmaları konu eden yazısında yaptığı dağılım ile oluşturulmuş metottur. Hayvanların farklı vücut bölümlerinin kemik buluntularını dört et değeri sınıfına ayırmış ve belirli alanlar için miktarları kaydettiğine değinmiştir. Küllüoba arkeozoolojik çalışmaları ışığında Aşağı Şehir ve Yukarı Şehir (Kompleks II) İTÇ II Dönemi kırmızı et menüsü bu doğrultuda açıklanmıştır.Öğe Kelenderis (2000-2006) arkeolojik kazılarında ele geçen odeon cam buluntuların arkeometrik yöntemlerle incelenmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-10) Aydın, Sevda; Aydın, MahmutBu tez çalışmasında Mersin İli Aydıncık ilçesinde bulunan Kelenderis Antik Kenti Odeon yapısında 2000-2006 yıllarındaki kazılar sonucunda ele geçen Roma dönemine ait camlardan 41 adet amorf cam buluntularının arkeometrik incelemesini içermektedir. Eserlerin kimyasal kompozisyonunun belirlenmesinde taşınabilir portatif X-ışını floresan (P-XRF), polarize enerji saçınımlı X-ışını floresan (PED-XRF) ve taramalı elektron mikroskobu (SEM)/enerji saçınımlı X-ışınları spektrometresi (EDX) yöntemleri kullanılmıştır. Ağ yapıcı olarak cam harmanında yer alan temel madde SiO_2’nin yüksek miktarda olması camın mekanik direncinin, dayanıklılığına ve ergitme derecesinin yüksek olduğunu göstermektedir. Analiz edilen örneklerin Al_2 O_3 oranları ve ortalamasının farklılığı farklı silis kaynağı kullanımını göstermekte ve bu da kuvars kumuna işaret etmektedir. SPSS dendrogram sonuçları hamur yapıcı elementlere (Na_2 O, Al_2 O_3, SiO_2, K_2 O, CaO) göre 5 farklı grup oluşturduğu saptanmıştır. Analiz sonuçları camların çoğunluğunun soda-kireç-silis camlarından oluştuğuna işaret etmektedir. Numunelerdeki potasyum içeriğinin olmaması veya çok az olması ergitici olarak bitki külü kullanılmadığını düşündürmektedir. Ancak KL-3a ve KL-29 nolu camlarda yüksek potasyum değerinden ötürü bitki külü kullanıldığı düşünülmektedir. KL-27 kodlu camın cüruf parçasıdır. Örneklerin stronsiyum (Sr) ve zirkonyum (Zr) içerikleri, üretimde silis kaynağı olarak denizsel hammaddelerden üretildiği yani deniz kumu kullanıldığını düşündürmektedir. Örneklerin görünen renkleri Kromametrik Analiz ile belirlenmiştir. Cama renk verici elementler demir (Fe), bakır (Cu), kobalt (Co) ve kurşun (Pb) olarak tespit edilmiştir. SEM görüntülerinde ise kalıba döküm veya kalıba üfleme tekniğinin kullanıldığına işaret etmektedir. SEM-EDX analizi sonuçlarında bozulma tabakasının denizel etkiden kaynaklandığı saptanmıştır. P-XRF sonuçları, kullanılan diğer yöntemlere göre daha az güvenilir olan, genel olarak diğer analiz sonuçları ile doğru orantılı olduğu belirlenmiştir ve tüm analizlerin birbirini desteklediği görülmüştür.Öğe Diyarbakır Sur ilçesi kazılarında ele geçen Bizans dönemi (III. Romanus) altın sikkelerin arkeometrik incelemesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-13) Şeker, Nesrin; Bayazit, MuratÖzellikle müzelerde muhafaza edilen ve sadece yerinde analizi gerçekleştirilebilen malzemelerin başında değerli metallerden üretilmiş sikkeler gelmektedir. Taşınabilir analiz cihazları ile yerinde ve tahribatsız olarak karakterize edilmesi gereken altın, gümüş esaslı sikkeler için çoğunlukla portatif X-ışını floresan (p-XRF) spektrometresi tercih edilmektedir. Bu tez kapsamında Diyarbakır İli, Melik Ahmet Caddesi’nde 1992 yılında gerçekleştirilen kazı sonrasında bulunarak müsadere yoluyla Diyarbakır Müzesi Müdürlüğü’ne götürülerek kayda alınan sikkeler üzerinde p-XRF aracılığı ile detaylı bir arkeometrik inceleme gerçekleştirilmiştir. III. Romanus dönemine ait 45 adet altın sikke herhangi bir zarar görmeden p-XRF ile analiz edilerek örneklerin kimyasal kompozisyonu belirlenmiştir. Yapılan analizlerde III. Romanus dönemi sikkeleri için kompozisyonu oluşturan ana element altın olmuştur (ortalama %93,89). Altından sonra tespit edilen majör element gümüştür, ancak en yüksek gümüş oranı %9’u geçmemektedir (gümüş ortalama %5,25). 13 sikkede bakır (ortalama %1,05-2,46), 18 sikkede demir (ortalama %0,87-6,5) saptanmıştır. Örnek setinde yalnızca birer numunede titanyum, mangan, osmiyum, iridyum, nikel ve kurşun tespit edilmiştir. Sikkelerin elementel içeriklerinin çoğunlukla birbirine paralel çıkmasına karşın, örneklerin kendi içerisindeki dağılımlarını görmek amacıyla hiyerarşik kümeleme analizi gerçekleştirilmiştir. Altın-gümüş-bakır-demir ve altın-gümüş ile yapılan sınıflandırmalarda sikkeler 3 farklı grup oluşturmuştur. Tez çalışmasında elde edilen analiz sonuçları sikkelerdeki olası değişimler, farklılıklar ve benzerlikler üzerine değerlendirmeler yapabilmek üzere bazı Bizans dönemi soliduslar ve Diyarbakır Müzesi’nde bulunan Bizans dönemi çukur altın sikkelerin kimyasal kompozisyonlarıyla karşılaştırılmıştır. Bu amaçla, mevcut çalışmadaki III. Romanus dönemine ait sikkeler, M.S. 457-695 yılları arasında tahtta kalan 6 Bizans dönemi imparatoruna ait soliduslar ve 1059-1143 yılları arasında tahtta kalmış 4 Bizans dönemi imparatoruna ait çukur sikkeler için p-XRF verileri üzerinden hiyerarşik kümeleme analizi gerçekleştirilmiş ve dağılımları incelenmiştir. III. Romanus dönemi soliduslarının farklı dönemlere ait soliduslarla altın, gümüş, bakır ve demir içeriklerine göre, ayrıca Bizans çukur sikkelerinin altın, gümüş ve bakır içeriklerine göre yapılan hiyerarşik kümeleme analizi sonuçlarında her iki sınıflandırmada da sikkelerin 3 gruba ayrıldığı görülmüştür. Kümeleme analizi sonuçlarına bakıldığında, III. Romanus dönemi ve öncesindeki soliduslarda kullanılan yüksek orandaki altına alternatif olarak ilerleyen dönemlerde basılan çukur sikkelerde altın harici madenlerin üretimde tercih edildiği görülmektedir. Her imparatorun kendi döneminde genel olarak sikke madeni açısından çok belirgin değişimlerin olmadığı, fakat imparator değiştikçe sikkelerdeki değerli maden kullanımında, özellikle çukur sikkelerde dalgalanmaların olduğu tespit edilmiştir.Öğe Hasankeyf büyük saray kazılarında (2017) ele geçen cam buluntuların arkeometrik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-13) Yalçın, Yonca; Bayazit, MuratArkeolojik kazılarda ele geçen buluntuların kimyasal, mineralojik, fiziksel ve mikroskobik incelemelerini içeren arkeometri geçmiş uygarlıkların malzeme üretim teknolojilerine ilişkin önemli bilgiler sağlamaktadır. Bu tür çalışmalar aynı ya da benzer döneme ait birçok buluntunun üretim özellikleri ile ilgili olarak literatüre önemli katkılarda bulunmaktadır. Bu çerçevede, arkeometrinin camlar üzerinde de geniş inceleme ve araştırma olanağı sunduğu bilinmektedir. Buradan yola çıkarak, mevcut tez çalışmasında 2017 yılında Hasankeyf Büyük Saray’da yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen ve İslami döneme ait olduğu düşünülen amorf cam buluntuların arkeometrik olarak incelenmesi gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla, cam örnekler için portatif X-ışını floresans (p-XRF), polarize enerji saçınımlı X-ışını floresans (PED-XRF) ve taramalı elektron mikroskobu (SEM)/enerji saçınımlı X-ışınları spektrometresi (EDX) yöntemleri tercih edilmiştir. Portatif XRF ve PED-XRF ile majör, minör ve eser elementlerin belirlenmesi, SEM-EDX ile mikro yapısal ve mikro kimyasal özelliklerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Elde edilen verilere göre camların başlıca Na2O, K2O, CaO, MgO, SiO2 ve Al2O3 içerikli hammaddelerden üretildiği belirlenmiştir. Oksit içerikleri dikkate alınarak yapılan hiyerarşik kümeleme analizinde camların iki ana gruba ayrıldığı ve her birinde alt grupların yer aldığı belirlenmiştir. HC-9b ve HC-10b numunelerinin gerek hiyerarşik kümeleme analizi gerek üçlü diyagram analizinde diğerlerinden tamamen ayrıştığı görülmüş, dolayısıyla bu örneklerin yerel üretime ait olmadığı veya üretimlerinde farklı hammadde kaynaklarından faydalanılmış olabileceği öngörülmüştür. Camlardaki eser elementlere bakıldığında özellikle Cu, Co, Mn, Fe ve Pb elementlerinin renk oluşumlarında etken olduğu saptanmıştır. Camların kimyasal kompozisyonları, hammadde bakımından en az iki alternatifin olduğuna ve örneklerin soda-kireç-silis camı olduğuna işaret etmiştir. Numunelerdeki Sr ve Zr içerikleri dikkate alınarak camların çoğunlukla denizel+karasal veya denizel kökenli hammaddelerden üretildiği, daha az sayıdaki bazı camların ise sadece karasal hammadde içerdiği tespit edilmiştir. Birkaç örnekteki görece yüksek potasyum içeriği bu tip camlarda potas kaynağı olarak bitkisel ilaveler olabileceğini göstermiştir (bitki külleri vb.). PED-XRF verilerinde ortalama SiO2 oranının yüksek olması (% 63,48) ve ortalama K2O oranının düşük olması (%2,36) örnek setindeki çoğu camın atmosferik korozyon direncinin, kimyasal kararlılığının ve dolayısıyla cam kalitesinin genel itibariyle yüksek olduğuna işaret etmiştir. Kurşun, bakır ve antimon içeriklerine bakıldığında bazı örneklerde geri dönüşüm camlarının kullanıldığı düşünülmektedir.