13 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 13
Öğe Atatürk ve milletin efendisi: köylü(Türk-İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2014) Yaşar, SelmanAtatürk Milli Mücadeleye başlarken elinde silah, cephane, asker vb. hiçbir şey yoktu. Ülke işgal edilmeye başlandığı zaman, Samsun’a çıktığında dayandığı tek güç Türk Milletiydi. Milli Mücadele O’nun önderliğinde kazanıldı ve Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Ancak asıl mücadele bundan sonra başlıyordu. Türk Milleti genciyle yaşlısıyla, kadını erkeğiyle, köylüsü, şehirlisiyle Atatürk’e destek oldu. Atatürk Türk milletine, özellikle Türk köylüsüne büyük bir sevgi duyardı. Türk köylüsünün zaferden sonra hak ettiği yere gelmesi için uğraştı. Atatürk’e göre milletin efendisi olan köylü, efendi seviyesine getirilinceye kadar çalışılmalıydı. Bu sağlandığı zaman ülkenin de yükseleceğini biliyordu. Yaşamı boyunca bu amacını gerçekleştirmek için gayret etti. Köylünün ilerlemesine engel olan vergileri kaldırdı, onun toprak sahibi olmasına çalıştı. Üretimin arttırılması için gerekli tedbirleri aldı. Bunun yanında köylünün eğitimiyle de ilgilendi. Atatürk’ün bu çalışmaları sonucu Türk köylüsü hak ettiği yere geldi. Bu makalede Atatürk’ün Türk köylüsüne verdiği önem ele alınmıştır.Öğe Atatürk ve çocuk eğitimi(Türk-İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2014) Yaşar, SelmanKurduğu cumhuriyeti koruma görevini gençliğe bırakan Atatürk, gençliğin başlangıç evresi olan çocukluk döneminin birey için öneminin faı·kındaydı. Çocukların iyi yetiştirilmesinin sağlam bir toplum oluşturulması açısından gerekli olduğunu bilen Atatürk, onların yetişmesinde ailenin, okulun ve öğretmenierin önemli bir yer tuttuğunu belirtmiştir. Atatürk, ailelerin çocuklarını yetiştirirken onları yarının büyükleri olarak görmelerini istiyordu. Atatürk' e göre okul çocuğun yetişmesinde birinci derecede rol oynamaktay dı. Öğretmenierin yeni neslin yetiştirilmesinde önemli bir görevi olduğunu bilen Atatürk, öğretmenierin görevinin sadece okulla sınırlı olmadığını söylemiş ve okul dışında da öğrencilerinin yetişmesiyle ilgilenmesi gerektiğini belirtmiştir. Atatürk, çocukların yetiştirilmesinde izlenecek yolun akıl ve bilim olduğuna inanıyordu. Atatürk, Türk çocuklarının sadece müsbet bilimlerde değil, aynı , zamanda sanatta, sporda vb. her alanda kendilerini en iyi şekilde yetiştirmeleri gerektiğini söyle miştir.Öğe Basındaki bilgiler ışığında ilk kadın Milletvekillerimizden Trabzon Milletvekili Seniha Hızal ve Meclis’teki Faaliyetleri(Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 2020-04-30) Yaşar, SelmanTürk Milletinin çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkması için bir çok yenilik gerçekleştiren Atatürk, Türk kadınının Cumhuriyet idaresinde hak ettiği yeri elde etmesi için çalışmıştır. 1926 yılında Medeni Kanun’la yeni haklar edinen, 1930’da Belediye seçimlerine katılma, 1933’te Muhtar seçilme hakkını alan Türk kadını, Atatürk’ün önderliğinde, 5 Aralık 1934 tarihinde kabul edilen kanunla milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazanmıştır. 8 Şubat 1935 tarihinde yapılan V.Dönem seçimlerinde 18 kadın milletvekili seçilerek TBMM’ne katılmıştır. Kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazanması, sonrasında yapılan seçimler, ilk kadın milletvekillerinin seçimleri ve TBMM’ndeki çalışmaları kamuoyunda büyük yankı yapmıştır. Dönemin gazeteleri yaptıkları haberlerle ilk kadın milletvekilleri ve TBMM’ndeki çalışmalarıyla ilgili olarak halkı aydınlatmışlardır. Bu milletvekillerinden biri de Seniha Hızal’dır. Seniha Hızal, V.Dönem (1935-1939) Trabzon milletvekilliği yapmıştır. Seniha Hızal, milletvekilliği döneminde yaptığı çalışmalarıyla TBMM’ne giren diğer 18 kadın milletvekili gibi Atatürk’ün Türk kadınına olan güvenini boşa çıkarmamıştır.Öğe Atatürk’te hayvan sevgisi(Türk-İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2018-02) Yaşar, SelmanTürk Milleti’nin Milli Mücadele’yi kazanarak bağımsızlığını kazanmasını sağlayan Atatürk, savaş sonrasında kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni sağlam temeller üzerine inşa etmek için uğraşmıştır. Asker, devlet adamı, eğitimci, inkılâpçı, önder vb. birçok vasıflara sahip olan Atatürk aynı zamanda duygu yönü zengin bir kişiydi. Merhamet duygusu güçlü olan Atatürk, hayvanları çok severdi. En çok atları seven Atatürk, çok sevdiği atlarından birinin ölümüne çok üzülmüştür. Sakarya adlı atını da çok seven Atatürk, atlardan sonra köpek ve kuşlara düşkündü. Milli Mücadele döneminde Alber adında bir köpeği vardı. Atatürk’ün en sevdiği köpeği Foksidi. Köpeklerden sonra kuşları seven Atatürk’ün Çankaya Köşkü’nde bir güvercinliği bulunmaktaydı. Burada güvercinlerden başka birçok hayvan da bulunmaktaydı. Ayrıca Dolmabahçe Sarayı’nın bahçesinde de birçok hayvan beslemekteydi. Hayvanları çok seven Atatürk, katıldığı tören ve karşılamalarda kurban kesilmesini istemezdi.Öğe Atatürk ve Cumhuriyet(Kesit Akademi Dergisi, 2017-03) Yaşar, SelmanTürk Milleti’nin Milli Mücadele’yi kazanarak bağımsızlığını kazanmasını sağlayan Atatürk, savaş sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Cumhuriyet yönetiminde halk kendini yönetecek kişileri kendisi seçer. Halk yönetimi anlamına gelen Cumhuriyet idaresinde demokrasinin kuralları uygulanır. Türk milletinin yapısına en uygun yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğunu düşünen Atatürk, Cumhuriyetin gerektirdiği kurumları da oluşturmuştur. Cumhuriyet, Fransız İhtilali sonrasında Dünyaya yayılmışsa da Türk Milleti tarih boyunca Cumhuriyetin savunduğu değerleri uygulamıştır. Atatürk de yetişme çağlarından itibaren Cumhuriyet fikrini benimsemiştir. Eğitim hayatı ve yaşadığı dönemdeki gelişmeler de Atatürk’te Cumhuriyet fikrinin oluşmasında etkili olmuştur. Bu makalede Atatürk’ün cumhuriyet anlayışı, Atatürk’te cumhuriyet fikrinin oluşumu, cumhuriyetin ilanı ve cumhuriyetin gerektirdiği kurumların kurulması konuları araştırılmıştır.Öğe Halk Önderi Atatürk(SOBİDER - Sosyal Bilimler Dergisi, 2017-08) Yaşar, SelmanAtatürk Milli Mücadeleye başlarken Samsun’a çıktığı vakit elinde hiçbir güç bulunmuyordu. Ancak o sadece Türk halkına güveniyordu. Türk halkı da Atatürk’ün bu güvenini boşa çıkarmadı. Atatürk’ün önderliğinde verilen Milli Mücadele zaferle sonuçlandı. Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Fakat Atatürk asıl mücadelenin bundan sonra başladığını biliyordu. Bu mücadelesinde de Türk halkı Atatürk’ü yalnız bırakmadı. O’nun önderliğinde Cumhuriyeti gösterdiği hedefe ulaştırmak için çalıştı. Atatürk bu hedefine ulaşmak için yaptığı inkılâpların uygulanmasında da halkına önderlik etti. Bu amaçla ölümüne kadar ülkesini dolaştı. Bu gezileri sırasında çok sevdiği halkıyla da bir araya gelerek onları pek çok konuda aydınlattı. Gittiği yerlerde halkın sorunlarını dinledi, çözüm yolları üretti, halkı bilgilendirici konuşmalar yaptı. O’nun özverili çalışmalarının sonucunda ülkemiz bugünkü durumuna ulaştı. Bu makalede Atatürk’ün Türk halkına önderliği ele alınmıştır.Öğe Basındaki bilgiler ışığında Seyhan Milletvekili Esma Nayman ve Meclisteki faaliyetleri(Türk-İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2019-01-05) Yaşar, SelmanTürk Milletinin çağdaĢ uygarlık düzeyinin üzerine çıkması için birçok yenilik gerçekleĢtiren Atatürk, Türk kadınının Cumhuriyet idaresinde hak ettiği yeri elde etmesi için çalıĢmıĢtır. 1926 yılında Medeni Kanun‘la yeni haklar edinen, 1930‘da Belediye seçimlerine katılma, 1933‘te Muhtar seçilme hakkını alan Türk kadını, Atatürk‘ün önderliğinde, 5 Aralık 1934 tarihinde kabul edilen kanunla milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazanmıĢtır. 8 ġubat 1935 tarihinde yapılan V. Dönem seçimlerinde 18 kadın milletvekili seçilerek TBMM‘ne katılmıĢtır. Dönemin gazeteleri yaptıkları haberlerle ilk kadın milletvekilleri ve TBMM‘ndeki çalıĢmalarıyla ilgili olarak halkı aydınlatmıĢlardır. Bu milletvekillerinden biri de Esma Nayman‘dır. Esma Nayman, V. Dönem (1935- 1939) Seyhan milletvekilliği yapmıĢtır. Milletvekilliği döneminde, Ġktisat Encümeni‘nde görev yapan Nayman, yaptığı çalıĢmalarıyla TBMM‘ne giren diğer 17 kadın milletvekili gibi Atatürk‘ün Türk kadınına olan güvenini boĢa çıkarmamıĢtır.Öğe Tarihçiliğimizin kurumsallaşması ve bir kültür milliyetçisi Ahmed Zeki Velidi Togan(Türk-İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2018-02) Özteke, FahriAltay Dağlarının eteklerine dikilmiş yazıtlarla başlamış Türk tarihçiliği, İslamiyet’in kabulünden sonra Arap ve Farslıların gölgesinde kalarak gelişmiştir. Osmanlı Devletinde XVII. yüzyılda vakanüvisliğin tesisi ile tarihçiliğimiz kurumsal bir kimlik kazanmaya başlamıştır. Baskın unsur Türkler olmasına rağmen Osmanlı Devleti zamanında milli bir tarih anlayışından söz etmek mümkün olmamıştır. Çağdaşlaşma tarihimizde kırılma anı sayılan II. Meşrutiyet Döneminde tarihçiliğimiz, daha yerli ve daha bilimsel bir kimlik kazanmaya başlamıştır. Batılı devletlerle kıyaslandığında geç kalınmış sayılsa da Türk tarihçiliğinin milli bir anlayışla bilimsel olarak kurumsallaşması Atatürk Dönemi’nde gerçekleşmiştir. Atatürk’ün kurdurduğu Türk Tarih Kurumu, 1200 yıldan fazla geçmişe sahip tarihçiliğimizi temsil eden çatı bir yapı olmayı başarmıştır. Asılsız biçimde, çağdaşlaşma hamleleri ve Türk Tarih Kurumu ile muhalifmiş gibi gösterilse de A. Zeki Velidi Togan XX. yüzyılda tarihçiliğimizin ileriye götürülmesinde en fazla uğraş vermiş birkaç isimden birisi olmuştur.Öğe Prof. Dr. Friedrih Falke’nin Türk ziraat ve bilim hayatına katkıları(Türk-İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2015-03) Yaşar, SelmanTürk Milleti’nin Milli Mücadele’yi kazanarak bağımsızlığını kazanmasını sağlayan Atatürk, savaş sonrasında kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni sağlam temeller üzerine inşa etmek için uğraşmıştır. Bunu gerçekleştirmek için tarım alanında ülkenin ihtiyacı olan uzmanların yetiştirilmesi amacıyla Ankara’da Yüksek Ziraat Enstitüsü’nü kurmuştur. Bu okulun kuruluşu için Alman Prof.Dr.Friedrich Falke görevlendirilmiştir. Prof.Falke yaptığı çalışmalarla Türk tarımının ve bilim hayatının gelişmesinde önemli katkılar sağlamıştırÖğe Türkiye-Macaristan ilişkileri (1923-1938)(ASOS Journal Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2017-09) Yaşar, SelmanTürkiye ile Macaristan ilişkileri Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmasından sonra gelişmeye başlamıştır. Tarihte Türkler ile Macarlar arasında bir yakınlık olduğu düşüncesi her iki ülkenin de birbirlerine karşı daima olumlu davranmalarına yol açmıştır. Cumhuriyetin ilanı sonrasında Atatürk’ün dış politikada uyguladığı “Yurtta barış, dünyada barış” düşüncesi doğrultusunda Macaristan ile de iyi ilişkiler kurulmaya çalışılmıştır. Macarlar da Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen Milli Mücadeleyi hayranlıkla izlemişler ve Türk Milletine karşı saygı beslemişlerdir. Türkler de Macarlara karşı sempati ile yaklaşmışlardır. Her iki ülkenin devlet adamları da iki ülke ilişkilerinin gelişmesinde önemli rol oynamışlardır. Atatürk de Macaristan ile Türkiye ilişkilerine önem vermiş ve büyükelçileri güvendiği kişilerden seçmiştir. Bunun sonucunda Türkiye ile Macaristan ilişkileri Atatürk döneminde, 1923-1938 yılları arasında siyasal, sosyal, ekonomik vb. birçok alanda gelişme göstermiştir. Bu dönemdeki iki ülke arasındaki ilişkiler, bugünkü TürkiyeMacaristan ilişkilerinin temelini oluşturmuştur.