13 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 13
Öğe II. Dönem Urfa Milletvekillerinden Mehmet Refet (Ülgen) Bey’in hayatı ve meclis faaliyetleri(Celal ÖNEY, 2018-04-24) İdem, TekinBu çalışmada II-VI. Yasama dönemlerinde Urfa Milletvekili olarak TBMM’de görev yapan Mehmet Refet (Ülgen) Bey’in biyografisi ve II. Yasama Dönemi meclis çalışmalarına katkısını ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. II. Yasama Dönemi, Türk devrim tarihi içerisinde özel bir yere sahiptir. Cumhuriyetin fikri temellerinin atılması ve kurumsallaştırılması genel olarak bu dönemde gerçekleşmiştir. Budapeşte Büyükelçiliği’ne atanması üzerine Urfa Milletvekilliğinden istifa eden Hüsrev (Gerede) Bey’in yerine 1924 yılında yapılan ara seçimlerde Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürü Mehmet Refet (Ülgen) Bey, Urfa milletvekili olarak seçilmiştir. 11 Ocak 1925’te TBMM’ye katılan Mehmet Refet Bey; kendisinin de bir öğretmen olması, uzun yıllar ülkenin birçok yerinde öğretmenlik ve idarecilik yapmış olması sebebiyle Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorunlarına hakim bir kişidir. Milletvekilliği döneminde özellikle eğitim camiasının sorunlarını TBMM’ye taşımış ve bu sorunların çözümü için çaba sarf etmiştir. Öğretmenlerin askerlik süresi, İlköğrenimin Türk okullarında yaptırılması, Maarif Teşkilatı Kanunu’nun değiştirilmesi, Türkiye’de Türkçe konuşulması, Lise ve ortaokullara parasız yatılı öğrenci alınması, Milli Mücadele’deki fedakarlıklarından dolayı Urfa Vilayeti’nin manevi şahsına Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası verilmesi Mehmet Refet Bey’in yapmış olduğu kanun tekliflerinden öne çıkanlardır.Öğe CHP Dönemi Seyhan (Adana) Kadın Milletvekilleri ve meclis çalışmaları (1935-1950)(Paradigma Akademi Yayınları, 2020) İdem, TekinTarih, kadın ve erkeklerin ortak eylemlerinin bütüncül bir ürünü olarak ortaya çıkıyor ve evrensel olmayı hedefliyorsa bu ortak toplumsal deneyimin en önemli paydaşı olan kadınlar geçmişin sisli fotoğraflarının neresinde duruyorlardı? Tarih metni içerisinde kadın aktivitelerini doğrudan tespit etmek oldukça güç olsa da 19. yüzyıldan itibaren dolaylı yollar kullanılarak &`;aşağıdan tarih” yöntemiyle kadın görünür hale getirilmiştir. Bu eser, toplumun yarısını oluşturan kadınların geçmişteki izlerini tespit etmeye çalışarak toplumsal tarihteki yerini teslim etmeye odaklanmıştır. Geçmişin sisli perdeleri aralandığında kadınlar, bazen eski Mezopotamya devletlerinin tapınaklarında birer rahibe ya da dolaylı yollardan ticaret yaparak hayatlarını kazanmaya çalışan edilgen tüccarlar olarak karşımıza çıkarken, bir başka metinde mesela bir Artuklu sarayında var olmaya çabalarken dikkatimizi çeker. Öte taraftan kadınlar tarihçiye bazen bir Osmanlı mahkemesindeki hak arayışında seslenirken, bir başka dönemde mesela 19. yüzyılda entelektüel birer birey olarak edebiyat dergilerinde görünür olur. Elinizdeki kitap, tarihin herhangi bir döneminde, herhangi bir coğrafyada kadınların ne işlerle uğraştıkları, sosyal hayatları ve gündelik yaşamlarının nasıl şekillendiği, sanatsal faaliyetleri ve entelektüel çevrelerinin var olup olmadığı, siyaset üzerindeki etkilerinin ne olduğu gibi sorulara verilen geniş spektrumlu cevapların yer aldığı önemli bir eserdir.Öğe Raman Dağı’nda petrol arama çalışmaları ve ekonomik değerli petrol kaynaklarının keşfi(İksad Yayınevi, 2019-03-23) İdem, TekinTürkiye, enerjide dışa bağımlığını azaltmak için 1925 yılından itibaren petrol arama çalışmalarına başlamıştır. Yaklaşık 20 bölgede jeolojik etüt çalışmaları yapıldıktan sonra Mardin ili Midyat ilçesine bağlı Basbirin, Hermes ve Kerbent bölgelerinde sondaj çalışmaları yapılmışsa da bu çalışmalardan sonuç alınamamıştır. Buralardaki çalışmalardan olumsuz sonuç alınması üzerine araştırmalar Siirt ili Beşiri ilçesi İluh nahiyesinde kaydırılmıştır. 24 Temmuz 1939 tarihinde başlatılan sondaj çalışmaları neticesinde Raman-1 kuyusunda 20 Nisan 1940’ta petrole rastlanılmıştır. İlerleyen zamanda Raman 2, 3, 5, 6 kuyuları açılmışsa da bu kuyulardan sonuç alınamamıştır. Raman-8 ve Raman-9 kuyularından günlük 130 tondan fazla petrol elde edilmesi üzerine Raman Dağı’nın petrol bölgesi olduğu kesinlik kazanmıştır. Raman Dağı’nda petrolün bulunması dönemin siyasetçileri ve bürokratları tarafından büyük bir müjde olarak paylaşılmıştır. Çıkarılan petrolün işlenmesi sorunu üzerine önce Meymuniye Boğazı Rafinerisi, ardından Batman Tecrübe Rafinerisi kurulmuştur. Petrolün bulunması, tren istasyonuna yakın bölgedeki rafineride işlenmesi tarım ve hayvancılıkla uğraşan halka yeni bir iş ve gelir kapısının açılmasına da neden olmuştur. Dicle Nehri’nden petrol kampına su getirilmesi, Raman Dağı’dan şehre kadar ki 25 km’lik yolun asfaltlanması işinde yöre halkından istifade edilmiştir. Petrol kampında ve rafineride çalışan işçilerin ihtiyaçları yeni hizmet kollarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu sayede İluh nahiyesi çevresindeki şehirlere oranla büyük bir ticari canlılığa kavuşmuştur. Bu canlılık sebebiyle 1940’ların başlarında 409 kişiden ibaret olan İluh nahiyesinin nüfusunun hızla artmasına; İluh nahiyesinin 1990’da 168.779 nüfuslu Batman vilayetine dönüşmesine neden olmuştur. Bu çalışmanın amacı; 1940’ların başlarında küçük bir nahiye iken 1990’da vilayet dönüşecek olan Batman’da ekonomik değere sahip ilk petrol kaynaklarının keşfedilmesi sürecinde Raman Dağı’nda yapılan petrol arama çalışmalarını ortaya koymaktır. Yine bu süreçte karşılaşılan güçlükler, çıkarılan petrolün işlenmesi sorunu çalışmanın konusudurÖğe Darbenin meşruiyeti çerçevesinde 15 Temmuz darbe girişimi ile 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin karşılaştırılması(Muş Alparslan Üniversitesi, 2017-05) İdem, TekinÖğe 2. Dönem TBMM’deki Urfa Milletvekilleri ve meclis faaliyetleri(Çizgi Kitabevi, 2019) İdem, TekinDoç. Dr. Samira Kortantamer Armağanı olarak hazırlanan bu eser, iki hatırat yazısı ile on yedi makale çalışmasından oluşmaktadır. Mandeville’in kayıtlarına göre Memluk Türk Devleti, Yahudi asıllı İtalyalı Seyyah Obadiah’ın gözlemlerine göre 15. yüzyıl Mısır’ı ve bunun Memlûklar ile ilgili kayıtları, en-Nasır Muhammed b. Kalavun’un üst yönetim mensupları ile olan illişkileri ve ümera arasındaki çekişmeler, Memlûklar devrinde Dımaşk ümerası, vezaret makamının Memlûklar ile Selçukîler açısından mukayesesi, İlhanlıların önemli hükümdarlarından Olcaytu Han’ın dini yönü, on yedinci asırda Cezayir Dayılarına ait üç Türkçe mektup, Suriye Ermenileri, 1941 tarihli bir İngiliz Büyükelçilik görevlisinin seyahat notları, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Adana’da görülen salgın hastalıklar, Hurufat defterlerine göre Beyrut ve Hasankeyf, Isabel Fry’ın tespitleri ışığında Türk kadınının eğitim hakkı, ilk kadın milletvekillerinden Mihri Pektaş’ın meclisteki faaliyetleri, İkinci TBMM’deki Urfa Milletvekilleri ve bu süreçteki meclisin faaliyetleri, Göbekli Tepe D Tapınağı Dikilitaş betimlemeleri ve bunun Sümer anlatıları arasındaki benzerlikleri, eserde müstakil olarak işlenen konulardır.Öğe Adana (Hamidiye) Sanayi Mektebi’nde hâkimiyet mücadelesi ve “sandalye kavgası” olayı(Dicle Üniversitesi, 2020-10-19) İdem, TekinModern sivil teknik eğitimin gelişiminde önemli bir dönüm noktası olan sanayi mekteplerinin tarihsel gelişimi Mithat Paşa’nın 1863 yılında Niş’te hayata geçirmiş olduğu Islahhane ile başlamıştır. Bir plan dâhilinde yürütülmeyen ve bu yüzden istenilen verimin alınamadığı ıslahhaneler Sultan II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yıldönümü münasebetiyle Hamidiye Sanayi Mektepleri adı ile dönüşüme uğramıştır. Adana’daki ıslahhane de bu dönüşüm üzerine 22 Ağustos 1900 tarihinde Adana Hamidiye Sanayi Mektebi olarak eğitim faaliyetlerine devam etmiştir. Adana Sanayi Mektebi faaliyetlerini; vilayet bütçesinden aktarılan ödenekler, şehirdeki hayırseverlerin yardımları, piyango çekilişleri, mektebe yardım için alınan vergiler ve konut tahsisleri ile elden edilen gelirlerle sürdürmüştür. Verilen nitelikli eğitim ve idarecilerin üstün gayretleri neticesinde mektep kısa sürede ilgi odağı haline gelmiştir. Bunun yanında; mektep faaliyetlerinin sürdürülmesi için elde edilen gelirlerle birlikte Adana esnaf ve çiftçisinin yaptırdığı işler nedeniyle mektep idarecileri önemli bir bütçeyi kontrol etmişlerdir. Adana Sanayi Mektebi’nin saygın bir eğitim kurumu olmasının yanında hükmettiği bütçe nedeniyle kuruluşundan itibaren okul yönetimini elde bulundurmak isteyen grupların da ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu çalışmanın amacı; Adana Sanayi Mektebi’nin tarihsel gelişimini ve Adana Sanayi Mektebi üzerindeki hâkimiyet mücadelesini ortaya koymaktırÖğe Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de petrol arama çalışmaları (1925-1940)(İksad Yayınevi, 2019-03-23) İdem, Tekin1925 yılında Musul Meselesi aleyhine sonuçlanmış olan Türkiye, enerjide dışa olan bağımlılığını azaltmak için petrol arama çalışmalarına ağırlık vermiştir. Petrol arama çalışmalarını kendi içerisinde iki dönemde ele almak gereklidir. Birinci dönem; petrol sahalarının tespiti sürecinin yaşandığı jeolojik etüt çalışmalarıdır. Başlangıçta Lüksemburglu Dr. Michel Lucius, 1929 yılından sonra ise ABD’de yaşayan mühendis Cevat Eyüp Taşman’ın Türkiye’ye gelmesi üzerine O’nun öncülüğünde jeolojik etüt çalışmaları yapılmıştır. Etüt çalışmaları Hükümet adına yapıldığı gibi yerli sermayedarlar ve yabancı şirketler de Hükümetten aldıkları izin üzerine bu petrol arama çalışmalarına katılmışlardır. Petrol arama çalışmalarının ilk günlerinde gerek kanuni altyapının bulunmaması gerekse kurumsal birikimin olmaması nedeniyle bu yöndeki eksiklikler de giderilmeye çalışılmıştır. Yapılan etüt çalışmaları ve zaman içerisinde petrol arama çalışmalarının kurumsal bir kimlik kazanması üzerine petrol arama çalışmalarında ikinci dönem başlamıştır. Bu dönemde ise eldeki veriler eşliğinde petrol bölgesi olduğu düşünülen yerlerde sondaj çalışmaları yapılmıştır. Dönemin İktisat Vekili Celal Bayar’ın da hazır bulunduğu bir törenle Mardin ili Midyat ilçesi Basbirin bölgesinde ilk sondaj kuyusu açılmıştır. 13 Ekim 1934 tarihinde başlatılan sondaj çalışmaları neticesinde Basbirin-1 ismi verilen kuyuda petrol emarelerine rastlanılmışsa da bu petrolün ekonomik bir değeri olmadığı gerekçesiyle 15 Haziran 1936’da sondaj kuyusu kapatılmıştır. Basbirin bölgesinden sonra Midyat ilçesindeki Hermis ve Kerbent bölgelerinde sondaj çalışmalarına devam edilmiştir. Sondaj çalışmalarından sonuç alınamaması üzerine Türkiye’nin ekonomik değerli ilk petrol kuyularının açılacağı Raman Dağı’nda çalışmaların devam etmesi kararlaştırılmıştır. Bu çalışmanın amacı; 1940 yılında Siirt vilayeti Beşiri İlçesi İluh (Batman) nahiyesinde ekonomik değer teşkil eden ilk petrol kaynakları tespit edilene kadar ki süreçte Türkiye’nin petrol arama çalışmalarını ortaya koymaktırÖğe Misak-ı Milli sınırlarına göre Türkiye-Suriye sınır hattının belirlenmesi sürecinin TBMM görüşmelerine yansıması(İksad Publications House, 2020) İdem, TekinÖğe Suriye bağımsızlık mücadelesinin Milli Mücadele’de Güney Cephesi’ne etkileri(İksad Yayınevi, 2019-12-16) İdem, TekinBu çalışmada, Fransızlara karşı Suriye’de başlayan bağımsızlık mücadelesinin aynı tarihlerde Güney Cephesi’nde yürütülen Türk Milli Mücadelesi’ne etkileri üzerinde durulmuştur. I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanması halinde Irak, Suriye ve Arabistan coğrafyasını kapsayan Bağımsız Arap Krallığı vaadi üzerine Müslüman Araplar Osmanlı Devleti’ne isyan etmişlerdir. Arapları Osmanlı Devleti’ne karşı kullanmak için Bağımsız Arap Krallığı vaadinde bulunulmuşsa da İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan Sykes-Picot Antlaşması’nda Ortadoğu İngiltere ve Fransa arasında paylaşılmıştır. I. Dünya Savaşı sonrasında kısa süreliğine Ortadoğu’da Şerif Hüseyin ve oğulları Abdullah ile Faysal idaresinde Bağımsız Arabistan kurulmuş olsa da bu idare Avrupa siyasetinin gerçekleri ile örtüşmediği için devam ettirilmemiştir. Suriye’nin Faysal idaresinden alınarak Fransızlara devredileceğinin öğrenilmesi üzerine Suriyeli Müslüman Araplar aldatıldıklarının farkına varmışlar ve Fransa’ya karşı bağımsızlık mücadelesi başlatmışlardır. Güney Cephesi’ndeki işgal ve idarelerinden dolayı Fransızlara karşı Türk Milli Mücadelesi’nin de başlamış olması Fransa’yı Suriye ve Güney Anadolu’da oldukça zor bir duruma sokmuştur. Bu durumun farkına varan Mustafa Kemal Paşa; Suriye bağımsızlık savaşını destekleyerek Fransa’nın Güney Anadolu’daki işgalini sonlandırmasını sağlamaya çalışan bir siyaset izlemiştir. Uygulanan bu siyaset kısa sürede sonuç vermiş ve George Picot, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek ve Anadolu’daki Fransız askerlerini çekecek uygun bir zemin oluşturmak için Sivas’a gitmek zorunda kalmıştır. Bağımsız Arabistan vaadiyle isyana zorlanan Arapların, Avrupa tarafından aldatılması üzerine Suriye’de başlayan bağımsızlık mücadelesi sadece Suriye’deki gelişmeleri etkilememiş, Güney Cephesi’ndeki Türk Milli Mücadelesi’ni doğrudan etkilemiştir.Öğe Birinci Dünya Savaşı sona ererken islahiye ve çevresinde Ermeni faaliyetleri(İksad Yayınevi, 2019-03-23) İdem, Tekin; Karlangıç, OsmanBirinci Dünya Savaşı sürerken Ermenilerin Suriye bölgesine sevk ve iskânı gerçekleşmiş, böylece Adana çevresinde bir “Kilikya Ermenistanı” kurma ümitleri kaybolmaya yüz tutmuştu. Ermeniler, Osmanlı Devleti’nin savaşı kaybedeceğinin anlaşılması üzerine yeniden bölgeye gelmeye başladılar. 1918 yılından itibaren İslahiye ve çevresinde bazı silahlı faaliyetlere hız verdiler. Bölgedeki Ermenilere kaçak yollarla silah sevkiyatı yapıldı. Bu sevkiyatta Bağdat demiryolunun Osmaniye-İslahiye-Halep güzergâhını kullandılar. Böylece Ermeni çeteleri silahlandırıldı. Demiryolu hattında çalışan görevliler organizasyonda aktif olarak görev almakta ve ticari kazanç da elde etmekteydiler. Silahlı çeteler İslahiye çevresindeki köylerin bazılarının desteğini sağlarken, devlet yanlısı köyleri de tehdit etmekten geri durmadılar. Köylerden bir kısmının desteğini almaları, diğer bir kısmını da sindirmeleri Ermeni çetelerinin yakalanmasını güçleştirdi. Devlet çeşitli defalar silahlı çeteleri yakalamak için asker göndermesine rağmen ormanlık alan ve arazi şartları nedeniyle başarısız oldu. Osmanlı Devleti ne kadar olayların önüne geçmek için çabalasa da organizasyonun çeşitliliği ve işleyişi nedeniyle bölgedeki çete saldırılarının ve onlara silah aktarılmasının önüne geçemedi. Ermeni çetelerine birçok kesimden destek geliyordu. İslahiye’nin nüfuzlu şahsiyetleri, demiryolu üzerindeki istasyon görevlileri ve bazı askerler de bu organizasyonun içerisinde yer alıyordu. Silah sevkiyatında rol alan Müslüman devlet görevlileri ve İslahiye’nin nüfuzlu şahsiyetleri bu işin ticari boyutuyla da ilgileniyorlardı. Yoğun çalışmalar sonucunda Halep ile İslahiye arasındaki bağlantılar çözülmeye başladı. Bu çalışmanın amacı; Birinci Dünya Savaşı biterken İslahiye ve çevresinde Ermeni çetelerin faaliyetlerinde canlanma ve onlara silah sevkiyatı yapılması çabalarını ortaya koymaktır