16 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 16
Öğe Cudi Dağı Vadisi'nde bir geç neolitik merkez: Şah Vadisi çanak çömleklerinin kimyasal ve mineralojik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi, 2019-06-19) Kaynak, Esra; Bayazit, Murat; Coşkun, NilgünArkeometri, arkeolojik kazılarda açığa çıkan buluntuları çeşitli bilim dalları ile disiplinler arası çerçevede değerlendirilen bir alandır. Kazılarda ele geçen buluntuların kimyasal, mineralojik, fiziksel ve mikroskobik tanımlamaları geçmiş uygarlıklara ait birçok bilgi vermektedir. Buradan yola çıkılarak, mevcut tez çalışmasında Şırnak ilinde yer alan Şah Vadisi’ne ait Neolitik Dönem seramik buluntuları arkeometrik olarak incelenmiştir. Şırnak’ta 19. yüzyıl başlarından itibaren yapılan ilk bilimsel gezi ve araştırmalar batıdaki Cizre-Silopi ovalarında yoğunlaşmıştır. Bölgede yapılan araştırmalarda çok sayıda yerleşim tespit edilmiştir. Ortaya çıkarılan merkezlerden toplanan çanak çömlekler Mezopotamya etkili olarak değerlendirilmiştir. Şah Vadisi yamaç yerleşiminde bulunan çanak çömlekler Hassuna Samara kültürünün en doğudaki örneklerini temsil etmektedir. Bu seramiklerin karakterize edilmesi amacıyla mevcut çalışmada kimyasal ve mineralojik içeriklerin belirlendiği teknikler kullanılmıştır. Taşınabilir XRF ve XRD analizlerinde elde edilen sonuçlar sırasıyla seramiklerin kalkerli hammadde kaynakları ile üretildiklerine ve genel olarak 700-800oC gibi göreceli olarak çok yüksek olmayan sıcaklık aralıklarında pişirildiklerine işaret etmiştir. Petrografi analizinde elde edilen sonuçlar seramiklerde kil, kiltaşı ve marn kayaç içeriklerinin yanında mineral olarak da çoğunlukla kuvars, plajiyoklaz, biyotit ve opak minerallerin yer aldığını ortaya koymuştur. Ayrıca çoğu örnekte grog ihtivası da (hacimce % 1-2 olarak) belirlenmiştir. Elde edilen arkeometrik veriler incelenen Şah Vadisi Neolitik Dönem seramiklerinin basit üretim teknikleri ile göreceli olarak düşük sıcaklıklarda pişirildiklerine ve dolayısıyla bu örneklerin büyük ihtimalle günlük kap ürünlerine ait olabileceklerine işaret etmiştirÖğe Hasankeyf Zeynel Bey Türbesi’ndeki çini bezemelerinin P-XRF ile arkeometrik çalışması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-07-16) Turan, Emine; Levent, AbdulkadirToprağın pişirildikten sonra şekil verilerek vazo, sürahi, kap-kacak gibi eşyaların üretilmesine dayalı el sanatına “çini” denir. Fayans, seramik, porselen tabak gibi eşyaların süslenmesinde kullanılan renkli dekor ve motiflerle işlenmiş kaplama malzemesi ve bu malzeme yardımı ile işlenmiş eşyalara “çini” süsleme işine “çinicilik” denir. Bu tez çalışmasında öncelikle; Hasankeyf Tarihi, coğrafi yapısı ve Zeynel Bey türbesi hakkında bilgi verildikten sonra kısaca Çini hakkında da bilgi verilmiştir. Tez konumuz olan, Zeynel Bey Türbesine ait 7 Adet Açık Mavi Sır, 7 Adet Koyu Mavi Sır ve 8 Adet Sırsız Kiremit olmak üzere toplamda 22 Adet Çini’nin P-XRF ile Türbenin taşındığı Hasankeyf Kültürel Parkta yerinde analiz yapılmıştır. Sonuç olarak; yerinde incelediğimiz 22 Adet numunenin kimyasal içerikleri belirlenip daha önce yapılmış olan çalışmalar ile karşılaştırılmıştır. Yaptığımız bu çalışma daha sonra yapılabilecek çalışmalara ışık tutması öngörülmüştürÖğe Dara Antik Kenti (Mardin) Bizans dönemi bakır ve bakır alaşımı sikkelerinin arkeometrik özelliklerinin incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-01-22) Kondukçu, Mehmet Reşit; Aydın, MahmutMardin Arkeoloji Müzesi’nde yer alan Dara Antik Kenti bakır ve bakır alaşımı 38 adet sikkenin kimyasal kompozisyonunun belirlenmesine yönelik olan bu yüksek lisans tez çalışmasında, sikkelerin element oranlarını belirlemek amacı ile Taşınabilir Enerji Dağılımlı X-Işını Floresans Spektrometresi (P-EDXRF) kullanılmıştır. Analizleri yapılan eserlerin tamamının tarihlendirilmesi müze tarafından yapılmamıştır. Bundan dolayı ilk olarak eserlerin tarihlendirilmesi amacı ile müze envanter kayıtları, ulusal ve uluslararası sikke kataloglarının yer aldığı yayınlar araştırılmıştır. Yapılan Analizler sonucunda 38 adet sikkenin kimyasal kompozisyonları ile birlikte alaşım oranlarının tespiti yapılmıştır. Bizans dönemine ait olan sikkelerin ortalama ana element oranları bakır (Cu) % 95,4 ve kurşun (Pb) oranları % 3,01 olarak tespit edilmiştir. Tez çalışması ile Bizans dönemine ait olan sikkelerin analizleri yapılarak dönemin imparatorları karşılaştırılmış, ekonomik, siyasi ve sosyal durumları hakkında bilgiler verilmiştir. Analiz sonuçları kapsamında I. Anastasius, I. Iustinus, I. Iustinianus, II. Iustinus ve Mauricius Tiberius imparator dönemleri sikkelerinin bakır oranlarının benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir.Öğe Siirt Başur Höyük kazısında ele geçen bazı metal eserlerin arkeometrik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-11-19) Öztoprak, Hakkı; Kaçmaz Levent, EsraBu çalışmada Başur Höyük kazısında 2007 yılından bu yana sürdürülen arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkarılan metal eserlerin arkeometrik analizi yapılmıştır. Başur Höyük kazısı Siirt ilinde bulunmaktadır. Bu yüksek lisans tez çalışmasında 2007-2019 yılları arasında Başur Höyük mezar kazılarında gün yüzüne çıkarılan ve Batman müze envanterine kayıtlı metal eserler arkeometrik yönden incelenmiştir. Batman Müzesine kayıtlı 22 adet envanterlik metal eser Taşınabilir Enerji Dağılımlı X Işını Floresans Spektrometresi (P-EDXRF) kullanılarak arkeometrik analizleri yapılmıştır. Tahribatsız yöntemlerin başında gelen P-EDXRF analiz yöntemiyle kültür varlıklarının kimyasal kompozisyonları ortaya çıkarılarak eserlerin hangi elementlerden oluştuğu ve elementlerin eserdeki yoğunlukları hakkında bilgiler elde edilmiştir. Eserlerden tahribatlı analiz yapma izni verilmediğinden ve ender olan bu eserlerden parça almak etik ve yasal olmadığından tahribatsız analiz yöntemi seçilmiştir. Analizleri gerçekleştirilen envanterlik eserlerin tamamı Siirt Başur höyük kazısında ortaya çıkarılan mezarlarda mezar hediyesi olarak konulduğu düşünülen eserlerdir. Envantere kayıtlı eserler Erken Tunç Çağına tarihlenmiştir. Yapılan analizlerde 22 adet müze envanterine kayıtlı metal eserlerin arkeometrik analiz sonuçları değerlendirildiğinde eserlerin % 93 bakır elementinden oluştuğu tespit edilmiştir. Bakır ile birlikte yaklaşık % 8 ortalamaya sahip arsenik elementinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Hilal biçimli metal objelerin de bakır ve gümüş alaşımından yapıldığı tespit edilmiştir.Öğe Antakya Müzesinde bulunan Soteria mozaiğinin arkeometrik karakterisazyonunun belirlenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 201-02-25) Işık, Hülya; Levent, AbdulkadirMozaik, diğer tüm sanat dallarında da olduğu gibi, insanoğlunun dünyayla kurduğu en önemli estetik bağlardan birisidir. Bir mozaiğe bakıldığında geçmiş zamandaki değişen izleri görebilir, çoktan unutulmuş zamanı tekrar yaşayabiliriz. Mozaik günümüze kadar en az hasarla gelmiş, rüzgâr ve yağmur gibi doğa şartlarına karşı en iyi şekilde direnen ebedi bir sanattır. Bu tez çalışmasında, öncelikle mozaik sanatının tanımı, ortaya çıkış dönemlerinden itibaren geçirdiği tarihsel gelişimi, mozaik çeşitleri ve türleri alt başlıklar şeklinde incelenmiştir. Mozaik sanatı açısından çok önemli bir konuma sahip olan Hatay'ın tarihçesi ile ilgili bilgi verilip, Hatay mozaiklerinin önemi anlatılmıştır. Daha sonra Antakya müzesinde sergilenen Soteria mozaiğinin makro tanımı yapılarak mozaik hakkında bilgi verilmiştir. Bu çalışma, üç aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk olarak, Soteria mozaiğine ait taş tesseralar taşınabilir Renk Detektörü X- Rite CAPSURE hassas renk ölçüm cihazı kullanılarak renk analizi yapılmıştır. Ardından elementlerinin nicel analizi için tahribatsız bir yöntem olan, Portatif X-Işını Floresans cihazı kullanılarak tesseraların analizi yapıldı. Sonraki aşamada, Soteria mozaiğine ait 10 adet taş tesseranın kayaç türü ve minerallerinin belirlenmesi için laboratuvar ortamında Petrografik analiz yapılmıştır. Sonuç olarak mozaiklerde kullanılan malzemelerin nitelik ve içeriklerinin incelenmesi; geçmiş, günümüz ve gelecek arasında bağlantı kurarak, mozaiklerin günümüze kadar ayakta kalmasının nedenlerini ortaya çıkarmada önemli katkılar sağlayabilecektir.Öğe Diyarbakır Arkeoloji Müzesine satın alma yoluyla kazandırılmış bir grup gümüş seleukos sikkesi üzerine arkeometrik incelemeler(Iğdır Üniversitesi, 2020-12-30) Aydın, Mahmut; Yıldız, İshakDiyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde yer alan, Seleukos Krallığı I. Philip Philadelphos dönemine ait 56 adet gümüş sikke arkeolojik olarak incelenmiş ve taşınabilir enerji dağılımlı X-ışını fl oresans (P-EDXRF) spektrometresi ile sikkelerin arkeometrik analizleri yapılmıştır. Elde edilen analiz sonuçları doğrultusunda I. Philip Philadelphos dönemi sikkelerinin gümüş oranları doğrultusunda dönemin ekonomik, sosyal ve siyasal koşulları hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. Söz konusu değerlendirmeler eserlerin kimyasal kompozisyonları hakkında da bilgi sahibi olmamızı sağlamıştır. Aynı zamanda elde edilen gümüş oranları önceki Seleukos krallarının döneminin gümüş oranları ile karşılaştırılarak zaman içerisinde sosyal ve politik gelişmelere bağlı olarak gümüş oranlarındaki farklılıklar dolayısıyla ekonomik değişim açığa çıkarılmıştır. Alaşım oranlarının tespiti yapılarak tarihsel süreç içerisinde sikkelerdeki değerli metallerin oranlarının değişimi hakkında bilgiler elde edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda I. Philip Philadelphos dönemi sikkelerinin ortalama % 94 oranında gümüş, % 4,84 oranında bakır, % 0,42 oranında altın ve % 0,67 oranında kurşun içerdiği tespit edilmiştir. Diğer Seleukos krallarıyla karşılaştıracak olunursa I. Philip Philadelphos döneminde sikkelerdeki gümüş oranlarında, yaşanan savaşlardaki harcamalara bağlı olarak, aşağı yönlü bir hareketlilik (% 99’dan % 93’e) oluştuğu tespit edilmiştirÖğe Diyarbakır Parlı Safa Camii çinilerinin korumaya yönelik arkeometrik yöntemlerle incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-19) Yıldız, Dursun; Bayazit, MuratDiyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne bağlı olan Parlı Safa Cami bölgede “Palo Cami” olarak da bilinmektedir. Parlı Safa Cami Diyarbakır sur içinin kuzey batı kanadında yer almaktadır. Diyarbakır’daki Ulu Cami’nin batısında bulunan yapı“Safa Cami” ve “İparlı Cami” olmak üzere iki farklı isimle anılmaktadır. Yapının Akkoyunlular devrinde (1401-1515) inşa edildiği tahmin edilmektedir. Bu tez çalışmasında, Diyarbakır Parlı Safa Cami’nde yer alan çini örnekler arkeometrik olarak incelenmiştir. Bu amaçla yapıdan temsili çini örnekleri seçilerek analitik analiz yöntemleri ile karakterize edilmiştir. Çini bünyelerin ve sırlı yüzeylerdeki renklendiricilerin kimyasal kompozisyonları portatif X-ışını floresans (p-XRF) ve taramalı elektron mikroskobuna (SEM) bağlı enerji saçınımlı X-ışını spektrometresi (EDX) ile belirlenmiştir. SEM görüntüleri ile örneklerin mikro yapıları incelenmiş olup, çinilerin hamur özellikleri petrografi ile belirlenmiştir. Numunelerin mineralojik ihtivaları X-ışını difraksiyon (XRD) tekniği ile saptanmıştır. Çalışma kapsamında ayrıca Fourier dönüşümlü kızılötesi (FTIR) spektrometresi ve termogravimetrik-diferansiyel termal analiz (TG-DTA) metotları tamamlayıcı yöntemler olarak kullanılmıştır. Analizlerde ulaşılan sonuçlar çinilerin üretim teknolojileri açısından yorumlanmış olup, buna ek olarak elde edilen arkeometrik veriler restorasyon ve koruma bağlamında ele alınarak değerlendirilmiştir.Öğe Diyarbakır Müzesi’nde bulunan Bizans dönemi altin çukur sikkelerin arkeometrik ve nümizmatik incelenmeleri(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-01-22) Ayhan, Melek Kerime; Aydın, MahmutAnadolu madencilik tarihine baktığımızda birçok gelişme evreleri göze çarpar. Tarih öncesi devirlerde madenleri başta renkli mineraller olarak toplamakta, boya malzemesi ve boncuk yapımında kullanmaktaydı. Henüz çanak çömleğin bilinmediği dönemlerde yüzeye yakın bazı maden yataklarında bulunan bakır da toplanmaya ve küçük nesnelerin yapımında kullanılmaya başlanmıştır. Madenlerin sanatta ve alet yapımında kullanılması tarihin akışını da değiştirmiştir. Birçok imparatorluğun kurulması ve güçlenmesinin kökeninde, madenlerin çeşitli alanlarda kullanılmasının yaygınlaşması etkili olmuştur. Kullanılan madenlerin çeşitliliğinin artması aynı zamanda zengin medeniyetlerin de inşa edilmesinin göstergesidir. Bu imparatorluklardan en önemlisi Avrupa ve Asya’ya yayılma becerisi gösterebilen Romalılardır. Zengin bir uygarlık inşa eden Roma İmparatorluğu ve devamı olan Bizans İmparatorluğu geride çok önemli eserler bırakmıştır. Bizans İmparatorluğu’nun yarattığı uygarlığın izlerine arkeolojik eserlerde tanıklık etmek mümkündür. Özellikle sikkelerde rastlanan bulgular bu kültür ve medeniyetin kronolojik olarak izlerini kolayca takip edilmesini sağlamaktadır. Bu açıdan tez konusu kapsamında altın çukur sikkelerin arkeometri ve nümizmatik bilimi çerçevesinde incelenmesi amaçlanmıştır. Tez kapsamında analiz edilen altın çukur Bizans sikkelerinin kimyasal kompozisyonlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Elde edilecek kimyasal kompozisyonlar, ilerde müzelere kabul edilecek ve orijinalliğinden şüphelenilen Bizans Dönemi altın çukur sikkelerin kimyasal kompozisyonlarının karşılaştırılması için temel data oluşturmaktadır. Ayrıca form, tasarım, kullanım amacı, üzerinde süslemelerin ve figürlerin olup olmadığı gibi parametrelerle üretildikleri döneme ışık tutmuştur. Anadolu da yapılan arkeolojik kazılara yeni bir boyut kazandıran arkeometri ile nümizmatikin birleştirilmesi sonucunda geçmiş medeniyetlere ait üretim teknolojileri ve aralarındaki ilişkiler hakkında (metal üzerinden) önemli bilgiler elde edilmiştir. Bu çalışmada yapılan analiz sonuçlarına göre altın çukur sikkelerde 1059’larda %75 civarında olan altın oranı enflasyon ve savaşlar sonucunda 1078’lere gelindiğinde %56’lara kadar düştüğü tespit edilmiştir. Düşürülen altın oranının yerine daha ucuz ve yaygın olan gümüşün katıldığı tespit edilmiştir.Öğe Batman Müzesinde bulunan Artuklu dönemine ait bir grup sikkenin arkeometrik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-07-23) Avan, Goncagül; Levent, AbdulkadirArtuklu dönemine ait ve Batman Müzesi’ne satın alma yoluyla müzeye getirilmiş olan bir grup bakır sikkenin (28 adet) Enerji Dağılımlı Taşınabilir X-Işını Floresans Spektrometresi (P-EDXRF) ile analizi yapılmıştır. Tahribatsız bir analiz yöntemi olan P-EDXRF ile sikkelerin kimyasal kompozisyonları ortaya çıkarılarak eserlerin hangi elementlerden oluştuğu ve elementlerin eserdeki oranları hakkında bilgiler elde edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda ana element ortalama %97,24 oranında bakır, iz element %0,926 oranında kurşun, %0,462 oranında demir, % 0,347 oranında silisyum ve %0,210 oranında fosfor içerdiği tespit edilmiştir. Artuklular sahip oldukları konumdan dolayı birçok uygarlık kültüründen etkilenmiş olup bu durum ekonomik hayatlarına da yansımıştır. Bu etkileşimin sikkelere de yansıdığı görülmektedir.Öğe Hatay ili 4642 nolu parselde (müze otel) ele geçen mozaiklerin taş tesseraların türü ve kökeninin tespit edilmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 201-06-19) Kavşut, Fatima; Aydın, MahmutBu çalışma Hatay ili 4642 nolu parselde (müze otel) ele geçen mozaiklerin taş tesseraların türü ve kökeninin tespit edilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma kapsamında izinli olarak alınan 6 mozaiğe ait toplam 60 adet tessera üzerinde renk analizi, P-XRF ve petrografik ince kesit optik mikroskop analizi gibi arkeometrik analizler yapılmıştır. Ayrıca P-XRF analizi sonuçlarına göre; ana, eser, geçiş ve nadir toprak elementlerinin varlığı tespit edilmiştir. Aynı zamanda tesseraların büyük çoğunluğu kireçtaşından oluştuğu için yapılarında oldukça yüksek oranlarda Ca+LE elementlerinin olduğu belirlenirken bu sonuçlar petrografik ince kesit optik mikroskop analizi ile elde edilen sonuçları destekler niteliktedir. Petrografik ince kesit optik mikroskop analizine göre; tesseraların büyük çoğunluğunu kireçtaşı olduğu az sayıda tanetaşı, silttaşı, kiltaşı ve radyolarit kayaç türünden oluştuğu ve bu kayaç türlerinin araştırma alanı olan Antakya ilçesi ve civarında bol miktarda bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.Tessera örneklerinin doku özellikleri değerlendirildiğinde, kireçtaşı türüne ait tesseraların mikritikve sparitik dokuya sahip oldukları, diğer kayaç türlerinin ise kristalize ve kırıntılı bir dokuya sahip oldukları görülmüştür. Tessera örneklerinin sertlik derecelerine bakıldığında, en sert tesseranın radyolit kayaç türüne ait tesseranın olduğu (4,5- 5 mohs) diğerlerinin ise genel olarak (2- 3 mohs) sertliğinde olduğu tespit edilmiştir.