Cilt 2, Sayı 2

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 12 / 12
  • Öğe
    الاجتهاد المطلق في القرن الرابع الهجري: الإمام الخطابي نموذجا
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Deniz, Mehmet Ata
    تناولت هذه الدراسة تعريف الاجتهاد وأنه من الواجبات الكفائية، ثم بينت أنواعه ومراتبه بدءًا بالاجتهاد المطلق وانتهاءً بالفقيه الحافظ للمذهب، وتطرقت إلى دعوى غلق باب الاجتهاد مبينة سبب نشوئها. وأكدت الدراسة على حقيقة استمرار باب الاجتهاد المطلق وعدم إغلاقه، وذلك من خلال وجود قامات علمية رفيعة وصلت إلى مرتبة الاجتهاد المطلق، وأثبتت ذلك من خلال أنموذج من الاجتهاد المطلق متمثلة في الخطابي 388ه. وقد أظهرت الدراسة أن الإمام الخطابي إمام مجتهد مستقل في أصوله وفروعه، وأن دعوى انتسابه للمذهب الشافعي دعوى غير صحيحة، وقد بينت هذه الحقيقة من خلال أمرين، الأول: كلام الإمام الخطابي نفسه في كتبه، فليس فيها ما يدل على انتسابه واتباعه للمذهب الشافعي، بل فيها ما يدل على استقلاله عنهم وعن غيرهم، كما أنه ذم تقليد الفقهاء وأنكر عليهم. الثاني: اجتهاداته في الفروع الفقهية التي خالف فيها الإمام الشافعي خصوصًا والشافعيةَ عمومًا، حيث لم يعدّه الشافعية من أصحاب الوجوه في المذهب، بل كان في آرائه مجتهدًا مستقلًا،
  • Öğe
    أثرُ الثقافةِ في تعليم اللَّغةِ لغير الناطقين بها
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Akreş, Hasan
    لم يعد تَعَلَّمُ اللغة مقتصرًا على معرفة مفرداتها وتراكيبها؛ بل شملَ ذلك الجوانب التي تقف خلف الأداء اللغوي، وعلى رأسها الموقف التّواصلي والسّياق الاجتماعيّ والثّقافيّ الذي تُعلَّم فيه اللّغة؛ إذ تَوسَّعَ مفهوم الكفاية الاتِّصاليِّة الذي وضعَته المداخل الاتّصالية هدفًا لها ليشملَ بعدًا آخر، ألا وهو الكفاية الثقافية، الهدف الرئيسي من هذه المقالة هو التركيز على العلاقة الوطيدة بين الثقافة وتعليم لغة أجنبية ثانية وتطبيق الاستراتيجيات التعليمية لغرض تعليم الطلاب لغة أجنبية ثانية من خلال فهم العلاقة بين الثقافة واللغة لتعزيز الفهم اللغوي للطلاب. اللغة ليست إنتاجا ثقافيًا فحسب بل تعتبر رمزًا للثقافة (جليسون ، 1961). يجب أن تكون الثقافة مندمجة اِندماجًا تامًا مع طريقة تعليم اللغة الأجنبية وتصبح جزءًا لايتجزء من مناهج تعليم اللغة وبذلك سينجح الطالب في الوصول إلى هدفه في اتقان لغة أجنبية ثانية.
  • Öğe
    أقسام التكفير وضوابطه في الفقه الإسلامي
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Rabie, Mohamad Nadeem Alhaj
    من المعلوم أنّ الدّينَ هو أوَّل الضروريات الخمس التي يجب على المسلم صونها، إلا أنه ظهرت فئة تساهلت في إخراج المسلمين منه دون مستند شرعي قطعي. فكانت وظيفة البحث أن عمل على بيان أقسام الكفر، وأنه قد يكون أصلياً أو طارئاً (ردة)، وقد ينقسم باعتبار ما يقوم به من أعضاء البدن إلى كفرٍ قلبي (اعتقادي) أو كفرٍ قولي أو كفرٍ عملي. كما وضع البحث ضوابط للتكفير من وجهة نظر الفقه الإسلامي توضِّح أن تكفير المسلمين لا يمكن أن يصدر عن هوىً أو تعصب، فبيَّن أن الحكم بالتكفير مصدره الشرع، والحكم بالرِّدة مصدرها القضاء، وأنه لا تكفير مع وجود الشبهة والاحتمال، وأن الله عز وجل أمرنا أن نحكم بالظاهر ونترك الضمائر، وأن التكفير الـمُطلق من قبل الشرع لا يلزم منه تكفير الشخص المعين؛ لاحتمال الشبهة.
  • Öğe
    (الفتح الاسلامي لمدينة ديار بكر (آمد
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Ali, Hüseyin
    يتناول هذا البحث تاريخ الفتح الإسلامي لمدينة ديار بكر (آمد) من بلاد الجزيرة الفراتية العليا في تركيا الذي وصفه الجغرافيون بأنه أعدل الأقاليم. وهي الجزء الشمالي لمنطقة ما بين النهرين أي دجلة والفرات، وهذه الدراسة محاولة لبحث فترة تاريخية مهمة من فترات تاريخ هذه المنطقة المزدحمة بالأحداث والتغيرات. وهي فترة الفتح الإسلامي. ذلك أن المدينة خضعت قبل الإسلام لسلطتي فارس وبيزنطة، وكانت المساحة التي تسيطر عليها كل منهما تتناسب مع قوتها، ومع الأوضاع الداخلية التي ترزح تحتها. وعلى هذا فإن هذه المنطقة لم تكن مستقرة في الفترة السابقة للإسلام بسبب الصراعات الطويلة التي دارت بين بيزنطة وفارس من أجل منافسة كل منهما للسيطرة عليها. وقد دفع سكان المنطقة ثمن عدم الاستقرار بسبب اضطراب الوضع السياسي، والصراعات الدينية التي سادت أجواء المنطقة بسبب تعدد الديانات، واختلاف المذاهب. وجاء المسلمون لفتح المدينة في الوقت الذي كان سكانها يعانون فيه من الضغوط النفسية، والاضطرابات الاجتماعية التي سببتها تلك الصراعات السياسية والدينية. فكان المسلمون الفاتحون المنقذ للسكان بكافة فئاتهم العرقية والدينية من الظلم والطغيان اللذين مارسهما أباطرة بيزنطة وأكاسرة الفرس ضد سكانها.
  • Öğe
    İmam Gazali ve İbn Cemaa’nın din eğitimi anlayışları
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Ekici, Kübra Kamer
    İslam dininin eğitim ve öğretim faaliyetleri üzerinde önemle durduğu görülmektedir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer/9) ve “Rabbim, ilmimi artır, de” (Taha/114) gibi ilme, ilim öğrenmeye, eğitimin önemine işaret eden pek çok ayet bulunmaktadır. Hz. Peygamberin de eğitimin önemi ile ilgili pek çok hadisi bu durumu gözler önüne sermektedir. Hz. Peygamberin ilk külliye niteliğinde olan ‘suffa’larda bizzat eğitim verdiği kaynaklarda yer almaktadır.1 Hicri 5. yüzyıla gelindiğinde ise bu dönemin İslam eğitim tarihinde bir dönüm noktası olduğu kabul edilmektedir. Bu dönemde Büyük Selçuklu emiri Nizamülmülk’ün inşa ettirdiği medreselerle, medrese sayısında ciddi bir artış görülürken; İslam dünyasında eğitim öğretim faaliyetleri daha düzenli bir hale gelmeye başlamıştır.2 Bu yüzyılda yaşamış ve kendisinden en çok bahsedilen isimlerden olmuş kişi Gazali’dir. Eğitim, kelam, felsefe, fıkıh, ahlak gibi pek çok alanda eserler vermiştir. Bu araştırmada Gazali’nin eğitim alanında verdiği eseri (Eyyühel Veled) ve düşünceleri üzerinde durulacaktır. İbn Cemaa İslam eğitim tarihi içerisinde önem arz eden bir diğer eğitimcidir. Kendisi H.8 asırda Kahire’de yaşamıştır. İbn Cemaa’nın eğitim alanında yazdığı eseri Tezkiretü’s Sami’ vel Mütekellim fi edebi’l âlim ve’l Müteallim’dir. Bu eser eğitim - öğretim alanında kendi zamanına kadar yazılmış en derli toplu kaynak olarak belirtilmektedir. Bu çalışmada aralarında yaklaşık üç asırlık bir dönem bulunan İmam Gazali ve İbn Cemaa’nın kendi dönemlerindeki din eğitim anlayışları, benzerlikleri ve farklılıkları incelenecek, böylece din eğitiminde ilk dönem eğitimcilerinden diyebileceğimiz bu düşünürlerin eserleri ve görüşleri, zamanın değişimiyle eğitim metot ve düşüncelerinde herhangi bir değişikliğin meydana gelip gelmediği değerlendirilmeye çalışılacaktır.
  • Öğe
    Âl-i İmrân Suresinin 55. ayeti bağlamında Hristiyanlar ile diğer ümmetler arasındaki üstünlük meselesi
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Tayfur, Sabğatullah
    İnançları ne olursa olsun gelmiş geçmiş bütün ümmetlerin en üstünü Müslümanlardır. Bu husus ayet ve hadislerce sâbittir. Her Müslümanın buna bu şekilde iman etmesi gerekmektedir. Öte yandan Allah, Hz. İsâ’ya (a.s.) “sana tabi olanları kıyamet gününe kadar kâfirlerden üstün kılacağım” şeklinde hitap etmektedir. Fakat bu, Müslümanların bütün ümmetlerden üstün olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Zira İslâm âlimlerinin çoğu farklı yorumlarda bulunarak gerçek anlamda Hz. İsâ’ya (a.s.) tabi olanların Hıristiyanlar değil, Müslümanlar olduğunu savunmuşlardır.
  • Öğe
    Arap dilinde fail ve naibu’l-fail
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Tekin, Mahmut
    Her dilin bir dil bilgisi olduğu gibi Arapçanın da kendine has bir grameri vardır. Arapçanın grameri, “nahiv” ve “sarf” diye iki kısımdan oluşmaktadır. Nahiv, cümle bilgisi sarf ise, kelime bilgisidir. Biz bu makalede Arap Dili gramerinde nahiv konularından olan fail ve naibu’l-fail konusunu izah edeceğiz Bu çalışmada öncelikle mansubat, mecrurat ve merfuat hakkında genel bir bilgi verilecek. Bunlara bağlı olarak asıl olan mamuller ile mülhak olan mamuller hakkında da bilgi verilecek. Daha sonra asıl konumuz olan “Arap dilinde fail ve naibu’l-fail” detaylı bir şekilde tahlil edilecek. Bu konu Arap dilinde önemli bir yeri teşkil etmektedir. “Arap dilinde fail ve naibu’l-fail” konulu bu çalışma, yeni bir şeyi keşfetme iddiasıyla yapılmayacak. Sadece farklı kaynaklarda mevcut olan bilgiler araştırılacak, incelenecek ve tahlil edilerek bir araya getirilecektir.
  • Öğe
    Din kültürü ve ahlak bilgisi 8. sınıf ders kitabında yer alan değerlerin göstergebilimsel analizi
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Pilatin, Übeydullah
    Değer eğitimi, öğretim programları ve ders kitapları dikkate alındığında derslerin ve disiplinlerin öğretilmesinin yanı sıra değer eğitimi çerçevesinde çeşitli değerlerin kazandırılması, bu günün eğitim anlayışını yansıtmaktadır. Eğitim programları ve ders içerikleri göz önüne alındığında din eğitimi ile ilgili derslerin, değerlerin öğretimi konusunda doğal olarak daha uygun olduğu söylenebilir. Dinin amacı değerlere sahip bir birey yetiştirmektir ve dini kaynakların içeriğinde de birçok değerin yer aldığı bilinmektedir. Bu çalışmada din kültürü ve ahlak bilgisi 8. sınıf öğretim programında yer alan adalet, dostluk, dürüstlük, öz denetim, sabır, sorumluluk, vatanseverlik ve yardımseverlik değerlerinin ders kitabında nasıl yer aldığı ile ilgili bir araştırma yapılmıştır. Bu çalışmada değerler göstergebilimsel yöntemlerle incelenmiştir. Göstergebilim kısaca işaret bilimidir. Anlam sürecini araştıran göstergebilim kendini yenileyen ve iletişim alanında olan bir bilimdir. Değerlerin incelenmesinde bu bilim dalının önemli şahsiyetlerinden olan Charles Sanders Peirce’ın göstergebilimde kullanılan göstergebilimsel üçgeni kullanılarak, ders kitabındaki değerlerin anlam oluşturma süreci ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. İnceleme sonucunda değer eğitimi için kullanılan görsel kaynakların sınırlı olduğu, bazı görsel kaynakların işaret ve sembollerinin değerleri tam olarak yansıtmadığı görülmüştür. Öte yandan değer eğitimi için kullanılan sembol ve işaretlerin birçoğunun ayet, Allah’ın emri ve hadislerden oluşması sembollerin güçlü ve etkililiğini göstermiştir.
  • Öğe
    Seyyid Hüseyin Becirmânî: Hayatı ve ilmî kişiliği
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Akçay, Halil
    Seyyid Hüseyin (Hüseyin Akyol), daha çocuk yaşta gözlerini kaybetmesine rağmen ömrü boyunca Doğu medreselerinde ilim tahsili ve tedrisatının içinde olmuş bir şahsiyettir. Mardin/Dargeçit’e bağlı Gürışık (Gündkê Xecê) köyünden olsa da Batman ilinin Gercüş ilçesine bağlı Vergili (Bêcirmân) köyüne nispetiyle meşhurdur. Küçük yaşta köy imamının yanında başladığı ilim tahsilini, bölgenin önemli hocalarından almıştır. Ayrıca Suriye’ye gidip tecvit ve kıraat derslerini alıp icazet almıştır. İlmi icazetini ise Şeyh Fahrettin’den almıştır. Seyyid Hüseyin, Vergili (Bêcirmân) köyünde müderrislik yapmış burada on beş yıldan fazla ders vermiştir. Geçirdiği bir hastalık, ders vermesini engellemiştir. Seyyid Hüseyin’in ön plana çıkan ve ilim çevresinde takdire şayan özelliği ise Doğu medreselerinde yaygın olmayan tecvit ve kıraati yaygınlaştırma çabasıdır. Gerek ders verdiği medresesinde gerekse mezun olan öğrencilerinin medreselerinde tecvit derslerinin okutulmasını sağlamıştır. Birçok kişiye ise kıraat alanında icazet vermiştir. Seyyid Hüseyin 1938’de Mardin/Dargeçit/Gürışık köyünde dünyaya gelmiş, 20.02.2015’te Batman’da vefat etmiş ve yine burada defnedilmiştir.
  • Öğe
    Safiyyuddîn el-Hillî’nin el-Kafîyetu’l-bedî‘iyyesi
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Suzan, Yahya; Yavuz, Aziz
    Safiyyuddîn el-Hillî, Memlûk döneminin önemli şairleri arasında yer almaktadır. Kendi çağını en iyi şekilde temsil eden el-Hillî, nebevî methiyeler başta olmak üzere şiir türlerinde pek çok manzume nazmetmiştir. Onun bu manzumeleri hacimli bir divan oluşturmuş ve daha sonra bu divan neşredilmiştir. Yapılan çalışmada, bu şairin hayatı, edebi kişiliği, eserleri ve bedîiyyât türünde nazmedilen ilk kaside sayılan el-Kafîyetu’l-Bedî‘iyye fî’l-Medaihi’n-Nebeviyye adlı manzumesi incelenmiştir. Ayrıca çalışmanın sonuna, söz konusu manzume ve onun Türkçe tercümesi eklenmiştir.
  • Öğe
    Evzâî’nin hayatı ve fıkıhçılığı
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Altun, Muhammed Latif
    Bu çalışmada hicri II. asırda yaşamış mutlak müçtehit ve mezhep sahibi Evzâȋ’nin hayatı ve fıkıhçı kimliği üzerinde durulacaktır. Evzâȋ’nin ailevî hayatına, nerede yaşadığına, nispet edildiği yere ve ilmî seferlerine değinilecek, bu seferlerde ne gibi kazanımlar elde ettiği ele alınacaktır. Ayrıca Evzâȋ’nin delillerden hükümlere ulaşma noktasında kullandığı yönteme işaret edilecektir. Fıkıhçı olmasının yanında hadisçiliğiyle de bilinen Evzâȋ’nin fıkhî hükümlerde en çok kullandığı delillere temas edilecektir. Ancak çalışmamızın sınırlarını aşmamak adına bu delillerden sadece kullandığı edille-i erbaʽaya ve bunları kullanırken nasıl bir sıralamaya tabi tuttuğuna vurgu yapılacaktır. Ayrıca Evzâȋ'nin rey ve hadis ekollerinden hangisine daha yakın olduğu üzerinde de durulacaktır.
  • Öğe
    Medreselerde kullanılmakta olan özgün öğrenme-öğretme yöntemler
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Pilatin, Übeydullah; Okçu, Davut
    Kadim bir geçmişe sahip olan medreseler tarihte birçok devlet ve kişi tarafından şekillendirilerek en verimli ve nitelikli eğitim-öğretim kurumlar arasında yerini almıştır. Medreseler, zamanın değişen şartlarına bağlı büyük oranda işlevselliğini kaybetse de günümüze dek varlık gösterebilmiştir. Medreselerin modern eğitim kurumlarından farklı olarak kullandığı eğitim ve öğretim yöntemlerinin olup olmadığı araştırma konusu olmuştur. Bu çalışmanın amacı, özgün olan öğretim yöntemlerini belirleyerek analiz etmektir. Bu amaç doğrultusunda derinlemesine mülakat yönteminden yararlanılmıştır. Medresede eğitim alan ve medreselerde müderrislik yapan on beş kişi ile yapılan mülakat neticesinde edinilen sonuçlara göre medreselerde müzakere yöntemi, akran öğretimi yöntemi, ezber yöntemi ve mütalaaa yöntemi olmak üzere toplamda 4 özgün öğrenme-öğretme yöntemi uygulanmaktadır. Bugün formal eğitim sisteminde de bu yöntemlerin bazılarının kullanıldığı söylenebilir. Kendine özgü eğitim ve öğretim programı olan medreseler derecelenmemiş eğitim sistemini (yaklaşım) kullanarak öğrenci yetiştirmeye devam etmektedir