Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 27
  • Öğe
    Dijital eğitimde eşitsizlikler : Kırsal-kentsel ayrımlar ve sosyoekonomik farklılaşmalar
    (İnsan ve Toplum / The Journal of Humanity and Society, 2020-12) Nerse, Serdar
    Gelir ve ekonomi temelli eşitsizliklerin yanı sıra toplumu doğrudan etkileyen “sosyal eşitsizlikler” de yeterince anlaşılamamıştır. Bu nedenle farklı bileşenlerle eşitsizlikler en iyi ihtimalle ölçülmekte ve incelenmektedir. Sosyal eşitsizlik; yeni durum, olay ve sorunların gelişmesi nedeniyle göreceli olarak bir dizi yeni boyut, beklenti ve sonuç ortaya çıkarmaktadır. Küresel ve ulusal ölçekte yaşanan yeni gelişme, genişleme ve daralmalar, eğitimde eşitsizliğin tekrar tartışılması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada da kırsal-kentsel ayrımlar ile sosyoekonomik farklılaşmalar temelinde Covid-19 salgını sürecinde dijital eğitimde ortaya çıkan eşitsizlikler incelenmiştir. Bu iki ayrıma bağlı olarak salgın sürecinde evde uzaktan eğitime katılmaya çalışan üniversite öğrencilerinin dijital medya, internet, bilgi ve iletişim teknolojilerine (DİB) erişim ve kullanımlarındaki eşitsizliklerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Yaş, cinsiyet, ikamet yeri, okuduğu sınıf ve sosyoekonomik statüsüne göre 3 ayrı üniversiteden seçilen toplam 16 öğrenci araştırmaya dâhil edilmiştir. Nitel yöntemin uygulandığı araştırmada, veriler, derinlemesine görüşmelerle elde edilmiştir. Görüşme verileri, Maxqda nitel veri analiz programıyla kategorileştirilmiş ve temalara dönüştürülmüştür. Açık, eksenel ve seçici kodlama neticesinde birleştirilen kategori ve temalar görselleştirilmiştir. Katılımcıların bireysel ve aile özellikleri, okulların çevresi ve mali kaynak durumları, kalkınma, özgürleşme, kültürlenme faktörleri etkileşimli şekilde eşitsizliği ortaya çıkarıcı etkiye sahip olduğu gibi dijital eğitim eşitsizliğinde kırsal-kentsel ayrım ve sosyoekonomik farklılaşmaların belirgin olduğu görülmektedir.
  • Öğe
    Türkiye’de tıp fakültelerinin akademik ve eğitsel yapılarına yönelik bir değerlendirme
    (Batman Üniversitesi, 2022-12-31) Filiz, Mustafa
    Bu çalışmada, tıp fakültelerinin akademik yapısı ve eğitim durumu ile ilgili genel profilin ve mevcut durumun bir bütün olarak ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışma tanımlayıcı tipte olup, Türkiye’de kamu çatısında eğitim veren ve 2021-2022 güz döneminde öğrenci alan tıp fakültelerine yönelik olmuştur. Verilerin analizinde Microsoft Excel ve IBM SPSS 25 programlarından faydalanılmıştır. Tanımlayıcı istatistiklerle analizler gerçekleştirilmiştir. Kategorik değişkenlerin gösterilmesinde yüzde ve frekans değerler kullanılırken sürekli değişkenler için ortalama, minimum ve maksimum değerler kullanılarak tablolar oluşturulmuştur. Elde edilen bulgulara göre;84 üniversite de tıp fakültesinin bulunduğu, 11 üniversite de İngilizce tıp eğitiminin verildiği ve toplamda 94 programın olduğu görülmüştür. Tıp fakültelerinde kayıtlı toplamda 85.686 öğrencinin bulunduğu ve 2021 yılında 14.087 öğrencinin kayıt yaptırdığı görülmüştür. Profesör başına düşen öğrenci sayısı ortalama 13,64, Doçent başına düşen öğrenci sayısı 31,96 ve Doktora öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı 21,04 olduğu görülmüştür. Program başına düşen öğretim üyesi sayısı 138, 67 ve program başına düşen kayıtlı öğrenci sayısı ise 911,55 olduğu görülmüştür. Tıp fakültelerinin nicel açıdan sahip olduğu beşeri kaynaklar ortaya konulmuş ve bir bütün olarak görülmesi sağlanmıştır. Tıp fakültelerinin nitel açıdan değerlendirilmesinin faydalı olacağı öngörülmektedir.
  • Öğe
    II. Dönem Urfa Milletvekillerinden Mehmet Refet (Ülgen) Bey’in hayatı ve meclis faaliyetleri
    (Celal ÖNEY, 2018-04-24) İdem, Tekin
    Bu çalışmada II-VI. Yasama dönemlerinde Urfa Milletvekili olarak TBMM’de görev yapan Mehmet Refet (Ülgen) Bey’in biyografisi ve II. Yasama Dönemi meclis çalışmalarına katkısını ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. II. Yasama Dönemi, Türk devrim tarihi içerisinde özel bir yere sahiptir. Cumhuriyetin fikri temellerinin atılması ve kurumsallaştırılması genel olarak bu dönemde gerçekleşmiştir. Budapeşte Büyükelçiliği’ne atanması üzerine Urfa Milletvekilliğinden istifa eden Hüsrev (Gerede) Bey’in yerine 1924 yılında yapılan ara seçimlerde Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürü Mehmet Refet (Ülgen) Bey, Urfa milletvekili olarak seçilmiştir. 11 Ocak 1925’te TBMM’ye katılan Mehmet Refet Bey; kendisinin de bir öğretmen olması, uzun yıllar ülkenin birçok yerinde öğretmenlik ve idarecilik yapmış olması sebebiyle Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorunlarına hakim bir kişidir. Milletvekilliği döneminde özellikle eğitim camiasının sorunlarını TBMM’ye taşımış ve bu sorunların çözümü için çaba sarf etmiştir. Öğretmenlerin askerlik süresi, İlköğrenimin Türk okullarında yaptırılması, Maarif Teşkilatı Kanunu’nun değiştirilmesi, Türkiye’de Türkçe konuşulması, Lise ve ortaokullara parasız yatılı öğrenci alınması, Milli Mücadele’deki fedakarlıklarından dolayı Urfa Vilayeti’nin manevi şahsına Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası verilmesi Mehmet Refet Bey’in yapmış olduğu kanun tekliflerinden öne çıkanlardır.
  • Öğe
    Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanlarındaki kadınların bâtıl inançlar karşısındaki tutumu
    (Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2017-12) Duran Oto, Elif
    1864-1944 yılları arasında yaşayan Hüseyin Rahmi Gürpınar, pek çok edebî türde eser kaleme almış olsa da romancı kimliğiyle öne çıkan bir isimdir. 41 roman kaleme alan Hüseyin Rahmi Gürpınar, roman tarihimizde Ahmed Midhat Efendi geleneğine bağlı olarak eserler vermiş, onun gibi konusunu halkın hayatından almış ve yine halkı eğitmeyi hedeflemiştir. Bu sebeple romanlarında yerli hayatı yansıtan pek çok sahneye rastlanır. Gürpınar, alafranga merakı ve yanlış Batılılaşma anlayışının doğurduğu olumsuz sonuçları, halk arasında yaygın olan ve bilhassa kadınlar arasında bir çare olarak sığınılan bâtıl inançları, eğitimsizlik ve cehaleti, tespit ve teşhir ederek bunların düzeltilmesine çalışmış, bunlarla ilgili tekliflerini okuyucuyla paylaşmıştır. “Hâce-i Sâni” diye de anılan Hüseyin Rahmi Gürpınar, eğitimsiz kitlelere eserleri vasıtasıyla ulaşırken, bâtıl inançların toplumdaki yerleşikliğine, bu inançların temelsizliğine ve zararlarına dikkat çekmeye çalışmıştır. Aslı ve gerçekliği olmayan, gözlemlenemeyen bir takım ritüellerin toplamı “bâtıl inanç” kavramıyla karşılanmaktadır. Hüseyin Rahmi Gürpınar, romanlarında bâtıl inançlar konusuna geniş yer verirken, natüralist çizgide yazan bir yazar olarak da bu inançların kanıtlanamayan, gerçekliği yansıtmayan yönünü ortaya koymaya çalışmıştır. Romanlarda bu inançların yaygınlığı ve yerleşikliği eğitimsizlikle açıklanır. Bu inançların pek çoğu kadın karakterlerin ekseninde okuyucuya verilmektedir. Romanlarda sıklıkla karşılaştığımız bâtıl inanç örnekleri; fal baktırma, büyü ve muska yaptırma, kurşun döktürme, albasması inancı, halk hekimliği adı altında yapılan yanlış uygulamalar, doğaüstü varlıklara olan inanışlar, birtakım kavramların ve eylemlerin uğursuz kabul edilmesidir. Yazarın bu konuya en çok temas ettiği romanları ise Tesâdüf, Gulyabani, Cadı, Hakka Sığındık, Muhabbet Tılsımı, Şeytan İşi, Dirilen İskelet, Ölüler Yaşıyor mu? adlı yapıtlarıdır.
  • Öğe
    Türkiye’de hemşirelik bölümünün eğitsel ve akademik yapısı
    (Batman Üniversitesi, 2021-12-29) Filiz, Mustafa
    Amaç: Hemşirelik bölümünün akademik yapısı ve eğitim durumları ile ilgili genel profili ortaya koymaktır. Yöntem: 2020 yılında yükseköğretim kurumları sınavı ile öğrenci kabul eden lisans düzeyinde eğitim veren hemşirelik okulları dâhil edilmiştir. Verilerin analizinde Excel ve SPSS 25 paket programları kullanılmıştır. Tanımlayıcı istatistikler kullanılarak değerlendirme yapılmıştır. Kategorik değişkenlerin gösterilmesinde yüzde ve frekans değerler kullanılırken sürekli değişkenler için ortalama, minimum ve maksimum değerler kullanılarak tablolar oluşturulmuştur. Yükseköğretim Kurumu atlas veri tabanı, üniversitelerin ve yükseköğretim kurumunun resmi sitelerinden veriler elde edilmiştir. Bulgular: Mevcut durumda 93 kamu üniversitesinde hemşirelik okulunun olduğu, 2020 yılında 13.005 öğrenicinin kayıt yaptırdığı, mevcut öğrenci sayısının 54.397 kişi olduğu görülmüştür. Akademik yapı olarak 2.226 öğretim elemanın görev aldığı ve neredeyse tamamının lisans mezuniyetinin hemşirelik olduğu görülmüştür. Sonuç: Hemşirelik bölümü akademik ve öğrenci yapısı olarak giderek artış gösteren bir bölümdür. Bölümlerin niteliklerinin geliştirilerek daha kaliteli hemşirelerin yetiştirilmesine çaba sarf edilmesi önem arz etmektedir. Diğer yandan sunulan eğitimlerin içeriklerinin değerlendirilerek akreditasyonlarının sağlanması ve nitelikli hemşire eğitiminin Sağlık Bakanlığı 2023 vizyonunda daha fazla öne çıkarılmasının faydalı olacağı öngörülmektedir.
  • Öğe
    İbnülemin Mahmut Kemal’in Ahlâk adlı eseri üzerine bir araştırma
    (Gaziantep Üniversitesi, 2018-05) Korkmaz, Ferhat
    İbnülemin Mahmut Kemal İnal (1871-1957), Osmanlı Devleti’nin son dönem şairleri, müzisyenleri, hat sanatçıları ve devlet adamları üzerine biyografi çalışmalarıyla tanınan bilgin şahsiyetlerdendir. İbnülemin Mahmut Kemal’in 1308 (1891) yılında Mahmut Bey Matbaası tarafından yayımlanan Ahlâk adlı eseri ahlâk konusuyla alakalı 37 sayfalık müstakil bir eserdir. Eser, İbnülemin Mahmut Kemal’in ilk çalışmalarından olup Tercümân-ı Hakîkat ve Mürüvvet gazetelerine yazdığı makalelerini topladığı bir kitaptan oluşmaktadır. Eserde, ahlâk felsefesi, ahlâkın estetik ile olan ilişkisi ve eğitimin ahlâksal yönleri gibi konular üzerinde duran İbnülemin Mahmut Kemâl; benzer yazıları nedeniyle İslâm mütefekkiri ve ahlâkçısı olarak kabul edilmiştir. İbnülemin Mahmut Kemal’in sözünü ettiğimiz eserinin tam metin olarak yeni alfabeye aktarılmadığı; ancak bazı çalışmalarda birtakım alıntılarla sözünün geçtiği görülmektedir. Çalışmamız bu eksikliği gidermek amacı üzerine kurulu olduğundan Ahlâk adlı eserin incelemesi ve yeni harflerle tam metin neşrinden ibarettir.
  • Öğe
    Sanayi-i nefise mektebi ve Paris güzel sanatlar okulu “l’ecole des beaux-arts” üzerine bir değerlendirme
    (ASOS JOURNAL, 2014-09) Uzun Aydın, Derya
    Osmanlı İmparatorluğu, tarih boyunca Fransa ile ilişkiler kurmuştur. Bu ilişkiler neticesinde, Osmanlı’da eğitim gören bir çok öğrencinin özellikle Paris’e gönderildiği bilinmektedir. Ayrıca karşılıklı kurulan elçilikler bu ilişkileri pekiştirmiştir. Sanayi-i Nefise Mektebi, Osmanlı Devleti’nin ilk güzel sanatlar okuludur. 1883 yılı Mart ayında açılan bu okul, eğitim programından yönetmeliklerine, öğrenci alımlarından ders seçimlerine kadar bir çok unsurda kendisine Paris’teki güzel sanatlar okulunu (L’Ecole Des Beaux-Arts) örnek alır. 19. Yüzyılda tüm Avrupalı öğrencilerin okumak için geldikleri bu okul, dönemin Paris’ini sanat merkezi haline getirmiştir. Yurtdışında eğitim gören Sanayi-i Nefise Mektebi öğrencilerin çoğu, yurda döndükten sonra mektepte hocalık yapmışlardır. Çoğunluğu gördükleri, etkilendikleri akademik ve klasik anlayışı çalışmalarına yansıtmışlardır.
  • Öğe
    Köy Enstitüleri ve sanat eğitimi
    (Batman Üniversitesi, 2015) Elpe, Ebru
    Sanatın kavramsal, işlevsel açılardan anlamı ve uygulama hususundaki anlayışlar, toplumlarda farklı biçimlerde görülmektedir. Bazı toplumlar sanatı çok önemsemekte ve sanat adına güzel faydalı çalışmalar yapmaktadır. Bazı toplumlar için sanat ise toplumun zorunlu ihtiyaçları karşılandıktan sonra önemsenir. Türk toplumu için sanat, yaşamak için gerekli ekonomik şartların sağlanmasından sonra önemsenen bir olgudur ve genellikle ekonomik refaha erişmiş olan bireylerin sanat ile ilgilendikleri düşünülür. Bu bağlamda sanat eğitimini de bu bireylerin alacağına dair genel bir kanı vardır. Makale konumuz,1940 yılında kanunla kurulan köy enstitüleri, ders müfredatlarında güzel sanatları da katmış ve köy halkını eğitmek, aydınlatmak için, köy şartlarına uyacak, köye hizmet edecek, köylerin içinden çıkan öğretmenler yetiştirmeyi amaçlamıştır. Halkın sanatla ilgilenmesi, sanattan kopuk olmaması için çaba göstermeye çalışan köy enstitüleri, malesef bu hedefine ulaşmaktan uzak kalmıştır. Köylünün bilinçlenmesini, aydınlanmasını istemeyen bazı zümrelerin çalışmaları sonucunda köy enstitüleri kapatılmıştır. Bu makalede, köy enstitülerindeki sanat eğitimi ve sanat faaliyetleri dönemin şartları göz önüne alınarak değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Gençlik kampı kadın lider adaylarının özgüven düzeyleri
    (Kastamonu Üniversitesi, 2017-01-15) Esentaş, Melike; Karacan Doğan, Pınar; Şahin, Hacı Murat; Işıkgöz, Mustafa Enes
    Bu araştırmanın amacı; Gençlik ve Spor Bakanlığı [GSB] tarafından eğitime alınan gençlik kampı kadın lider adaylarının özgüven düzeylerinin incelenmesidir. Araştırma tarama modelinde olup araştırmanın çalışma grubunu GSB’nın 2014 yılında Antalya’da düzenlediği “Gençlik Kampı Lider Adayları” eğitimine katılan 326 Kadın Lider Adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veriler “Özgüven Ölçeği” elde edilmiştir. Verilerin analizinde SPSS 22.0 programı kullanılmış, tanımlayıcı ve çıkarımsal istatistik kapsamında t testi ve tek yönlü varyans (ANOVA) analizlerinden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda; spor yapan gençlik kampı kadın lider adaylarının özgüven düzeylerinin spor yapmayan kadın lider adaylarından daha yüksek çıktığı görülmüştür. Ayrıca kadın lider adaylarının baba eğitim değişkeni ile özgüven düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Derecik Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Medresesinde eğitim
    (Batman Üniversitesi, 2021-06-01) Can, Sedat; Musayev, İslam
    Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Medresesi Seyda merkezli olup faaliyetini ona göre sürdürmektedir. Seyda merkezli medreseler medrese geleneğinden gelen ve halk arasında Seyda olarak bilinen kişiler tarafından kurulan ve ihtiyaçları Seyda’nın kendisi veya bölge halkı tarafından temin edilen eğitim kurumlarıdır. “Derecik Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Medresesinde Eğitim” isimli çalışmamız nitel bir araştırma olup, veriler nitel araştırma yöntemlerinden görüşme yoluyla elde edilmiştir. Çalışmanın teorik kısmının oluşturulması için konuyla ilgili yapılan çalışmalar taranmış ve değerlendirilmiştir. Araştırmanın temelini oluşturan Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî medresesi tarihi, yapısı, işleyişi konusunda gerekli bilgiler için konuyla ilgili sorular hazırlanarak medrese ziyaret edilmiş, medrese müderrisleriyle mülakat yapılmıştır. Sorulan sorulara alınan cevaplar düzenli bir şekilde kayıt altına alınmıştır. Görüşme sonucu elde edilen veriler betimleme yoluyla sınıflandırılmış ve kategorize edilmiş, belli başlıklar altında sunulmuştur.