Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 8 / 8
  • Öğe
    XVI. Yüzyılda Hama Sancağında kırsal yerleşme
    (Ankara Üniversitesi, 2014-09) Nasıroğlu Aydın, Mehtap
    1516 yılında Osmanlı idaresine geçen Hama, bir sancak statüsüyle Osmanlı taşra teşkilatı içindeki yerini almıştır. Hama Sancağı, Kanuni Sultan Süleyman’ın iktidarının ilk zamanlarında Humus ile birleştirilerek geniş sınırları olan idari bir bölge haline getirilmiştir. XVI. yüzyılın ortalarında ise Humus Hama’dan ayrılarak tekrar müstakil bir sancak yapılmıştır. Dolayısıyla Hama Sancağı’nda kırsal yerleşmenin coğrafi sınırları önemli bir değişime uğramıştır. Bu bağlamda, Hama Sancağı’nın sınırları XVI. yüzyılın ilk yarısında Hama, Humus, Ma‘arretü’nNu‘man ve Bârin nahiyelerinden oluşurken, aynı yüzyılın ikinci yarısında Hama, Bârin, Masyâf ve Şeyzer nahiyelerinden meydana geliyordu. Bu çalışmada, tahrir defterleri kaynak olarak kullanılmak suretiyle XVI. yüzyılda Hama Sancağı’nın nahiye ve köyleri ile buralarda oturan kırsal nüfus tespit edilmeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    Van’da bir İngiliz Konsolos Vekili: Bertram Dickson’ın Taşnak Cemiyeti üzerine değerlendirmeleri
    (Ermeni Araştırmaları, 2020-04-30) Turan, Orhan
    XIX. yüzyılda sanayi inkılâbı sonucunda ortaya çıkan buhar gücünün gemilere uygulanması ile dünyanın kaderini etkileyen ticari, sosyal ve siyasi hareketlilik geniş Osmanlı coğrafyasını da etkilemiştir. 1838 tarihli Osmanlı-İngiliz Ticaret Sözleşmesi’nin getirdiği imtiyazların bir sonucu olarak Osmanlı idaresindeki önemli şehirlerde İngiliz konsoloslukları açılmıştır. Konsolosluklar kendi vatandaşları ve hükümetleri için faydalı olacaklarına inandıkları görev alanlarındaki yer ve halka ait ticari, sosyal ve siyasi değeri olan bütün bilgileri başkentlerine aktarmıştır. Bu çalışmada Van’da İngiliz Konsolos Yardımcısı ve Askerî Ataşe olarak görev yapmış olan Bertram Dickson tarafından Taşnak Cemiyeti’nin faaliyetleri hakkında kaleme alınan rapor değerlendirilmektedir. Mevcut raporu önemli kılan özellik ise II. Meşrutiyet’in ilânı öncesi ve sonrası bölgedeki gelişmeleri Taşnak Cemiyeti üzerinden değerlendirmesidir. Raporda; devrimci bir örgüt olarak nitelendirilen cemiyetin anayasanın tekrar yürürlüğe girmesinden sonraki politikalarına; kuruluş amacı ve finans kaynaklarına; ideolojisi ve coğrafyasına; “Büyük Ermenistan idealine”, Kürtlere bakışına; Van vilâyetinde yaşayan Ermeniler üzerindeki etkilerine; Hınçak Cemiyetinin gücünü kaybetmeye başlamasına ve Taşnak’ın önem kazanmasına; Rus Hükümeti ile ilişkileri ve Kafkasya’daki faaliyetlerine; Jön Türkler ile ilişkilerine ve Avrupalı güçlerin yardımlarına yer verilmiştir.
  • Öğe
    B/157 numaralı Bursa şer’iyye siciline göre Bursa’da sosyal ve ekonomik hayat
    (Batman Üniversitesi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 2021-07-01) Demirtaş, Kenan; Alaca, Hanife
    1725 tarihli B/157 numaralı Bursa şer’iyye sicilinin transkripsiyon ve değerlendirmesi yöntemi ile oluşturulan bu çalışmada Osmanlı Devleti’nin hukukî süreci ve bu sürecin idarî yapı bazında oluşturduğu düzenin incelenmesi tezin çıkış noktası olmuştur. Osmanlı şehir tarihi çalışmalarının kuşkusuz en önemli kaynakları arasında şer’iyye sicilleri gelmektedir. Sicil kayıtları incelenerek bir bölgenin hukukî, idarî, sosyal ve ekonomik yapısı hakkında ayrıntılı bilgiler elde edilebilir. Bu çalışmada B/157 numaralı Bursa kadı sicilinde üç yüz on bir belge incelenerek, Bursa’nın idarî yapısı, sosyal, kültürel ve ekonomik durumu tespit edilmeye çalışıldı. Bu çalışmaya Bursa’nın tarihsel sürecinden bahsedilerek başlanmıştır. Daha sonra şer’iyye sicili ve Osmanlı’da hukuku ele alındı. Burada sicillerde kullanılan belge çeşitleri konularına göre tasniflendirildi ve açıklandı. Tezin birinci bölümünde ise Bursa’nın idarî yapısı üzerinde duruldu. İkinci bölümde Bursa’nın sosyal ve kültürel yapısı ele alındı. Üçüncü bölümde ise Bursa’nın ekonomik yapısı hakkında bilgiler yer almaktadır.
  • Öğe
    İngiliz Büyükelçisi Gerard Lowther’in gözünden Osmanlı Devleti’nin dış ilişkileri (1908-1909)
    (Ankara Üniversitesi, 2018-09-20) Turan, Orhan
    Gerard Lowther 1908 yılında İstanbul’da Büyükelçilik yapmak üzere İngiliz Hükümeti tarafından görevlendirilmiş ve bu vazifeyi 1913 yılına kadar sürdürmüştür. Çalışma İngiliz Büyükelçiliği yıllık raporlarında incelenen dönemin dış politikası üzerinedir. II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonra Osmanlı Devleti’nin takip ettiği dış politikayı, Meşrutiyet rejimine geçişi ve yeni rejime Avrupa devletlerinin bakış açısını İngiltere’nin gözünden irdelemeyi amaçlamaktadır. Makalede II. Meşrutiyet’in ilk yılında (1908-1909) Osmanlı Devleti’nin dış siyasetindeki gelişmelerin İngiliz Büyükelçiliği yıllık raporlarına nasıl yansıdığı incelenmeye çalışılmaktadır.
  • Öğe
    II. Meşrutiyet’in ilanına ilişkin İngiliz Büyükelçiliğinin değerlendirmeleri
    (Atatürk Üniversitesi, 2018-06-28) Turan, Orhan
    Jön Türk hareketi Osmanlı tarihinin son evresinde en önemli sosyal ve siyasi harekettir. İttihâd ve Terakkî’ye giden süreçte devlet temelinden sarsılmıştır. İmparatorluğun son yüzyılına damgasını vuran gelişmelerden biri Meşrutiyet yönetimine geçiş olmuştur. I.Meşrutiyet 23 Aralık 1876’da ilan edilerek ilk kez Anayasal bir dönem başlamıştır. Ancak bu süreç kısa ömürlü olmuştur. II.Meşrutiyet yıkılmakta olan Osmanlı Devleti’ni kurtarmak amacıyla ve uzun süren bir baskı dönemine tepki olarak tekrar ilan edilmiştir. 1908’de yurt içinde ve dışında gelişen olaylar üzerine İttihâd ve Terakkî Cemiyeti harekete geçmeye karar vermiştir. İkinci kez ilan edilen Meşrutiyet’in doğuşu, uygulanması, Avrupa’daki yankıları, dış ilişkilere etkisi genel olarak çalışmanın sınırlarını çizmiştir. Bu doğrultuda II.Meşrutiyet’in ilanının özelde İngiliz Büyükelçiliği gözünden algılanışı ve genelde Türk-İngiliz ilişkilerinin görünümü bu çalışmanın temelini kapsayan iki esas konu olmuştur. Bu değerlendirmelerin İngiliz Büyükelçiliği’nin kaleminden çıkması İngiltere’nin Osmanlı Hükümeti ve Meşrutiyet’in ilânı hakkında neler düşündüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Makalede yararlanılan yıllık raporlar İngiliz ulusal arşivinden alınmıştır.
  • Öğe
    1927 nüfus sayım sonuçlarına göre Urfa nüfusunun genel yapısı ve özelliği
    (Türk İslâm Medeniyeti İlmi Araştırmalar Enstitüsü, 2017) İlyas, Ahmet
    Bu çalışmanın amacı, Cumhuriyet Türkiye"sinin ilk nüfus sayımı olan 1927 nüfus sayımını Urfa özelinde incelemektedir. Çalışmanın ilginç ve kayda değer olmasının en temel özelliği nüfus sayımı yapılırken ilk defa sayım memurları, vatandaşa nüfusun ana yapısını öğrenmek için Merkezi İstatistik Dairesi tarafından hazırlanan soruları sormasıdır. Bu soruların hazırlanmasının ana gayesi, nüfusun genel yapısını öğrenmektir. Bu sorulara verilen cevaplarca oluşturulan istatistiki bilgiler çalışmanın amacına hizmet etmektedir. Çünkü yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti"nin ulus-devlet inşasını oluşturmak, hızlandırmak ve devletin yükleneceği siyasi ve sosyal politikalara olanak hazırlamak nüfusun özelliklerini bilmek ile eşdeğerdir. Çalışmanın ana gövdesi olan Urfa, Osmanlı Devleti"nde Halep"e bağlı önemli bir ticaret ve kültür vilayeti olarak biliniyordu. XIII. yüzyılda yayınlanan bir belgede Urfa nüfusu 35 bin olarak belirtilmekteydi. Dahası Osmanlı Devleti"nin ilk nüfus sayımı olan 1831 tarihli genel nüfus sayımında Urfa"nın nüfusu 45 bindi. Cumhuriyet"in ilanından sonra Urfa için 1927 yılında gerçekleşen nüfus sayımı önemliydi. Çünkü nüfusun yapısı, niteliği dahası sahip olduğu makro ve mikro potansiyelin tespit edilmesi gerekiyordu. Özellikle birçok şehirde genç nüfusun sayısı ve oranı az iken, Urfa sahip olduğu genç nüfus sayesinde çalışma gücüne önemli destek vereceği gözlendi. Diğer taraftan bu sayım gösterdi ki Urfa şehri Türk-İslâm geleneğinin önemli bir mirasçısıydı.
  • Öğe
    XVI. Yüzyılda Suriye coğrafyasında Osmanlı vergi düzeni: Hama örneği
    (Türk-İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2017-12) Nasıroğlu Aydın, Mehtap
    1516 yılında Osmanlı hâkimiyetine geçen Suriye coğrafyasında, Halep dışındaki sancaklarda, klasik Osmanlı vergi düzeni hemen uygulanmamıştır. Devlet, bunun yerine bu coğrafyaya daha önce hâkim olan Memlûk Devleti’nin toprak ve vergi düzenini uygulamaya devam etmiştir. Mevcut düzen Suriye coğrafyasında yer alan Hama, Humus ve Trablusşam gibi sancaklarda yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür. Hama Sancağı’nda 1551 yılına kadar Anadolu ve Rumeli coğrafyalarındaki sancaklarda görülen “çift-hane” sistemi uygulanmamıştır. Dolayısıyla bu sistemin vergilendirme metodu olarak ortaya çıkan resm-i çift, resm-i bennâk ve resm-i mücerred gibi kavramlar da Hama için XVI. yüzyılın başlarında geçerli değildi. Hama’da, XVI. yüzyılın ilk yarısında reayadan Memlûk döneminden kalan âdet-i devre ve himâye gibi vergiler de alınmaktaydı. 1551 ve daha sonraki yıllara ait tahrir defterlerinde ise bu vergilerin yerini resm-i çift, resm-i bennâk ve resm-i mücerred gibi vergilerin alması, Hama Sancağı’nda bu tarihten itibaren Osmanlı hakimiyetinin tam anlamıyla tesis edildiği sonucunu da ortaya koymaktadır. Bu çalışma, Osmanlı Devleti’nin Hama’yı aldıktan sonra burada kendi vergi düzenini neden hemen uygulamadığı, 1551 tarihinde vergi düzeninde ne tür değişikliklerin olduğu, bu değişikliklerin reayayı nasıl etkilediği ve devletin bu değişimden kazanç elde edip etmediği sorularına yanıt bulmaya çalışacaktır.
  • Öğe
    Osmanlı’da vakıf ve hayırseverlik: “Valide Sultan Vakfı’ndan 1663 yılında Medine’ye gönderilen surre örneğinde”
    (Bozok Üniversitesi, 2021-06-30) Alaca, Hanife
    The foundation, which is one of the most important examples of philanthropy in the Ottoman Empire, is clearly seen in the Ottoman ṣurrah tradition. The gifts sent to Mekka and Medina by the Ottoman sultans were recorded and the books containing information about these aids were named ṣurrah Notebooks. Mekka and Medina are important cities for Muslims. For this reason, aids in kind and in cash were made to these holy places by the Muslim rulers. After Medina passed under Ottoman rule, the Ottoman sultans constantly sent ṣurrah to this city. In addition, it was stipulated that some foundations established to send aid to Medina under the conditions of the foundation. One of them is IV. It is a foundation founded by the mother of Mehmed, Valide Sultan. As can be understood from the foundation foundation founded by Valide Sultan in 1663, the management of the foundations established in Istanbul and Medina contains information such as foundation employees and wages. In this article, the book numbered 96 in the ṣurrah Notebooks in the Ottoman Archives of the Presidency General Directorate of State Archives will be examined. In line with the information obtained from this book, the foundation and philanthropy in the Ottoman Empire will be evaluated in the ṣurrah sample sent to Medina in 1663 by the Valide Sultan Foundation