Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    Belgrad Üniversite (Svetozar Markovic) Kütüphanesindeki RSO 28 numaralı mecmû'anın transkripsiyonlu metni (İnceleme-metin-sözlük)
    (Batman Üniversitesi, 2017-05) Koyuncu, Mehmet Ali; Ertan, Mehmet Emin
    Mecmû'alar, tezkire ve dîvânlarla birlikte Eski Türk edebiyatının en önemli kaynaklarıdır. Mecmû'alar düzenlendiği dönemlerin şiir zevki, beğenilen şairler ve şiirleri hakkında önemli ipuçları verir. Dîvân tertip etmiş şairlerin şiirlerinden müstensihin sanat anlayışı ve zevkine göre seçme şiirler sunan mecmû'alar, bunun yanı sıra dîvânı bulunmayan şairlerin şiirlerini de sonraki çağlara ulaştırır. Mecmû'alar edebiyatımıza kaynaklık ederken var olan kaynakları tamamlama özelliği de gösterir. Bu anlayıştan hareketle XVIII. yüzyılda tertip edilmiş bir şiir mecmû'ası olan ve Belgrad Üniversite (Svetozar Markovic) Kütüphanesindeki Rso28 Numarada kayıtlı şiir mecmû'ası transkribe edilerek günümüz alfabesine aktarıldı. Çalışmanın giriş kısmında mecmû'anın tanımı, çeşitleri ve önemi hakkında bilgi verildi. İncelenen mecmû'ada yer alan manzûmeler; nazım biçimleri, kullanılan vezinler, kafiye ve redifleri bakımından incelenerek mecmû'anın genel özellikleri ortaya kondu. Ayrıca mecmû'ada manzûmesi bulunan şairlerin biyografileri kısaca ele alındı. Sonuna lugatçe ve tıpkıbasımı eklendi. İncelenenmecmû'a, geniş bir zaman dilimine ait çok sayıda şairin farklı nazım biçimlerindeki manzûmesini ihtiva etmektedir. Bu bakımından Eski Türk edebiyatının kaynakları arasında yer alan mecmû'aların öneminiorataya koymaktadır.
  • Öğe
    Nâilî’nin “giderüz” redifli gazelinin yolculuk bağlamında tahlili
    (Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, 2020-06-30) Sağlam, Ayşe
    Tarih boyunca insanlığın ilgisini çeken yol ve yolculuk, farklı zamanlarda birçok edebî metne konu olmuştur. İnsanlığın içindeki arayışın bir yansıması olarak edebî metinlerde yerini alan yolculuk teması, başlangıçta sevgiliye ya da özlem duyulan bir diyara ulaşmak gibi meseleler için çıkılan maddi bir yolculuk olarak görülürken zamanla insanın kendi benine doğru yaptığı bir iç yolculuk şekline bürünmüştür. Yolculuk kahramanların ruhlarındaki derinliği ortaya koyan bir ölçüdür. Kişinin yolculuk boyunca karşılaştığı engelleri aşmak için verdiği mücadeleler, onun kararlılığını ortaya koyduğu gibi kabiliyetlerinin inkişafına da vesile olur. Kişilerdeki yüksek vasıflar, çıkılan yolculuktaki başarı nispetinde açığa çıkar. Kişinin kendini tanıması, kendi beniyle yüzleşmesi ve fıtratındaki yüksek seciyeleri açığa çıkarabilmesi, kendi içine yaptığı yolculukla mümkün olabilmektedir. Özellikle tasavvufun etkisi altında şekillenen klasik edebiyat metinlerinde bunun örneklerine çokça yer verilmiştir. Birçoğu belli bir tarikata mensup olan ve hakiki sevgili olan Allah’a kavuşma mücadelesi veren klasik şairler, kendi gönüllerine yaptıkları manevi seyahati eserlerine de konu edinmişlerdir. Bu durumu 17. yüzyıl klasik edebiyat temsilcilerinden olan Nâilî’nin “giderüz” redifli gazelinde de görmek mümkündür. Nâilî, bu şiirinde manevi arayışını ve hedefine ulaşmak için tercih ettiği yolları dile getirmiştir. Bu çalışmada Nâilî’nin “giderüz” redifli gazeli, yolculuk bağlamında yorumlanmaya çalışılacaktır
  • Öğe
    Hayali Bey Divanı’nda poetik söylem bağlamında tefahür
    (Mukaddime, 2019-11-28) Bozkurt, Kenan; Bezenmiş, Tuba
    Klasik şiiri Fars edebiyatı seviyesine getirme hususunda emeği inkâr edilemeyen Hayâlî Bey, Kalenderî grubuyla adım attığı İstanbul’da şairlik dehasıyla kendini ispatlamış, devlet ricalinin hamiliğini kesp ederek klasik şiirin zirve şahsiyetlerinden birisi olmuştur. Sanatçı kişiliği, çağdaşları tarafından takdir edilerek “sultânü’ş-şuârâ-yı Rûm” unvanıyla onurlandırılmıştır. Ancak şair, Osmanlı patronaj geleneğinin bir gereği olarak söz söylemedeki ustalığını, şairlik dehasını kasidelerin fahriye ve gazellerin makta bölümünde ortaya koyarak tefahürde bulunmuştur. Aslında bu bölümler, şairin kendisini övmesi için uygun bir fırsatın yaratıldığı bölümlerdir. Bu bölümde şair, şairlik kudretinden, erdemlerinden, ne kadar usta bir şair olduğundan abartılı bir şekilde bahseder ve kendisiyle diğer şairler arasında bir mukayeseye girerek üstünlük iddiasında bulunur. Bu çalışmamızda Hayâlî Bey’in Divânı, tefahür bağlamında taranarak şairin tefahürde bulunduğu beyitler tespit edilmiş ve bu beyitler, şairin poetik söylemi bağlamında incelenmiştir.
  • Öğe
    Gazelleri ışığında Bâkî’de tefâhür
    (Turkish Studies, 2012-08) Karadeniz, Mustafa
    Köken itibariyle Arapça bir sözcük olan fahriye, şairin kendisini ve şairliğini övmek maksadıyla yoğunlukla ve geleneksel olarak kasideler içinde yer verdiği bir bölümdür. Divan şairi, kasidede, genellikle, önce memdûhunun övgüsüne girişir. Medhiyye adı verilen bu bölümde, aynı zamanda övgüsü yapılan devlet büyüğünden maddî ve manevî yardım ister. Takip eden fahriye bölümünde ise erdemlerini anlatan Divan şairi, şiirdeki ustalığından bahsederek çeşitli abartmalarla kendisinin diğer şairlerden üstün olduğunu söyler. Fahriyelerin, Medhiyye bölümlerinden sonra ve bu bölümlerin gölgesinde yazılmaları, şairlerin tefahüre girişmeleri için bir fırsat olmuştur. Bu genel kabulün yanında şairler, tefâhür içerikli beyitlere kasidelerdeki gibi, bir bölüm halinde olmasa da mesnevilerde ve gazellerde de yer vermiştir. Divan şairlerinin gazel nazım şeklinde tefâhüre giriştiği beyitler, genel olarak mahlas beyitleridir. Özellikle mahlas beyitleri, şairi tanıtma işlevinin yanında, onun bir parça fahriyeye girişmesine de imkân sağlamıştır. 16. yüzyılın büyük Divan şairi Bâkî’nin Divan’ı bu bağlamda incelendiğinde, kasidelerindeki parlak ve gösterişli fahriye beyitleri, birçok gazelinin mahlas beyitlerinde de görülebilmektedir. Bu çalışmanın eksenini kaside fahriyeleri dışında, şairlerin, bir vesileyle, kendilerini ve şiirlerini övme fırsatı bulduğu gazel nazım şekli oluşturacaktır. Bu bilgilerin ışığında, fahriye ve tefâhür kavramları Baki’nin gazellerindeki mahlas beyitleri üzerinden ele alınacaktır. Giriş bölümünde, fahriye kavramının sözcük ve terim anlamı hakkında bilgi verilecek, kaside geleneği içindeki yeri ve muhtevası üzerinde durulacaktır. Çalışmamızın esasını oluşturan bölümdeyse Bâkî’nin gazellerindeki muhtelif mahlas beyitlerden hareketle fahriye geleneğinin gazel nazım şeklindeki tezahürlerine odaklanılmaya çalışılacaktır.
  • Öğe
    El-Meliku'l Emced'in şiirlerinde tema
    (Batman Üniversitesi, 2023-01-01) Hacıoğlu, Abdulhafız
    Bu çalışma Eyyûbî şairlerinden El-Meliku'l Emced'in şiirlerinde tema konusuna odaklanmıştır. Makalemiz bir girişten ve gazel/aşk, içki, fahr/övünme, hamaset/kahramanlık ve ağıt/mersiye gibi türlerin ele alındığı şiir amaçları bölümünden oluşmaktadır. Girişte, Eyyubiler döneminin önemli şairlerinden olmasına karşın yeteri ilgiye sahip olmayan El -Meliku'l Emced'in dönemin gözde şiir temaları ele alınmaktadır. Çalışmamızda şairin manzum eserlerindeki temadan bahsedilmekte, daha sonra her birini belirli bir sıfat ile vasıflandırdığı şiirsel amaçlarına değinilmektedir. Şair gazellerinde duygu ve hislerini ortaya koymuştur. İçkiye dair şiirlerindeyse onu içenler ve dağıtanları korkmadan açık bir şekilde zikretmiştir. Fahr ve hamaset bölümünde şairin gücü ve azameti ile övündüğü görülmektedir. Ağıtlarda ise şair annesinin ölümünden duyduğu hüznü anlatmaktadır. Mersiyeleri çoğunlukla annesine yazdığı kasidelerden ibarettir. Bu makalede onun şiirsel temalarının kapsamlı bir biçimde incelenmiş ve çeşitli sonuçlar elde edilmiştir.